Esal arkadaşı ile bir etkinliğe katılır. Etkinlikte lunaparka giderler. Lunaparkda Esal'ın arkadaşı bir anda kaybolur ve Esal arkadaşını aramaya başlar, bir anda kendini farklı bir dünyada bulur ve hikaye burada başlar...
Elson, bir telaşa kapılmıştı. Ama kendi için değil benim içindi. Oradan oraya yürümek yerine koşarak ilerliyor, bulduğu elbiseleri bana gösteriyordu. Akşam toplu bir yemek olacakmış ve Vannessa ile Mavera'da bu yemekte olacakmış. Aslında hiç gidesim olmadığından Elson gibi telaşa kapılmıyordum. "Esal, bak bu nasıl, ya da bu? İkisi de mi olmaz ya? Yok yok şu arkadakiler daha iyiydi sanki. Sen ne diyorsun?" Dedi nefes nefese. Sağ da parıltılı bir şey var onu tekrar gösterir misin Elson?" Dedim, etrafta bir sürü dağılmış elbise yığını varken o çok gözüme çarpıyordu. Elson elbiseyi kaldırdığında daha çok inceleme şansı bulmuştum. Kolları biraz boldu. Parıltılı birşeydi ve arkasında belinden başlayarak yere kadar uzanan bir tül vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hoş duruyordu. "Bu mu? Hemen ei smwddio yapıp getireyim? Esal cevap ver!" Diyerek soru yağmuruna tutulduktan sonra ei smwddio'nun ne demek olduğunu sordum. "Ei smwddio Galiba sizin dilinizde 'ütülemek' oluyor" Dedi. "Kararını verdin mi?" Dedi yorulmuş bir şekilde. "Bu olsun" Dedim Elbiseyi elime alırken. "Tamam, hemen ei smwddio yapıp getiriyorum, bekle!" Dedi abisinin giyindiği odaya girerken. Elson, gözleri pörtlemiş bir şekilde geri dönerken ufak bir kahkaha attım. "Çok pardon da kapıyı Elf bir kilitler abi!" Kahkahamı tutamayıp bir kez daha gülerken. Lucas birşeyler mırıldanıyordu. "Abinin olduğunu bile bile girmeseydin o zaman Elson!" Dedi kafasını açık kapıdan çıkarırken. Vücudu görünmüyordu. "Bu kadar iyi anlaşabilen abi - kardeş hayatımda hiç görmemiştim" diyerek ufak bir kahkaha attım. "Of tamam susun!" Dedi Elson utanmış bir şekilde. ufak bir sessizlik yaşandıktan sonra bu sessizliği Lucas bozdu. "Sizce siyah olan mı Beyaz olan mı?" Diyerek kapının pervazında iki tane gömlek tutuyordu. Vücudunu görene kadar kendi halimdeydim. Kaslı vücudu dikkatimi fazla çekmişti. Bu kadar kası ne zaman vakit bulup da yapmıştı? Öylece kala kaldığımı Lucas'ın sessiz gülüşü ile anladım. "S-Siyah o-olan, daha çok yakışır" Dedim. Kekelemem daha çok hoşuna gitmiş olacak ki yüzündeki tebessüm daha da büyüdü. "Siz öyle diyorsanız öyledir lneffable'm" Dedi, Lucas ineffable'm mi demişti o? Lucas odasına çekilirken, Elson kulağımın arkasından seslendi. "lneffable; kelimelerle anlatılmayacak kadar muhteşem olan, anlatılmayacak güzellikte olan şey demek" Dedi Ve tekrar kalbimi tekledi. "Abin herhalde kalbimi durdurmak falan istiyor" Dedim elim kalbime giderken. Çok hızlı atıyordu. Sanki yerinden bir anda çıkacakmışcasına. Elson hemencecik giyeceğim elbiseyi ütüleyip bana verdi Lucas'ın giyindiği odaya girdim. Lucas çıkarken parfüm sıkmıştı kesinlikle. Odaya girer girmez parfüm kokusu almıştım. Çok güzel kokuyordu. Elbisemi giyip hemencecik ufak bir makyaj yaptım. "Elson! Bunlardan hangisini sıkmalıyım?" Diyerek önümde duran parfümlere bakıyordum. "Portakal çiçeği!" Diyerek bağırdı. "Hangi kutu!" Diyerek bende bağırdım. "Siyah kutulu!" Diyerek tekrar bağırdı. Bağırarak konuşuyorduk. Nedenini bende bilmiyordum. Aynadan kapıya baktığımda, kapının önünde iki çift ayakkabı haraket ediyordu. Görür görmez ufak bir çığlık atıp ağzımı kapadım. Sonrasında ise Lucas'ın minik kahkahası duyuldu. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde ise Lucas'ın ayakkabıları oynattığını gördüm. Bu çocuk benim sinirlerimle oynuyordu. Ama kıyamıyordum işte. "Topuklu giymek istemezsin diye düşündüm" Dedi odaya girerken. "Teşekkürler, Lucas" Dedim. O ise rica etmek yerine "Orada sevgili gibi davranmamız gerekiyor, biliyorsun değil mi?" Dedi. "Elbette biliyorum" Diyerek yanıtladım. "Siz zaten günlük hayatta da sevgili gibisiniz!" Diyerek odaya girip çıkması bir olan Elson, abisinden azarı işitir işitmez yola çıkmıştık. 🍂 "Burasının bu kadar büyük olacağını düşünmemiştim" Dedim Lucas'a. "Seni koruyacağıma emin olabilirsin" Diyerek belimi sardı Lucas. Belimi sarar sarmaz bütün dünya benim için bir kaç saniye de olsa durmuştu. İnsan içinde belimi sarması hem hoşuma gitmişti hemde beni kendimden geçirmişti. Elson kendi halinde arkadaşlarının yanına ilerlerken biz Vannessa ve Mareva'ya selam vermek için gidiyor olmalıydık. Tahmin ettiğim gibi Vannessa ve Mavera'ya doğru yöneldik. Beni kontrol etmesine izin vermiştim çünkü burada kaybolsam beni kimse bulamazdı. Vannessa ve Marven'e selam verdikten sonra beni çok beğendiklerini söylediler. Teşekkür edip Lucas'ın yanında dolaşmaya başladım. Onun sayesinde birçok kişi ile tanışmıştım. "Ne de çok arkadaşın varmış be Lucas" Dedim. Sessizce sırıttı. Tebessümünü görünce ben de yüzüme bir tebessüm yerleştirdim. Toprakları aniden bana dönünce bir anlık kalp krizi geçirdiğimi zannettim. Neden bu kadar heyecanlanmıştım? Gözlerini gözlerime sabitlediğinde gözlerimi ondan ayırmak istiyordum ancak put gibi kalmıştım. Hiçbir şey yapamıyordum. Bir kaç saniye sonra Elson yanımıza gelip bakışmamızı böldü. Bölmeseydi herhalde kalpten gidecektim. "Beyler, Bayanlar! Herkesi yemek masasına alabilir miyiz! Herkesin yerleri belli!" Diyerek elinde ki mikrofona seslendi. Sesi her yerde yayılırken, herkes yemek masasına toplanmıştı. Lucas elini tekrardan belime sarıp yürümeye başladı. Elson ise arkamızdan geliyordu. Bizi yan yana oturtturdular. Kral ve Kraliçe'de masaya oturduktan sonra herkes yemeye başladı. Ben hariç. Nedenini bilmediğim halde yemek istemiyordum. Çatalla etin bir parçasını bölüp yemek ve yememek arasında kalmıştım ki Vannessa seslendi. "Çekinmene gerek yok, Esal'cim yemeğini rahatlıkla yiyebilirsin" Dedi eliyle tabağımı gösterirken. "Çok teşekkür ederim sayın Vannessa. Ama pek aç değilim" Dedim saygı için kafamı eğip kaldırdığımda. Cevap vermeyince önüme döndüm. Bir süre sonra masada ufak bir sohbet başladı. Plaktan ingilizce bir şarkı çalıyordu. And all I am is a man I want the world in my hands I hate the beach But I stand in California with my toes in the sand Use the sleeves of my sweater¹ Kesinlikle ağaç eve bir plak istiyordum. "Evet! Hepiniz hoş geldiniz! Bugün sizlere özel birşey olduğunu söylemek için hepinizi buraya topladık!" Diyerek mikrofona konuştu Vannessa. Heyecanlı birşeye benziyordu. Acaba ne olacaktı. "Bugün aramızda bizler için en önemli kişilere yeni eklenen biri yer alıyor. Biliyorsunuz ki Lucas'ın hayatına şuana denk kimse girmemişti. Ama biri var ki gönlünü gönlünden koparan. Esal'i yanıma davet ediyorum!" Diyerek eliyle beni gösterdi. "Esal, gel birlikte gidelim, orada bayılıp kalmanı istemem" Dedi fısıldayarak Lucas. Ayağa kalktıktan sonra hemen sıkıca belimi kavradı sıcak eli. Kendimi biraz daha iyi hissettiğimde yürümeye başladık. Bir sürü Elf, biri sürü peri ve bir sürü hayvanın önüne çıkacaktım. Kalbim yerinden çıkacaktı. Derin derin nefesler alıp, verip duruyordum. Ben bunları düşünürken Vannessa'nın yanına gelmiştik ve sahneye çıkıyorduk. Ve iç sesim fısıldadı; işte gerçek tiyatronuz burada başlıyor. Sizi sahneye alalım ve oyununuzun performansını izleyelim bakalım Esal hanım! İç sesim bunu fısıldadıktan sonra biraz daha sakinleşmiştim. Vanessa yanımda mikrofonda bir şeyler diyordu. "İşte, Lucas'ın gönlünü çalan o kızımız Esal!" Diyerek elini omzuma koydu. Bende eşzamanlı olarak yüzüme büyük bir tebessüm yerleştirdikten sonra Lucas'a döndüm. "Bu saatten sonra Esal'e hanım demeyenleri, tıkarım içeri haberiniz olsun!" Dedi Vannessa, ortamda ki uğultu anında kesildi. Mavera "Vannessa!" Diyerek kızarken, eşzamanlı olarak Vannessa "Ne var? Esal'de artık bizim aramızdan biri ona da iltifat etmeliler" Diyerek tek kaşını kaldırdı. İçimden kahkaha atmak geldi ama şu an olmazdı. Vannessa sonrasında mikrofonu bana uzattı. Kendimi kısacık bir konuşma ile tanıttıktan sonra Lucas, "Sayın Vannessa izniniz olursa biz artık insek?" Diye sordu. "Tabii ki de" Diyerek onayladı Vannessa. "Bizimkiler toplanmışlar bizi alkışlıyorlar bak" Dedim Lucas'a parmağım ile gösterirken. Mito, Raven, Elson, Elena -ne kadar yakın olmasak da-, Sweetie ve Sindey bir köşeye geçmiş gülen yüzlerle bizi alkışlıyorlardı. Lucas'ın ufak kahkahası duyuldu. İşaret parmağımı ağzıma koyarken alkışlamalarını kesmelerini istemiştim. Elena ve Elson ellerini aynı anda indirdiler, Sindey ise ellerini arkasına saklanmıştı. Elena ve Elson'un yüzünde yapmacık bir korku vardı. Yüzlerinde ki ifadeyi görür görmez ufak bir kahkaha patlattım. "Hoş geldiniz Esal hanım, duyduğumuz üzere artık sizde bizlerden birisiniz, buyurun önden lütfen!" Dedi Elena, bu sefer Lucas'tan bir kahkaha sesi duyuldu. "Geç sevgilim sarayda güzel bir oda ayıralım sana" Diyerek göz kırptı. Elson, büyük ihtimalle Elena'ya rol oynadığımızı anlatmıştı. Çünkü Lucas bunu der demez gülmüştü. Yüzümde minicik bir tebessüm vardı. "Cidden sarayda mı olucağım?" Diye sordum, ağaç evde çok mutluydum. Buna gerek yoktu. "Vannessa'nın iznine bağlı. İzin verirse ağaç evde kalmaya devam edebilirsin" Dedi. Sarayı da az merak etmiyor değildim. Orada belki de daha iyi bir hayat sürdürecektim. Kim ne bilirdi ki? O sırada plaktan çok tatlı bir şarkı çalmaya başladı. "Bütün sevgilerimiz lütfen dans pistine geçebilirler mi?" Diyerek bize göz kırptı Vannessa. Yüzüme koca bir tebessüm yerleştirmek zorunda kaldığımda Lucas dans pistine yürümeye başlamıştı. Elini belime sarıp beni kendine biraz daha çekti. Dans etmeye başlamıştık. Benim iki elim Lucas'ın omzundaydı. Onun ise iki eli de belimdeydi. İçimde sanki kelebekler uçuştu. Bugün tarihlerden 08.14.2019 not alın bugün bizim ilk dans ettiğimiz gün. Vannessa yanımızdan geçerken Lucas, "Seni seviyorum, sevgilim" Diyerek fısıldadı boynuma gömülürken. "Gitti mi?" Diye fısıldadım. "Gitti" Dedi ve ekledi, "Rahatsız mı oluyorsun?" "Hayır olmuyorum, Lucas" Diyerek sarıldım. Şarkı bitene kadar dans ettik. Sonrasında ise tezgahlar kurulmuştu. "Biraz daha burada vakit geçirelim mi? Hoşuma gitti burası" Dedim etrafa bakarken. "Sen nasıl istersen" Dedi Lucas. Gezmeye başladığımızda Lucas'ı birkaç kişi bir konu üzerinde konuşmak için çağırmıştı. Ben ise biraz buralarda dolaşacağımı söyleyip gezmeye devam ettim. Etrafta çok güzel eşyalar bulmuştum. Bir torba alıp istediğim eşyaları torbaya koymaya başladım. Plak bulmuştum! Çok tatlı birşeydi. Pembe ve mavinin karışımından oluşan bir rengi vardı. Tam o plaka bakıyordum ki biri omzuma dokunup vücudumu kendine çevirdi. Lucas sanıp yüzüme bir tebessüm yerleştirmiştim ki yüzüne baktığım anda ağzımı sıkıca kapadı. Bağırmak istedim ancak yapamadım. O kadar sıkı kapamıştı ki ağzımı, ısıramıyordum bile. Beni karanlık bir yere doğru çekiştirmeye başladı. Canım yanmaya başlamıştı. O sırada bir anlık refleks ile kasığına dirseğimi geçirdim. Acıyla birlikte elini ağzımdan çekti. "Yardım edin!" diye bağırdım. Ama Elflerin olduğu yerden o kadar çok uzaklaşmıştık ki beni duyan kimse olmadı. O sırada arkamı döndüm ve ağzımı kapatan kişinin kim olduğuna baktım. Bir ara Mito bahsetmişti hatırlıyor musunuz? İşte o Marcon bana saldırmaya çalışmıştı. "Kimden yardım istedin ha? Kim seni duydu şimdi?" Diyerek güldü. Bu çocuk tam bir psikopattı. Üstüme yürümeye başlamıştı. Kaçmak istiyor ancak yapamıyordum. Şok içine girmiştim ve hareket edemiyordum. Bir anda kolumu tuttu ve beni kendine çekti. O sarsılma ile birlikte kendime geldiğimde, yüzüne büyük bir yumruk geçirdim. Bu acı yeterli olmamış gibi kolumu bırakmamıştı. Eli ile yanağını tutarken, Tekrar kasıklarına bir darbe attım. Kasıklarını da tekme yedikten sonra kolumu bıraktı. Bir eli kasıklarını tutuyorken bir eli yanağını tutuyordu. Birkaç adım geriledim. "Sen göreceksin! Bu yaptığının hesabını soracağım!" Diyerek nefret dolu bakışlarla bağırdı. Sonrasında yürek yemiş gibi tekrar yanına iki adım attıktan sonra bacak arasına tekme attım. Acıyla yere yığılırken, ben de koşa koşa Lucas'ların yanına gittim. Nefes nefese kalmışken Lucas'ı gördüm. Hala çağıran kişilerle konuşuyordu. "Lucas!" Diyerek bağırdım son gücümle. "Esal!" Diyerek yanıma koştu. Dizlerimin üstüne çökmüştüm. "Noldu, neden kolun kızarık? Neden ağzında el izi v-" Derken sözünü kestim. "Ma-Marcon" Dedim. "Elson!" Diye bağırdı Lucas beni kaldırırken. O kadar kötüydüm ki ayakta bile duramayacaktım. Bunu anlamış olacak ki Lucas, beni kucakladı. Ellerimi boynuna sarıp, yüzümü göğüsüne gömdüm. Az önce o benim omzuma yüzünü gömerken şimdi ise ben onun göğüsüne yüzümü gömüyordum. Bu yaşadığım darp çok kötüydü. Gözlerim kapalı bir şekilde düşüncelerimle boğuşurken Elson yanımıza koşarak gelmişti. Nefes nefese olduğundan anlamıştım. "E-Esal... Ne oldu sana böyle!" Diye çığlık attı. "Marcon yapmış, onu bulup yok edin! Biraz daha buralarda dolaşırsa ben kendim yok edicem!" Kelimeler kesik kesik gelmeye başladı. Sonra da hiç duyulmamaya... Derin bir karanlığa yeniden mahkum olmuştum.