0.7

31 7 0
                                    

Elbisemi daha doğrusu Elson'un elbisesini giyip kapının önünde çıktım. Baktığımda kimsecikler görünmüyordu. "Hey! Kimse varmı!" Diye bağırdım. Kimseden ses gelmiyordu."İyi! Kimse yoksa ben içeri giriyorum!" Dedim, bu sırada otuz iki diş sırıtıyordum."Hey! Dur" diye incecik bir ses duyunca Sindey olduğunu anladım,"Hey Sindey! Sen burada mıydın?" Dedim sanki hiç bilmiyormuş gibi "Evet, başından beri buradaydım, Esal!" Dedi. Sonrasında hiç ummadığım birşey oldu. Lucas ve Elson evin yanlarından ellerinde renk renk balonlarla çıktılar. "Bize değil önüne bak Esal!" Dedi Elson, Hemen karşıma baktığımda ise perilerin iki yandan dizildiğini gördüm,"Şov başlıyor!" Dedi Sindey. Periler hareketlenip peri tozlarını dökmeye başladılar. Hem uçuyorlar, hemde peri tozları ile birşeyler yazıyorlardı. "Hoşgeldi-" Tam yazılmış olan yazıyı seslice okuyordum ki herkes sözümü kesti "Hoşgeldin Esal!" Diye bağırdılar. Otuz iki diş sırıtırken "Esal! Hadi gel benimle" diyip minik elleriyle benim ellerimi tuttu ve birlikte merdivenden inmeye başladık. Aşağı indiğimde Elson, koşarak yanıma gelip bana sarıldı."Hoşgeldin Esal" diye de kulağıma fısıldadı. "Hoşbuldum Elson" diye bende onun kulağına doğru fısıldadım."Ne kadar güzel balonlar, böylesini hiç görmemiştim" Dedim Elson'un elindeki balonlara bakarken. "Esal onların ismi balon değil, mor tilki çiçeği" Dedi, o sırada Sindey tekrar elimi tutup "Esal!" Dedi l harfini uzatarak. "Efendim!" Dedim bende m harfini uzatarak. Biz bunları konuşurken Lucas'ın yanına doğru ilerliyorduk. Lucas'a baktığımda elinde balonlarla beklediğini gördüm. Ufak bir tebessüm ettim ve oda karşılık verdi. Şey yani sarılarak. Kısa bir sarılma faslından sonra elini davet edercesine önüme doğru uzattı."Bana eşlik eder misiniz Esal Hanım?" Dedi. Zaten bir davetmiş, edercesine değil. Utançtan yanaklarımın kızardığını anlayabiliyordum. "Tabi ki" diyerek elimi elinin üzerine koydum. "Düş o zaman peşime" Dedi, onaylar şekilde kafamı salladım. Yürümeye başlamıştık ki arkadan birkaç alkışlama sesi duyuldu. Yürürken arkama baktım. Elson ve birkaç peri alkışlıyordu. Mito ve Raven'de oradaydı. Önüme döndüğümde alkış sesleri gelmeye devam ediyordu, ta ki biz uzaklaşana kadar o alkış sesleri duyuldu. Geldiğimiz yer rengarenk çimenlerin olduğu bir boş araziydi. Karşısında ise büyük bir göl vardı. "Biz neden buraya geldik?" Diye sordum, birazdan denizden bir şov daha çıkacağını düşünmüyor değildim. "Eğlenmeye geldik Esal. Beğenmedin mi?" Dedi, buna Tabi ki de beğenmedim burası ne böyle boş arazi diyecek halim olmadığı için "Güzel yer de, burada ne yapacağız?" Demek zorunda kaldım. Aslında yalan değildi güzel yerdi. Ama boş arazide ne yapılabilirdi ki?
"Dediğim gibi eğleneceğiz" Bu güzel göl gözüme çok batmıştı"Haydi gel benimle" Dedim ve önüne düştüm. Arkamdan yürürken "Neden göle doğru gidiyoruz Esal?" Diye sordu, o sırada göle girmiş, bacaklarımın yarısına kadar su değiyordu."Elbisen-" Dedi Lucas. O sırada belime kadar gelen suyun içini görmeye çalışıyordum. Ayaklarım hâlâ yere değiyordu. Arkamı dönüp Lucas'a baktığımda, dikkatli bir şekilde yanıma geliyordu. Bir anda suya daldım ve yüzmeye başladım. Suyun bu havada soğuk olmasını beklerken, sıcacık bir su olması beni şaşırtmıştı."Lucas" dedim sessizce."Efendim Esal"
"Bu gölün özelliği ne? İlk defa bu kadar sıcak bir göl görüyorum" Dedim "Burası şifa gölüdür. Bazı hastalıkları ve yaraları tedavi etme özelliği vardır. Bu gölde yaralıların yara izleri kalmaz. Annem, genelde hastaları bu suyun özelliğiyle tedavi eder" Dedi. Ve birlikte yüzmeye başladık.
🍂
Gölde uzun süre yüzdükten sonra çıktık. Lucas'ın dediği şey aklıma geldi ve kolumda olan dikiş izine baktım. Hiçbir dikiş izi kalmamıştı, ip izi bile yoktu, gerçekten işe yaramıştı! Üstüm sırılsıklamdı. Lucas bir anda elimden tutarak koşmaya başlayınca şoka uğradım."Hey! Lucas! Ne yapıyorsun! Dursana!" Diye boğazım yırtılacakmış gibi bağırıyordum. Ama nafileydi, ne Lucas duruyordu, ne de ben onu sözlerimle durdurabiliyordum!
Ve gene hiç ummadığım birşey oldu, Lucas bir anda kanatlarını çırparak yukarı doğru uçtu ve benide yanında götürdü! Gözümü sımsıkı kapatmış Lucas'a sülük gibi yapışmıştım!
"Lucas indir beni!" Diye kulağının zarını patlatıyordum ama beni hiç takmıyordu ki! Kime konuşuyordum ben?"Lucas! Ben yüksekten korkarım! İndir lütfen!" Diye tekrardan bağırdım, ama beni hiç umursamıyordu. "Gerçekten mi? Ee o zaman kanatların çıktıktan sonra ne yapacaksın? Öyle süs gibi kalıcaklar mı?" Dedi, bu çocuk ne dediğini biliyor muydu ki? "Ne diyorsun sen be!" Diye bağırdım, artık boğazım acımaya başlamıştı."Kanatların çıkıcakdır diyorum!" Dedi hâlâ havadayken. Şok olmuştum. Ne, nasıl yani benim kanatlarım mı çıkacaktı? Bu nasıl olabilirdi? "Burada yaşıyorsan kanatların olmak zorunda, kendiliğinden çıkacaklardır!" Dedi sert rüzgar ikimizin yüzüne vuruken.
Sonra ne olduğunu fark ettim, korkudan gözlerimi açmadan konuşuyordum ve Lucas'ın boynuna öyle bir sarılmıştım ki çocuğu boğacaktım!
Gözlerimi açar açmaz ilk Lucas'a sonrada yerden ne kadar uzakta olduğumuza baktım. "B-Burası çok yüksek!" Diye çığlık attım. " Sonunda gözlerini açabildin" Dedi yavaş yavaş alçalırken. Sonradan Lucas'ın kanatlarına bakınmaya başladım. Siyah, beyaz ve yeşil karışımı rengi vardı kanatlarının. Bu karışım o kadar güzel duruyordu ki, ilk defa gerçek bir kanat gören ben bu kanatlara aşık olmuştum! "İşte, in bakalım" Dedi Lucas yere çok yakın uçarken. Ayağımı tam atmıştım ki dengemi kaybedecek gibi oldum, sendeledim. Yere indim, hemen sonra Lucas indi ve "İyi misin? Sendeledin" Dedi,"İyiyim, merak etme bana kolay kolay birşey olmaz" Dedim sırıtırken
Oda gülmeye başladı ve yürümeye başladık. Geldiğimiz yoldan geri dönüyorduk. Gene ve gene! Hiç beklemediğim bir anda Lucas beni sırtına aldı ve koşmaya başladı. Ya bugün ne yaşanıyordu! Buraya geldim geleli garip şeyler oluyordu! İlk başta konuşan hayvanlarla tanışmıştım sonrada normalde gerçek olmayan Elfler ile. Ve en sonunda burada yaşamaya başlamıştım. Elson ve Lucas'la ise samimiyet kurmuştum, ve şuan tam olarak burada çok ileri sardığımızı düşünüyordum. Haksız mıyım? Sert rüzgar yüzümü okşuyordu. Ormanın içinde rengarenk ağaçların yanından hızlıca geçiyorduk.
Ağaç evin önüne geldiğimizde Lucas şarkı söylüyordu. "İnan korkum yolumdan uzak, bir yol bulurda kaybolursan" Bu şarkı zaten dünyada vardı,demek ki dünyadaki şarkılar burada da dinleniyordu ha? "Efendim? Bana mı seslendin?" Dedim Lucas'a anlamamış gibi yaparak, "Yerim yurdum yok olursan, bu yağmur biraz bastırırsa" kendini o kadar kaptırmıştı ki beni duymuyordu bile."Hey! Lucas!" Diye bağırarak elimi yüzünün önüne getirdim, bu sırada ağaç evin merdivenlerine gelmiştik. "Ah! Pardon Esal, aklıma bir şarkı takıldı da"Dedi kendini sarsarken."Belli oluyor" dedim fısıldayarak, "Ha?" Dedi Lucas,"Birşey yok sadece..." Dedim ve birşey uyduramayarak öyle dıpadızlak ortada kaldım. "Sadece?" Dedi Lucas "Sadece, eski dünyaya geri dönebilecek miyim diye düşünüyordum" Dedim, saçma bir konuydu ama beni kurtaracak olan tek şey de buydu. "Bunu Mito'yla konuştuğunuzu duymuştum, cevabını bildiğin halde hâlâ düşünüyorsun" Dedi bilgin dedektif. En sonunda eve bir adım atmıştık! "Evet düşünüyorum. Çünkü onları özlüyorum" Dedim "Onlar kim?" Dedi Lucas koltuğa otururken. "Flora, Bade ve diğerleri işte, kısacası ailem, okulum, ev arkadaşlarım, hayatımı özlüyorum Lucas" Dedim. "Burası senin büyüdüğün, vakit geçirdiğin yerler senin için herşey çok basit, ama ben dışardan gelmeyim Lucas. Burasının hayat koşullarını öğrenmem gerekiyor" Diye ekledim. "Hım. O zaman yarın sıkı giyin prenses" Dedi, son iltifatı hoşuma gitmedi desem yalan olurdu. Yanaklarım utançtan kıpkırmızı olurken otuz iki diş sırıtıyordum. Oda bana bakıp güldü. "Ben gidiyorum. Haydi güzelce dinlen yarın burasının hayat koşullarını öğrenmeye başlıyorsun, Esal'cim" Dedi ve evden çıktı bende yatağa geçip uzanmıştım ki derin bir uykuya mağrur gittim.

MariposaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin