(Fotoğrafa bakın öfke akıyor ehehehe😂😇🥰🌼❤️)
(Lee Hyunjae)
Eve gittiğimizde odama gittim ve yatağıma oturup boş parmağıma baktım. Acaba şirketin kartını vermekle doğru mu etmiştim? Uyursam rüyamda görür müydüm? Kocaman oflayıp ellerimle yüzümü avuçladım ve avuşturdum. Sonradan kalkıp ceketimi çıkardım ve üzerimi değiştirip geceliklerimle yatağıma girdim. Ama içtiğim için sıcak gelmişti ve tişörtümü çıkarıp tekrar uyumuştum.Gözümü hafif aralayınca parkta olduğumu gördüm. Etrafıma bakındım. Bu sefer o yoktu. Etrafıma bakınım derin derin nefes alırken metal bir şeylerin şıngırtısını duydum. Etrafımda bu sesi çıkaran bir şey aradım. Arkamı döndüm. Arkamdaki masada bir zincir ve zincirin ucunda da benim yüzüğüm vardı ve esen havayla birlikte bankın demirine çarpıp duruyordu. "Demek kolye yaptın" dedim kendi kendime ve elime aldım. Eğer yüzük buradaysa ve ben yüzüğü ona bıraktıysam o da bu sıralar burada olmalıydı. Fazla uzakta durmayacağını biliyordum. Elimdeki kolye ile beraber kalkıp çevremde onu arayarak yürüdüm. Biraz sonra ileride gördüm. Ağaca çıkmıştı ve ağaçta dürbün kullanarak manzara izliyordu. "Ne yapıyorsun orada" diye sorduğumda beni duymadığını anlıyordum. Çünkü bir cevap ya da tepki yoktu. Daha da yakınlaştım. "Orada ne yapıyorsun?" Diye yeniden sordum. Bu sefer bana, aşağıya baktı ve "Seni arıyordum" dedi. Ona kolyeyi gösterdim "Bu senin mi" diye sordum. Gülümsedi ve ağaçtan inip bana arkasını döndü. Benim takmamı istemişti ve ricasını kırmayıp kolyesini taktım. Kolyeyi kapattıktan sonra saçlarını kolyenin altından çıkardı ve bana döndü. "Ablam! Ablam" dedi ve sonra uyandım.
-Ne ablası ya, diyerek gözümü ovuşturup saate baktım. Gece 2'ye geliyordu. Oflayıp tekrar başımı vurdum ve uyumayı bekledim.
(Ryu Miran)
Ablam tangır tungur odada gürültü kıçardığı için uyanmıştım. Başımı kaldırıp ona baktım.-Ne yapıyorsun?
-Uyu! Uyumaya devam et!
-Çıksana odamdan, dediğimde kaşlarını çattı ve sonra çıkıp gitti. Başımı tekrar yastığa vurdum. Gözlerimi kapadım ve yeniden uykuya daldım. Bu sefer rüya görmemiş, sabaha kadar uyumuştum. Sabah alarmım çaldığı gibi kalkıp oturabilmeyi başarmıştım. Bu Hyunjae'nin etkisi miydi? Yok artık. İlk geceden böyle verimli uyumak mantıksızdı. Sanırım rüya görmediğim için uykum bölünmemişti. Yoksa ilk geceden aniden böyle bir değişim insan bünyesi için de imkansızdı. Hızla kalkıp banyoya gittim ve duşumu alıp saçlarımı kuruttuktan sonra çıktım. Odamda giyinip makyajımı yaptıktan sonra çıkıp mutfağa gittim. Eniştem yemek hazırlıyordu.
-Bu akşam evde yalnızsın!
-Neden?
-Ablanla tanışma yıl dönümünüz. Dışarıda yemeye ikna ettim.
-Hala onu sevebiliyor musun cidden? Helal olsun sana! Öz ablam olmasına rağmen bazen bıkıyorum, dedim ve hızlı hızlı bir şeyler yiyerek dişlerimi fırçalamaya gittim. Dişlerimi fırçaladıktan sonra rujumu da sürüp koşa koşa çıktım. Hyunjae'ye teşekkür etmem gerekiyordu. Bu yüzden çıkmadan önce aldığım kartta duran adrese gittim. Şirketin önündeydim. İçeriye mi girsem yoksa karttaki numarayı mı arasam diye düşündüm. Onu görmek istiyordum. Bir teşekkür etmem gerekiyordu. Fiziksel olarak turp gibi hissediyordum ve bir ihtimal bunun sorumlusu oydu. Ne yapacağıma karar veremeyince en iyisi kendimi rezil etmeden gitmektir diye düşünüp arkamı döndüm ve bir kaç adım uzaklaştım.
-Yüzük Hanım, diye bir ses duyunca hızla arkamı döndüm. Q Bey buraya doğru geliyordu. Koşa koşa gidip gitmemek arasında bir seçim yapmam gerekse de ben kararımı verene kadar o dibime gelmişti bile.
-Siz...neden buradasınız?
-B-ben....bir arkadaşımı bekliyorum.
-Haa! Burada çalışan bir arkadaşınız mı var?
-Evet, diyerek gülümsedim ve başımı salladım.
-Napıyorsun burada? Senin burada ne işin var, diyerek Changmin'in arkasından sohbete girdi Hyunjae.
-Şey...bu arkadaş, size bahsettiğim Gang Bar'ın önündeki-
-Tanıyorum. Zaten ona sordum. Senin ne işin var burada, dedi tekrardan. Changmin yan bir gülüş atıp şaşkınca bize baktı.
-İçeri geçin bence, dedi ve kendisi gitti. Biz de içeri girdik ve Hyunjae ile beraber stüdyoya geçtik. Bu kadar ileri gitmeyi düşünmüyordum. Oturdum ve dizlerimi tuttum. Sap yutmuş gibi hissediyordum ve bu hiç rahat bir his değil.
-Seni dinliyorum, dedi karşıma otururken.
-Sadece teşekkür edecektim. O kadar. Şirkete girmeye gerek yoktu.
-Sokak ortasında konuşamayız ve sen her şey için bana teşekkür etmeye geleceksen bu iş böyle olmaz.
-Ne için teşekkür edeceğimi nereden biliyorsun?
-Kolyeyi taktığım için değil mi?
-Ne?
-Rüya.
-Haaa! Yok ondan değil.
-O zaman?
-Sanırım artık karşılaştığımız için uykumu çok iyi alıyorum. Normalde alarmım 8 gibi çalsa da 9 gibi uyanırdım. Bugün alarmım çaldığı gibi uyandım ve sanırım bunun sorumlusu sensin. O yüzden sana teşekkür etmek istedim. Ama buraya gelmeyi beklemiyordum.
-Rica ederim.
-Teşekkür ederim, dedim ve bir süre bakıştık. Sonra ellerini birbirine sürtüp ovuşturdu ve ne diyeceğini düşündü.
-Kahve, diye sordu ve başımı iki yana salladım.
-Bugün staj başvurusuna gideceğim. Dönem bitmek üzere, 4.sınıf olduğumda staja başlayacağım.
-Haa! Anladım. Tıp zordur tabii...başarılar.
-Teşekkür ederim, dedim ve bir kaç saniye durduktan sonra ona ufaktan selam verip eğildim.
-O zaman ben gideyim. İyi çalışmalar size de, dedim ve minik minik çıktım. O da benimle beraber çıktı ve kapıya kadar uğurlamak için benimle beraber yürüdü. Birlikte merdivenlerden inerken konuşmaya başladı.
-Adın neydi? Sormayı unutmuşum.
-Miran. Ryu Miran, dediğimde başını salladı.
-Bekle! Ben de sana bir şey vermeliyim, dedim ve o an aklıma gelen kartımı çıkarıp ona uzattım.
-Bu nedir?
-Okulda bir kulübümüz var. Benim kulübüm. Açtığım zaman üye toplamak için kart basmıştım. Bu da o kartlardan biri. Buradaki numara benim numaram. Eğer sormak istediğin ya da yardımcı olabileceğim bir şey olursa çekinmeden arayabilirsin. Yani...sadece rüya hakkında değil. Sağlık hakkında da yardımcı olabilirsem olurum. Her konuda.
-Anlıyorum. Teşekkür ederim, dedi ve kartı benden aldı.
-Görüşmek üzere, dedim ve çıkmak için arkamı döndüm.
-Haftasonu konserimiz var, dediğinde tekrar ona baktım. Ellerini ceplerine koyup bana yaklaştı ve karşımda durdu. Gözlerime ve yüzüme iyice baktı ilk defa.
-Gelebilecek misin?
-Tek başıma gelmeyi sevmiyorum ama arkadaşlarıma sorarım. Yani onlar için de uygunsa gelebilirim.
-Bekleyeceğim.
-Peki, görüşürüz, dedim ve oradan ayrıldım. Uzak durmak istemiyordum çünkü çok kibar karşılamıştı. Arkama dönüp baktım. O orada yoktu.
-Pişt, diye yukarıdan gelen sese baktım. Changmin oradaydı. Gülümsedim ve ona el salladım. O da güldü ve el salladı. Önüme dönüp uzaklaştım.
Kızları ikna etmeye gidiyordum şimdi de. Belki konserde bu adamla yeniden karşılaşırdık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucid Dream
FantasyYarım kalan rüyalarınızı tamamlamak için saçma sapan şeyler yapmaya kalkışmayın. Bu tarz gruplara girmeyin sakın...