8

18 3 2
                                    

(Başım biraz ağrıyor ve bugün ders çalışmamıştım. Selam işte.)

Okula varıp öğrenci bilgilerimi tanımladıktan somra raporlarımı çıkardım ve dekanlarla da görüşüp belgelerimi tamamladıktan sonra Seul Hastanesi'ne gidip staj başvurumu yaptım. Yeni dönemin başlamasına 1 hafta kala sonuçlar belli olacaktı. Onları verdikten sonra İjoo'yu aradım. Bir süre çalıp açıldı.

-Napıyorsun?

-Dükkandayım

-Çok işin var mı?

-Hayır. Yok.

-O zaman Haewol ve Naeil'i ara ve oraya gelmesini söyle. Konuşmamız gerek.

-Tamam, dedi ve telefonu kapatıp İjoo'nun dükkanına gittim. Biz dördümüz liseden arkadaştık. Naeil kimya mühendisliği okuyordu, ben tıp okuyordum ve Haewol da teknoloji sanayi tasarımı okuyordu. Naeil ileride kendi makyaj markasını kurmayı planlarken Haewol da KIA şirketinde arabaların tasarımlarını yapmak için işe girecekti. Ben de zaten doktor olacaktım ama İjoo bizden çok daha farklıydı. O da benim gibi tıp kazanabiliyorken üniversiteye gitmeyi reddetmiş, dedesinin mirasından kalan dükkanı bir kafeye çevirmişti ve oranın patronuydu. Şu an biz meslek sahibi olmadığımız için en zenginimiz oydu.

Hep beraber orada buluşunca bir cevap bekler gibi suratıma baktılar. Ben de karşılarına geçmiş, sakşn sakin lattemi yudumluyordum.

-KONUŞSANAAA! Dersimi asıp geldim! Sen de bize baka baka latte içiyorsun, dedi Haewol.

-Ne oluyor, dedi İjoo da. Ben de boynumdaki kolyeyi tişörtümün altından çıkarıp onlara gösterdim.

-Yok artık!

-BULDUN MU, dedi İjoo!

-Bir dakika bir dakika! Bu yüzük...Q'da değil miydi? Düne kadar bu yüzük sende olmadığına göreee...ve dün yemek yediğimiz yerde üyelerle karşılaştığımıza göre...sen bunu kimden aldın? Bu...oradaki üyelerden birindeydi değil mi, diye sordu Haewol.

-Tamam. Şimdi baştan anlatıyorum. Ben Q'ya rezil olduktan sonra akşam bunun hakkında konuşurken Hyunjae duymuş. Ben lavaboya gittiğimde o da geldi ve sordu. Ben de her şeyi anlattıktan sonra cebinden yüzüğü çıkarıp parmağına taktı. Olacaz dedim...nasıl sen olabilirsin dedim. Meğer rüyalarımız aynıymış. Sonra ben tamam dedim madem sizi tanıdım artık rüyalarım bölünmez herhalde, gideyim ben dedim. Çünkü gerçekten çoook utanmıştım. Her neyse, oradan çıkıp sizin yanınıza geri geldim ve onlar kalktı. Kalkarken uzun uzun bana baktı. E daha adımı bile bilmiyorken neden uzun uzun beni izledi? Ya masada bana ait bir şey vardı ya da tekrardan görüşecektik. Biz kalkıp giderken bilerek en arkanıza geçtim ve daha onların masası toparlanmadığı için masalarına baktım. Yüzüğü ve bir kart bırakmıştı.

-Film senaryosu mu bu? Çok heyecanlandım, dedi Naeil. Güldüm ve anlatmaya devam ettim.

-O an çok inceleyemeyip cebime attım. Ama eve geçince çıkarıp baktım. Şirketin kartını bırakmış. Yüzüğü de evde bırakamayacağım için boynuma taktım. Ama bu kolye gece rüyamıza girdi ve ben sabah müthiş bir enerji ile uyandım. Sanırım onun sayesinde oldu ve ben de karttaki adrese, yani şirkete gittim. Ona teşekkür etmek istiyordum. Önce changmin ile karşılaştık ve sonra o da bize katıldı. Beni içeri aldılar ve sonra konuştuk ona teşekkür ettim. En fazla 5 dakika kaldım yanında. Sonra şirketten çıkarken adımı sordu. Adımı söyledim ve sonra ben de sana yardımcı olmak isterim bir şeye ihtiyacın olursa beni ara diye kulübün kartını verdim.

-Sen de az çakal değilsin, dedi Haewol ve gülüştüler.

-Hayır bee! Gerçekten yardımcı olmak istedim! Dinleyin beni! Sonra kapıya geldik. Gidecektim ki birden konser mevzusunu açtı.

Lucid DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin