(Çıtır Jae selam olsun. Belki yarın ders çalışır da buraya gelemen die bölüm salıyorum. Eheheh!)
-Neden öyle söylüyorsun? Utandım şimdi bak.
-Tamam bir daha demem. Sadece seni biraz övmek istemiştim de pişman oldum.
-Tamam tamam özür! Bi dahakine yine dersin, hazırlıklı olurum, dedi ve yine güldü.
-Tamam, senden haber bekliyorum.
-Peki, akşama kadar sana haber veririm. Görüşürüz, dedi ve kapattım telefonu. Kendimi yatağa attım ve öylece tavana baktım. Yorulduğum için benimle çıkmak istemiyor muydu? Bu düşünceli tavrı nereden geliyordu?
-Yemek, diyerek odama daldı Chanhee.
-Geliyorum, dedim ve hemen kalkıp yemeğe gittim. Masaya oturduk.
-Yarın akşam...İjoo ile yemeğe çıkacağız, beni idare edersiniz değil mi?
-Şey...pardon! Sanki en son çiçek olayını açıkladığımda biraz kırılmıştı, dedi Sangyeon hyung.
-Sorun değil, düzelttim gibi.
-Çok fazla kırılmıştı. Miran gece sakinleştirmek için yanında kaldı.
-Haa! Bu bebek işini ne yapmış ki ailesi?
-Bilmiyorum. Sordum ama o da bilmiyor. Sabah eniştesi ile ablasını görmemiş. Bebek de yoktu. Bana sorarsanız...bebeği yetimhaneye verir o ablası. Uwww cadı gibi cadı! O soğukta üzerime bi kova su boşalttı. Hayır...o an Miran'a gerçekten acıdım! Sevgilisi bile olsam o soğukta adamın üstğne buz gibi su dökülür mü? Hipotermi geçirip ölecem sandım. Zalim biri, dedim ve yemeğime geri döndüm.
-Hala Miran ile rüyalarınızda kavga ediyor musunuz, diye sordu Eric.
-Yani...rüyalarımızın hiç bir anlamı yok ama bir şeyler görüyoruz. Bu hiç eğlenceli olmuyor. Rüyada olduğumuzun sonuna kadar farkındayız ama hiç bir şey yapmıyoruz. Yani...uykum verimli geçsin diye olmasa, hiç uyumam. Çok sıkıcı ve zamanla zorlaşacak.
-Neden, diye sordu Kevin.
-Seul Hastanesi'ne stajı kabul edilmiş. Önümüzdeki dönem hep çalışacak. Woaaah! Nasıl ayakta kalıyor? Beni de uyutmayacak, dedim ve sahteden ağlar gibi elimle yüzümü kapattım.
-O zaman ona bir hediye göndermemiz gerek, dedi Changmin. Ona öldürücü bakışlarımı attım.
-İjoo'ya gönderdiğiniz gibi mi? Miran...Miran, İjoo kadar kızmaz ama ablası...ondan emin değilim.
-Ablasından neden bu kadar korkuyorsun? Ablası olmasa kızla iyice eğlenecek gibisin, dedi Sunwoo. Lokmam ağzımda hepimiz ona baktık.
-Ne? Yalan mı?
-Kızla eğlenme kısmı yanlış...ama ablasından korktuğum doğru. Ama neden korktuğumu soracak olursanız...o suyu siz de yeseniz siz de korkardınız.
-Peki, sen hediye almayacak mısın? Kendin. Ne de olsa Rüya eşin...iyi bir yerde staja girmiş, dedi Younghoon. Bir süre ona bakıp düşündüm çünkü hiç öyle bir planım yoktu. Çubuklarımı ağzımda tutup yaladım ve bir süre daha düşündüm.
-Bilmiyorum, dediğimde hepsinden tuhaf bir ses yükselmişti. Güldüm onların bu haline ve yeni bir lokma aldım. Bekledikleri cevap gelmeyince çok komik oluyorlardı.
-Sizinle oturup yemek yemeyeli uzun zaman olmuş, özlemişim.
-Nefes alır gibi yalan söylüyorsun, dedi Haknyeon ve önümdeki yemekler bir lokma aldı. Benimle eğlenmek için her yolu deniyorlardı resmen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid Dream
FantasyYarım kalan rüyalarınızı tamamlamak için saçma sapan şeyler yapmaya kalkışmayın. Bu tarz gruplara girmeyin sakın...