20.

7 2 0
                                    

Sheila, yıllar önce çıktığım ve nerdeyse bir yılımı ona harcadığım bir kızdı. Kendisini çok üstün gördüğü için ondan ayrılmak istemiştim. Kendisiyle çok kavga etmiştik ancak en sonunda benim dediğim olmuştu ve ayrılmıştık. "Selam, bebeğim!" Diyerek yanıma geçti. "Selam" Dedi Esal. "Canım, ben hala senin ismini bilmiyorum" Diye söylendi Sheila. "Bilmesen de olur" Diye mırıldandım. "Tatlım, birşey mi dedin?" Diyerek bana döndü. "Neden burdasın diye, sordum" Dedim sessizce. "Neden olmayayım?" Diye tek kaşını havaya kaldırdı. "Bende senin kim olduğunu bilmiyorum, tanışalım o zaman" Dedi Esal birden. Durup ona döndüm. "Kendisi benim arkadaşım olur, adı Sheila. Sheila, buda sevgilim, Esal" Dedim. Sevgilim kelimesini bastırarak söylemiştim. Esal'e dönüp, "Memnun oldum, Esalciğim" Dedi. "Ben de" Dedi Esal. "Yemek söylediniz mi?" Diye sordu. "Evet, söyledik ama istersen farklı bir masada kendi başına yemeğini söyleyip yiyebilirsin, Sheila" Dedi Esal. Esal, atarlanarak söylemişti bunu. Kesinlikle bu samimiyetten rahatsız olmuştu. "Hıım, anlıyorum. Sevgilin ile başbaşa kalmak istiyorsun ancak ben buradayken öyle birşey maalesef ki olmayacak. Daha sonra tekrar çıkarsınız yemeğe, bir kereliğine böyle olsa birşey olmaz diye düşünüyorum" Dedi bana dönerek Sheila. Gözümü devirip Esal'e döndüm. Gözlerimle ona anlatmaya çalıştım. Anlamış olacak ki kafasını olumlu anlamda salladı. Gözlerimi kapatıp, dışarı baktım. "Gidip rujumu tazeliyim. Hemen dönerim!" Diyerek gitti Sheila. "Esal, kendisini çok sevdiğim söylenemez bu günlük idare etsek?" Dedim hemen. "Olur sıkıntı değil" Diyerek masaya yaklaşan garsona baktı. Eşzamanlı olarak arkasına yaslanıp, kollarını göğüsünün altında birleştirdi. Yemeklerimiz gelmişti. Sheila'yı bir an önce göndermem gerekiyordu. Gitmezse çok daha kötü olacaktı. "Tatlım, içecekleri unuttuk. Ne istersin?" Dedim. "Şu, birşey çayı vardı, neydi o ya?" Çay? Oda neydi? "Yosun tea mı?" Dedim. İçtiği tek şey oydu. "Ha, evet evet. Ondan varsa alır mısın?" Diye atıldı. "Alırım, hemen gideyim alayım. Yanımda Deilen* kalmadı" Diyerek ayaklandım. Esal'i masada tek bırakarak kasaya doğru ilerledim. "Bir yosun tea alayım, bir de port alayım. 28. Masaya" Diyerek Sinc'e* doğru ilerlemeye başladım. Tam kapıya gelmiştim ki, Sheila çıkıyordu. "Niye burdasın?" Diye sordu. Tam ilerlerken kolunu sert bir şekilde tutup Sinc'in arka tarafına doğru çektim. Burada kimse olmayacağı için rahatlıkla konuşabilecektim. "Senin burada ne işin var?" Diye dişlerimi sıkarak konuştum. "Ne var yani, yeni sevgilini merak etmiş olamaz mıyım?" Dedi dalga geçerek. "Sheila, ciddiyim. Neden buradasın?" Derken hala dişlerimi sıkıyordum. "Siz gelirken ben burada oturmuştum. Öylesine tek başıma takılıyordum. Siz gelince, tek kalmak istemedim ve yanınıza geldim. Çok da büyütmene gerek yok diye düşünüyorum" Diyerek yanımdan ayrıldı. Gözlerimi kapatıp arkamı döndüm ve gidişini izledim. Hemen arkasından Esal'in oturduğu masaya ilerlemeye başladım. Sheila, masaya gidip Esal ile konuşmaya başlamıştı. Bir iç çekip masaya ilerlemeye başladım. Masaya oturur oturmaz Esal'in gözleri bana döndü. "İçeceklerimiz geldi, sen nerelerdesin?" Sinc* desem anlamayacağı için kafam ile kasayı gösterdim. "Bir arkadaşım ile karşılaştım, arka tarafta. Onunla konuşuyordum" Dedim. Esal onaylar şekilde, kafasını salladı. O sırada ben Sheila'ya kötü bakışlar atıyordum. Bakışlarımı fark edince kafasını, Hayırdır? Anlamında salladı. Bakışlarımı Esal'e çevirdim. Birşey düşünüyordu, dalmıştı. Yemeğinin yarısını yemişti. içeceğinden ise iki yudum almış olmalıydı. Bir eli masanın üstündeyken diğer eli ise yanağındaydı. Masada olan elini avucumun içine aldım. O sırada gözü elime döndü. Daha sonra ise yüzüme bakıp gülümsedi. Bende ona gülümsedim ve yemeğimi yemeğe başladım. "Ben gelmeden önce ne konuşuyordunuz?" Diye sordum. Sheila tam atılacaktı ki Esal ondan önce konuşmaya başladı. "Havadan sudan, siz herhalde çocukluktan tanışıyorsunuz? Sheila bana, senin genç halinde ki çapkınlığını anlattı"
Dediğinde Sheila'ya döndüm. "Ya tabi tabi, çocukluktan beri arkadaşız" Dedi Sheila. Kafamı eğip yemeğime döndüm. "Peki siz? Nasıl tanıştınız?" Sheila böyle bir soru sorunca, tıkandım ve öksürmeye başladım. "Ay! Lucas!" Dedi bir andan sırtıma vuran Esal. "Sevgilim! İyi misin?" Diye sordu bir yandan da. O sırada öksürüğüm kesilmişti. "İyiyim iyiyim. Ne güzel sevgilim diyorsun sen" Dedim eline uzanarak. Esal gülümserken, Sheila atıldı. "Ne varmış sevgilim demekte? Ayrıca hiçbir farklı yanı yoktu" Dedi. Esal, Sheila'ya çok kötü bakışlar atarken, Sheila bana bakıyordu. O sırada yemekler yenmiş içecekler, içilmişti. "Eh, biz artık kalkalım" Diyerek ayaklandım. Sheila bana bakıp kafasını, Esal'e çevirdi. "Tanıştığımız iyi oldu. Yemeğinizi de böldüm, kusuruma bakmayın. İyi günler, görüşmek üzere!" Diyerek yanımızdan ayrıldı. Çıkışa doğru yürümeye başladık. "Arkadaşın olduğuna emin misin? Bana hiç öyle gelmedi de" Dedi Esal birden. "Çok iltifat ediyor sadece. Bu kadar" Diyerek kolumu omzuna attım. "Bence bu işin içinde bir iş var" Diyerek fısıldadı. Duymazdan gelerek restorandan çıktım.
Esal'in güncesinden;
Restorandan çıkıp, yürümeye başlamıştık. Sheila mıydı, işte o kızı, hiç gözüm tutmamıştı. Garip bir karaktere sahipti. Kafama takmamaya çalışarak Lucas'la sarayın yolunu tuttuk.
🍂
Saraya geldiğimizde yorulduğumu hissettim ve üstümü değiştirip kendimi hemen yatağa attım. Üstümde kahverengi bol bir crop ve altımda kahverengi, siyah karışımı kareli eşofman vardı. Üstümü örtüp gözlerimi kapadım. Tam uykuya dalmak üzereydim ki aşağıdan sesler gelmeye başladı. Çok karışık sesler olduğundan dolayı anlayamıyordum. Gözlerimi açıp, yüzümü buruşturdum. O sırada Lucas "Esal!" Diye haykırdı. Ama öyle bir haykırdı ki yerimden sıçradım. Yatakta oturur pozisyon alırken, Lucas gelip kapıyı hızla açtı. "Bu ne! Sen ne yaptığını sanıyorsun! Sen bize ihanet ettin bildiğin!" Diyerek bağırdı. Arkasında Elena, Elson ve Claire vardı. "Ne yapmışım?" Diye sordum. "Bir de bilmemezlikten geliyorsun, utanmıyor musun sen bizim düşmanımızla öpüşmeye!" Diye bağırdı. Olayı şimdi anlamıştım. Marcon ile öpüştüğümüzü öğrenmişti. "Ben öpmedim! Ciddiyim kavga ederken bir anda yapıştı dudağıma! Bende neler olduğunu çözemedim!" Diye bağırdım. "Elimde görüntüler var Esal! Öpüşüne karşılık vermişsin gibi duruyor!" Dedi. "Vermedim! Cidden vermedim!" Diye bağırdım. Bende ayağa kalkmıştım. "Nasıl vermedin? Yarım saat ayakta dikiliyorsunuz!" Diye haykırdı tekrardan. "Ciddiyim! Vermedim! İttirmeye çalıştım, gücüm yetmedi! İttiremeyince tekme attım!" Diye bağırdım. "Görüntüler nerde? Bana göster!" Eşzamanlı olarak tutup kolunu kapının dışarısına sürükledim. Sürüklemeye çalıştım desem daha doğru olur. Göstermek için, kendi odasına gitti. Onu takip ettim. O kadar sert yürüyordu ki, ses çıkıyordu. Bilgisayara benzer bir tablo vardı. Bu bir gizli aynaydı. Çektiği görüntüleri saklıyordu. Yani kameraydı. Restorantın kamera görüntülerini yani ayna görüntülerini almıştı. Sadece kısacık bir bölümü verilmişti. Oda kısacık bölümde de öpüştüğümüz kısımdı. Onu ittirmeye çalıştığım ama gücümün yetmediği görünüyordu. "Bak! Burada ittirmeye çalışıyorum, gücüm yetmiyor! Sonra tekme atıp kaçtım! Kaçmasaydım peşimi bırakmıyordu zaten! Zar zor geçtim!" Dedim elim ile ekranı göstererek. "Hayır! Ne olursa olsun, sen onunla öpüştün!" Diyerek itiraz etti. "Lucas, herşey ortada!" Dediğim anda Elson aramıza girdi. "Gecenin bu saatinde tartışmayı kesin, yarın konuşursunuz" Diyerek benim kolumdan tutup çekiştirerek odama geri götürdü. "Ya, bırak da tartışalı! Haklıyım ben! Tamam mı haklıyım!" Arkama bakarak bağırdım. Odamın kapısını açıp içeri ittirdi beni. "Haydi, Nos da*" Diyerek odadan çıktı.
Lucas'ın güncesinden;
Esal'i, Elson alıp götürmüştü. Bu yaptığı da neydi böyle? Bize ihanet etmişti. Sevdiğim bir kadından, bunu beklemezdim. Elena yanıma oturmuş, yere doğru bakıyordu. "Neden? Neden ona inanmıyorsun? Ya da inanmak istemiyorsun? Görüntüler ortada, dikkatli bakmaya bile gerek yok, aranız bozulsun diye kısa bir kesit verilmiş. Kız da onu söylüyor, inanmıyorsun" Diyerek bana baktı. "Evet, görüntüler ortada ama ne olursa olsun onunla öpüştüğü de ortada, o bize ihanet etti" Diyerek ayaklandım. "Nereye?" Diye sordu. "Sizi ilgilendirmeyen bir yere" Diyerek odadan çıktım. O sırada Elson'la karşılaştım. Bana seslenirken omuz atıp görmezden gelerek sarayın çıkışına yöneldim. Arkama bakmadan saraydan çıkıp atım, Asami'ye yöneldim. "Hadi oğlum, gidiceğimiz yeri biliyorsun, yorma beni" Diyerek üstüne bindim. Üstüne biner binmez, koşmaya başladı. Eğildim ve boynuna yattım. Gözlerimi kapattım ve gidene kadar o pozisyonda kaldım. Geldiğimde Asami'ye teşekkür edip indim. Geldiğim yer cariadon gwallgof İsminde bir yerdi. Buraya her geldiğimde Cynar isminde bir içki içerdim. İçeri girer girmez önümde olan, köşeli, kırmızı koltuklardan birine oturdum. Bir anda herkesin gözü, bana dönmüştü. Buna alışkındım. İçeride Love & War şarkısının speed up versiyonu çalıyordu. Bir anda birkaç kişi etrafıma oturdu. O sırada herkes benim için önümdeki masaya bir sarı-turuncu karışımı Deilen* bıraktı. O sırada garson geldi ve "Her zamankinden?" Diye sordu. Kafamı salladım. O sırada yanındakilerle sohbetim başlamıştı. Aclanlar hakkında, çok soru alıyordum. "Aclanlar hakkında planınız neler? Nasıl karşı çıkacağız?" Dedi yanımda oturan değişik bir tip. Karşıdan biri de, "Savaş çıkacak mı? Çıkarsa bende katılacağım, sonuçta düşman bunlar, Mariposa'yı korumamız gerek, değil mi?" Diye bağırdı. Herkes ona cevap olarak kadehlerini kaldırarak garip sesler çıkardılar. Bu hem sarhoş, hemde konuşkan kişilerin olduğunun göstergesiydi. "Arkadaşlar, Aclanlar hakkında planlar elbette yapıyoruz ancak, geleceği bizde sizin gibi göremiyoruz. Zamana bırakıyoruz ancak planlar yapmayı da unutmuyoruz" Diyerek açıklama yaptım. O sırada Cynar'ım gelmişti. Konuşma sürüyordu. O sırada yanıma biri oturdu ve kolunu omuzuma attı. "Lucas, canın sevgilin nerede? İyi kıza benziyordu. Onu neden getirmedin?" Dedi. Sarışın bir kızdı, üstünde uzun, kırmızı bir elbiseyle gelmişti. "Sizi ilgilendiren bir şey değil" Diyerek kolunu omuzumdan çektim. Kız gözünü devirip koltuktan kalktı. Bu sefer mekanda It's wrap isimli şarkının speed up versiyonu çalıyordu. Bacak bacak üstüne atmış kadehimi yudumluyordum. Konuşmalara çok katılmıyor ve dinliyordum. Olduğum koltuğun her bir köşesine birileri oturmuş hatta koltuktan büyük sandalyeler getirilmiş bir grup oluşturulmuştu. Mekanda olan çoğu kişi etrafımdaydı. Dördüncü kadehi söylerken biraz mayışmış hissediyordum. Sohbet hala vardı, konudan konuya değişiyordu. Kız - erkek karışık olan bu grup, herşeye kadeh kaldırıyordu. İlk geldiğimde burnuma gelen o pis koku büyük ihtimalle şuan bende de vardı.
Sheila'nın güncesinden;
Kendine küçük bir grup oluşturmuştu, o grupta bende vardım ancak beni fark etmemişti. Şuan 7. Kadehini içiyordu. Kafayı bulmuş olmalıydı. Onu bu ortamdan kurtarıp ağzından laf almanın tam zamanı olduğunu düşünerek yerimden kalktım. Lucas'ı kolundan tutup ayağa kaldırdım. "Hey! Sheila? Nereye götürüyorsun?" Diye ayaklandı biri. "Daha önceden bir konuşma yapmıştık, yarım kalmıştı. Onu tamamlayacağız tatlım, görüşürüz. Size iyi eğlenceler!" Diyerek kimsenin olmadığı bir köşeye çektim. İkili koltuğa oturttum ve yanına oturdum. "Sheila?" Diye ağzını yayarak konuştu. "Efendim, bebeğim. Güzeller güzeli sevgilini bırakıp neden geldin?" Diyerek yanağını sıktım. "Güzeller güzeli sevgilim mi varmış?" Diyerek konuşmaya çalıştı. Eskiden birlikte içmesek şuan, ne konuştuğunu anlamazdım. "Evet, tatlım. Narin bir sevgilin var. Adı Esal" Diyerek kolumu omzuna koydum. "Ha, hatırladım. Cidden ben onunla mı çıkıyorum, senden çirkin bence. Güzel de yani, bir sen edemiyor. Biliyor musun? Esal, Dünya diye bir yerden gelmiş. Işınlanmış mı ne, öyle diyor" Diyerek omzuma yatmaya çalıştı. O sırada bir anda öne atıldı ve kustu. "Ay, aman! Elbiseme geliyordu! Şurayı hemen temizleyebilir misiniz?" Diyerek bağırdım. Elbisem, çok önemliydi. Lucas'ı alıp Sinc'e götürdüler. Bir diğeri, Lucas'ın kustuğu yeri temizliyordu. Ayağa kalkıp Lucas'ın yanına gittim. "Hanımefendi, isterseniz ben bırakabilirim saraya" Dedi görevli. Tek geldiğini bildiğim için şaşırmadım. "Yok, ben bırakırım. Zaten bir işim var benim, görüşürüz tatlım!" Diyerek Lucas'ı kolundan tuttum. Demek Esal dünyadan gelmişti. Dünya da neresiydi? O bir yerden geldiğine göre, bizden değildi. Yani burada doğup büyümemişti. Eğer buradan değilse, kral ve kraliçe onu istemezdi. Yalan söylemiş olmalıydı. Bu planımız da çok işime yarayacaktı. Lucas'ı Asami'ye yerleştirip Asami'nin üstüne bindim. "Saraya bebeğim, saraya" Diyerek saçlarına yöneldim. Saçlarıyla oynamayı, çok seviyordum.
Esal'in güncesinden;
Lucas ben uyuduktan sonra saraydan ayrılmıştı. Şuan masada, tam karşımdaydı. Masaya yeni biri eklenmişti. Sheila. Neden burada olduğunu anlamamıştım. Herkes masaya geçince yemeğe başladık. Elson, konuşmaya başladı. "Esal, biliyor musun?-" Derken Lucas sözünü kesti. "Evet, kim olduğunu biliyor. Onları daha önce tanıştırdım" Dedi ve konu kapandı. Yemekler yenilmişti ve herkes odasına çekilmişti. Resim yapma hevesim gelmişti. Hemen gidip tuvalin önüne oturup, renkleri ayarladım. Tam o sırada, kapı çaldı. "Gel!" Dedim. Sheila içeri girdi. "Seninle birşey konuşmak istiyorum ancak, bu sadece bizim aramızda kalacak" Dedi. Sheila benimle özel birşey mi konuşmak istiyordu? Şaşırtıcı bir şeydi. "Evet, dinliyorum" Dedim. Gidip yatağa oturdu. "Dünyadan geldiğini biliyorum, eğer bunu çevreye yayıp seni kimsesiz bırakmamam için, Aclanlar'ın tarafına burada konuşulan bütün planları, bilgileri sızdıracaksın" Dedi sessiz sessiz. "Bunu neden benden istiyorsun? Ayrıca nerden dünyadan geldiğimi öğrendin?" Dedim bozuntuya vermeden. "Kimden, neyden öğrendiğim seni ilgilendirmez sadece, dediğimi yap. Yapmazsan olacakları artık biliyorsun" Diyerek ayaklandı. "Sen, bizden biri değilsin, değil mi?" Dedim bende ayaklanarak. "Seni ne ilgilendirir?" Diyerek kapının kolunu tuttu. "Hey! Birde bunu nasıl yapacağını düşünmene gerek yok. Sadece bilgileri öğren. Ya benimle yada Marcon ile iş birliği yapacaksın. İyi şanslar!" Diyerek odadan çıktı. Benim dünyadan geldiğimi kim ona söylemişti? Neden benimle uğraşıyordu? Lucas veya başka biri bunu öğrenirse, çok kötü olurdu. Belki yaşayamazdım bile. Hayır, hayır! Çıldırmak üzereydim. Daha sonra resim yapıp, rahatlayabileceğim aklıma geldi. Bütün gün oturup bir sürü resim çizdim. Akşam yemeği için, aşağı inmem gerekiyordu. Ancak aç hissetmiyordum. O sırada kapı çaldı. İçimden umarım Sheila değildir dedim. Ve "Gel!" diye seslendim. Elson kapının ağzından konuştu. "Akşam yemeğine gelmiyor musun?" Kısa bir süre düşündüm. Aç değildim ancak Elson'u zor duruma düşürebilirdim. "Gelmesem sizin için bir sorun olur mu?" Diye sordum. "Sorun değil, yemek istemiyorsan, hallederim" Dedi. "Aç hissetmiyorum kendimi" Dedim ve gelmek istemediğimi belirttim. "Peki, hallederim ben" Dedi ve kapıyı kapattı. Derin bir iç çekip, yatağa oturdum. Uzandım ve gözlerimi kapattım. Uykuya dalacaktım ki düşündüm. Cidden bu kadar olaydan sonra rahatça uyuyabilecek miydim? Bir anda herkes, benim üstüme gelmeye başlamıştı. Çok korkmaya başlamıştım. Eğer Lucas'ta bu süreçte yanında olmazsa, nasıl halledeceğimi bilemiyordum. Yorganın altına girdim. Üstümü değiştirmeye cidden, çok üşenmiştim. Öylece yatarken cidden uykunun geldiğini fark ettim. Gözlerim uykuyu çok çekiyordu. Ancak içim hiç rahat değildi. "Ama şimdi uykum varken de, olaylar yüzünden uyumayacak mıyım yani?" Dedim ve tavana bakmaya devam ettim. Daha sonra bir o tarafa bir bu tarafa dönerek uyutmaya çalıştım. En sonunda rüya alemine daldım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MariposaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin