❄️6.BÖLÜM❄️

939 67 154
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni bölümle karşınızdayım. Yazarken zorlandığım, oldukça duygusal bir bölümdü. Umarım, duyguları size geçirebilirim.

Oy ve yorumları unutmayın lütfen, seviliyorsunuz.

-----------------------------------------------

" İnsan özgür doğar, fakat her yerde zincirlenir."

-John Jack Rousseau-

------------------------------------------------

------------------------------------------------

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Geçmiş Zaman-

Anılar birbirine ardına gelen zincirleme kazalardır. Her biri diğerinin üzerine devrilir, içinde büyük acılar gizlenir. Ben geçmişimin üzerine kademi hiç basamadım, sır diye susup oturamadım.

Gözlerimden acıyı, baharımdan yuttuğum ayazı kazıyamadım. Babasız büyüyen kız çocuğunu, sahte heveslerle kandıramadım.

Eksikliği hep kanayan yaramdı, yaşamım şüphesiz bir hayat kavgasıydı. Onun eksikliğiyle bertaraf olan çocukluğum, hep sızlayacaktı.

Soğuğun ilikleri kestiği bir Ekim'di, annem gözlerinde ki derin kederle beni okula göndermişti. Hava gri bir pusa bürünmüştü, yağmur dur durak bilmeden yağıyordu.

Üzerimde ki montun, kolları kısalmaya başlamıştı. Ayağımda tabanı delinmiş bir çift pembe ayakkabı okula gidiyordum. Arada bir okul eteğinin belini çekiştiriyordum, çelimsiz bir kız çocuğuydum.

Ayazdan ötürü kuruyup çatlayan, parmak boğumlarım vardı. Yine kaşındılar, hiç düşünmeden okul formasına sürttüm. Sızıyla beraber yeniden kanadılar.

Elimin sızısını unutmak adına, saç lastiğime dokundum.

Benim annem, öyle farklı örgüleri bilmezdi. Tek bir tane örmüştü saçımı.Oysaki ne kadar özenirdim, sınıf arkadaşlarıma. Yağmurdan ötürü, toprağın altından çıkan solucanlara bakarak yürüyordum.

Yüzümde, hiçbir ifade yoktu. Dedem iş bulalım, okumayan evlatları burada çalışsın, maddi durumumuz iyileşsin diye Bursa'ya mecbur etmişti bizi.

Geçen gece elektrikli battaniyemizde yanmıştı, titreyerek uyumuştum rutubetten bir hal odada. Annem benden önce uyanır, odada ki elektrikli soba da formalarımı ısıtırdı.

Lakin Bursa'ya gelmekle ne maddi durumumuz düzelmişti, ne de hayat bize bir şans vermişti. Annemin uğraşı da boşunaydı. Benim içim gurbetçi olduğum bu şehirde hiç ısınmamıştı.

Okula, girdiğimde külotlu çorabıma çamur sıçramış mı diye epey baktım. Sınıfta, cam kenarında ki masalardan birinde oturuyordum.

Çok konuşkan değildim, zaten geldiğim ilk gün bastırılmıştım. Sınıf annesi dedikleri kadın, annemin özenle ördüğü saçımı bozmuştu. Ensemi didikleyip durmuştu, öyle ya eğer Doğu'dan gelmişsen kesin bitli olurdun.

Beyaz Şehirde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin