Herkese merhaba arkadaşlar, muhteşem ötesi bir bölümle karşınızdayım. Kitap gerçekten içime sinerek ilerliyor, umarım siz de beğenirsiniz.
Lütfen oy verip, yorum yapmayı unutmayın,
Keyifli okumalar...
----------------------------------------------------
İnsan en çok kendisinde olmayana mı özenir, yoksa kendisinde görmeye korktuğu şeyi başkasında fark ettiğinde mi debelenir. Yaşamanın en karmaşık yönü de budur, herkesin hayat kılavuzu bir diğerinden değişiktir.
Önemli olan kendi tecrübelerin dahilinde, kim olduğunu bulabilmendir. Ve bulduğun kişi için neleri feda edebileceğin.
Elimi belime yaslamış, cezve deki kahvenin pişmesini peklerken zihnimi sayısız paradokslarla dolduruyordum. Galiba felsefe okumanın en iyi yanı buydu çünkü bir şeyi düşünmek istemediğinizde evrende sorgulayacak yeni bir şeyler bulabiliyordunuz.
Sütlü kahve kaynadığında, taşmasına izin vermeden fincana döktüm. Bugün ki misafirimiz diğerlerinden epey farklı biriydi. Oturma odasının halısına serilmiş rengarenk çiçekli çarşaf, birçok çeyizliğe ev sahipliği yapıyordu.
Başını geriden bağlayan kadının, ağarmış saç telleri sarı boyasına rağmen dışarıya taşmıştı. Güneş yüzünden hafif yanık teni ve her konuştuğunda gözüken altın dişi farklı görünüyordu.
Sürekli yürümek ve terlik giymekten ötürü nasır tutup çatlayan tabanlarını kendine çekerek, bana yol verdi. Tepsiyle beraber dizlerimi kırıp, kahvesini ikram ettim.
" Afiyet olsun." diyerek, sevecen biçimde gülümsedim.
" Pınar, gıı gızın gocaman oğmuş, ne yörüyon hazır et çeyizini." diyen Nermin abla, beni alıcı gözüyle süzdü.
" Parmak kadar daha benim torunum, aklını bulandırmayın bele şeylerle," diyen nenem, bohçadan çıkardığı havluları inceliyordu," Morlu olana, elliden fazla vermem."
Nermin abla, başka havluları da çıkarıp nenemin önüne dizdi. Sayısız el emeği, göz nuru işçilik önümde duruyordu. Seher teyzemin düğünü kurban bayramından sonraya kesildiği için hazırlıklar hızlanmıştı.
" Ne dedin bacım, sana elliye versem bunu yapan garibanlar ne kazanacak o zaman." derken Nermin abla, kahvesinden höpürdeterek içti.
Nenemin kül yutmaz bakışları, kadının çilli yüzünü turladı. Biliyordu ki, Nermin abla tüm bu işçilikleri paraya gerçekten çok ihtiyacı olanlara yaptırıyordu ve şuan da kopardığı yaygarası kendi komisyonu içindi.
" Çok masraftayız Nermin, vallahi elliden bir kuruş fazla vermem." dediğinde nenem, kadının yüzünde seni yaşlı kurt ifadesi belirdi.
Seher teyzem, nenemin arkasında oturmuş beğendiklerini anneme gösteriyordu. Onlar sadece beğenirlerdi, pazarlığı her zaman nenişko yapardı.
" Peki madem, bu defa da böyle oluversin gayri." diyen Nermin abla, bitirdiği kahvesini bana uzattı.
Nenem, bluzunun içine elini sokup örgü keseyi çıkardığında kadının gözleri parladı. Küçük para destesinden, tüm aldıklarımızın ücretini aldı ve diğerlerini besmele çekerek aynı yerine koydu.
" Al bakalım Nermin, bereketini görürsün İnşallah."
Paraları alan kadın, kısa bir teşekkürden sonra bohçasını topladı. Onu uğurladıktan sonra da, oturma odasına geçtik. Bu arada da saatimi kontrol ediyordum. Yaklaşık iki saat vaktim vardı, on dakika daha bizimkilerin yanında oturup hazırlanmam gerekiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Şehirde Aşk
RomansaGün gelecek yer ile göğün birleştiği çizgi de kıyılacak nikahınız. İmzanızı atacaksınız her şeyi beyaza boyayan bu şehrin meydanına. Herkes bilecek bu aşkın gerçeğini ve herkes dinleyecek en güzel efsaneyi.