Şimdi ise kanatlarım gelmiş, onları deniyordum. Eh tabi gerçek kanatlarım çıkana kadar bunlarla idare etmek zorundaydım. Renkleri mor ve beyaz arasıydı. Bu ikili karışımın arasında yer yer siyahlıklar da vardı. Lucas'ların karşısına çıktığımda beğenmiş olacak ki kaşları havaya kalkmıştı. "Şimdi çıkıp uçmayı öğrenmen gerek ama 'yüksekten korkarım' diyorsun" Dedi Lucas. Yine ben ve yükseklik korkum başa bela olmuştu. "Eh madem yapabileceğimiz bir şey yok mecbur uçmayı öğreneceğim" Dedim ellerimi belime koyarken. "Hadi çıkalım o zaman biz" Deyip ayağa kalktı Lucas. Merdivenlerden inerken, uçunca nasıl hissedeceğimi düşünüyordum. Büyük ihtimalle Lucas'ın beni ilk defa uçurduğu yere gidiyorduk. "Uçarak gitmeyi denemek ister misin? En azından bir deneyelim?" Diye elini uzattı Lucas. Kabul etmeli miydim yoksa etmemeli miydim bilemiyordum. Ama içimden bir ses onu dinlememi söylüyordu. Bir tarafım ne kadar bu işten korksa da diğer tarafım uçmak istiyordu. Bir tarafım ne kadar korkaksa diğer tarafım o kadar cesurdu. Son cesaretim ile Lucas'ın önüme uzattığı elini tuttum. Hemen ardından ikimizin yüzünde de minik bir tebessüm oluştu. Lucas birkaç kere kanadını çırptıktan sonra havalandı ve beni de yanında uçurdu. Korkudan gözlerimi sımsıkı kapamıştım. "Aç gözlerini Esal! Emin ol öğrendikten sonra çok zevkli gelecek!" Diye neşeli neşeli bağırdı Lucas. "Tabi canım sizin yükseklik korkunuz yok anlayamazsınız!" Diye bağırdım. "Kanatlarını çırp, ben seni sürekli çekemem!" Diye bağırdı kahkahayla karışık. Gözlerimi açmaya karar verdiğimde kanatlarımı haraket ettirmeye başlamıştım. Kanatlarımı bu kadar kolay çırpmamın sebebi kanatları denemeden önce göstermiş olmalarıydı. Bir kolye vardı, bu kolyenin ucuna bastığında kanatlar haraketleniyordu. Tabi kollarımı kanatlara geçirip bende destek oluyordum. Gözlerimi açtığımda bulutlarla karşılaştım. Aşağı baktığımda renk renk olan ağaçlarla karşılaştım. "Çok yüksek!" Diye çığlık attığımda Lucas ufak bir kahkaha patlattı. "Gülme ya! Korkuyorum!" Diye tekrar çığlık attığımda Lucas yarım ağız gülerken bana bakıyordu. "Lucas bakma öyle!" Diye tekrardan bağırdım. "Şimdi elini bırakıcam Esal, sakın korkudan kanatlarını çırpmayı unutma!" Diye güle güle bağırdı. "Hayır! Lucas! Hayır!" Derken elimi bıraktı Lucas. Artık kendi kendime uçuyordum. "Ar-tık ken-di ken-di-me uçu-yor-um!" Diye hecelere ayırıp mı konuşmuştum yoksa kekeleyerek mi konuştum bende anlamamıştım. Ve artık yanağım yırtılacakmış gibi sırıtıyordum. Aşağı bakmadığım sürece bir sorun yoktu, gayet rahattım. Ama aşağı bakınca kalbime iniyordu. "Sakın aşağı bakma! Yoksa çok korkuyorsun!" Dedi Lucas. "Evet! Bu çok güzel bir şeymiş!" Diye bağırdım Lucas'a bakarak. "Yükseklik korkumuda yendim! Bunu başardım! Evet işte! Yükseklik korkum artık yok!" Diye bağırıyordum. Yanımızdan geçen Periler, Elfler bana bakıyordu. Beni garip buluyorlardı. Bu çok normaldi çünkü bizim ülkede de uçan bir insan olsa bizde garipserdik. "Hey! Çok bağırıyorsun!" Diye uyardı Lucas. "Artık inelim gel, ver elini" Dedi, elimi uzattım ve anında elimi sıcak teni kapladı. Aşağı indiğimde kollarım feci şekilde ağrıyordu. Yürümeye başladığımızda "Artık kraliçe ile tanışabilirsin" Dedi Lucas, ben ve kraliçe ile tanışmak. Kötü ihtimallerdi. "Ben mi ya?" Dedim Kafam Lucas'a bakarken. Lucas ise başka kim olabilir bakışı atıyordu bana. "Şimdi mi?" Diye sorduğumda ise kafasını olumlu anlamda sallamakla yetindi. "O zaman hazırlanıyım?" Derken yüzüme soru soruyormuş gibi bir ifade yerleştirdim. "Hımm. Peki" Dedi Lucas eminsiz bir şekilde. O sırada ağaç eve gelmiştik. "Kapıdayım ben" Dedi Lucas, o sırada merdivenlerden çıkmaya başlamıştım bile. "Pekii" Dedim, O sırada Elson'un dolabında gördüğüm bir elbise geldi aklıma. "Ay! Çok heyecanlandım!" Diye söylenerek içeri girdim. Hemen Elson'un dolabına koşarken takıldım ve sendeledim. "Aman boşver Esal, bugün düşsen bile sırıtıcaksın kızım! Bugün çok iyi bir gün tamam mı?" Diye kendi kendime konuşuyordum. Dolabı açıp merdivenlerden çıkarken düşündüğüm elbiseyi buldum ve hemen alıp üstüme geçirdim. Bordo bir elbiseydi. Kollarında kumaşın üzerine ince bir tül geçmişlerdi. Çok güzel duruyordu. "Eh tabi kızım! Fiziğin güzel!" Diye sırıtıyordum. Çok makyaj sevmediğimden, pembe-kırmızı karışımı rengi olan bir ruj alıp sürüverdim. Allık olarak ise şeftali rengi birşey sürdüm. "Ay çok güzelim! Yoksa ruj biraz abartı mı oldu? Silsem mi ki?" Diye sesli düşünmeye başlamıştım ki kapının oradan bir ses geldi, "Yakışmış, silme" Dedi Lucas sessizce. Ufak bir tebessüm ile birlikte Lucas'a döndüm. Ne zamandır oradaydı? Benim o saçmalıklarımı görmüş müydü? "Hani kapıdaydın?" Diye sorunca Lucas,"Hâlâ kapıdayım? Sana hangi kapıda olacağımı söylemedim ki" Diye yanıtladı. Olayı değiştirmem gerekiyordu, bende öyle yaptım. "Saçımı açık mı bırakayım yoksa topuz mu yapayım?" Dedim tatlı bir tebessüm ile. "Açık bırak" Dedi kapı pervazına kolunu yaslarken. İçimde çok garip bir duyguyla önüme dönüp saçlarımı taramaya başladım. Bu arada boyu net 1.90 vardı. Ben bunu neden düşünüyordum ki? Bana ne bundan? "Orada sırıtıp sırıtıp beni dikkatle inceleme, dikkatimi dağıtıyorsun" Dedim. "Dikkat etmen gereken birşey yok, Esal" Böyle birşeyi dikkate almalımıydım? Bana çok saçma geliyordu. "Hazırım, çıkalım" Dedim, ama aklıma bir soru takılmıştı. Ben kendimi ne olarak tanıtacaktım? Bunu sormaya karar verdim. "Lucas?" Diye seslendim. "Hıım" Diye sessizce mırıldandı. "Ben kendimi ne diye tanıtacağım?" Diye sordum yüzüne bakarken, mayışmıştı. Soruma bir süre cevap vermedi. O sırada merdivenlerden inmeye başlamıştık. Elini belime sarmıştı. Gene fazla ileri sarmıştık değil mi? "Lucas" Diye tekrardan seslendim. Bu sefer cevap vermeyince direkt soruyu sordum. "Ben kendimi kim olarak tanıtacağım?" Tekrardan sorduğumda ise kafasını kaldırıp yüzüme emin bir şekilde baktı.
"Sevgilim olarak"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mariposa
FantasiEsal arkadaşı ile bir etkinliğe katılır. Etkinlikte lunaparka giderler. Lunaparkda Esal'ın arkadaşı bir anda kaybolur ve Esal arkadaşını aramaya başlar, bir anda kendini farklı bir dünyada bulur ve hikaye burada başlar...