BİLİNMEZLİK

112 7 0
                                    

Belki en acısıdır sevmek, onun seni sevdiğini umut etmek. Sevgi o kadar kolay olur ama aşk? İşte bu sorunun cevabını bulduğum bir insan.

Yine okul vardı bitmez bilmeyen okul. Okulu bitirsek hayat okulu denen lanet bir şey. Yine aynı monotona devam ediyorduk fakat bu sefer hayatta tek değildim. Okul dediğime bakmayın kendileri azap görmek için birebirdir. Bide okulumuz uzakta, 20 km falan var ev ile aralarında o yüzden sabah erken kalkmanda gerekiyor. En üzücü de bu tabi ki.

Sıradan bir gün, okul yine neyse çok uzatmadan okul için hazırlanalım. Bugün cuma olduğundan o kadar da okul kıyafetine takmazlar müdür bey, bey dediğime bakmayın tatlıdır ama konu disiplin olunca da biraz serttir kendisi. Üzerime beyaz sade bir tişort, siyah dar pantolon ve belime bağlamak için kırmızı oduncu gömleğimi geçirdim. Çantamı alıp dışarı çıktım ve Emrenin yanına gelmek için durağa kadar yürüdüm. Yürürken yine kulaklık kulağımdaydı.

Belki dersiniz arkadaşının yanında müzik mi dinliyorsun?  Valla evet dinliyorum ama ruhumu rahatlatmak için, düşüncelere dalmak için insanın en sevdiğidir tabiki müzik dinlemek, bazıları bunu kabul etmese de. Müzik sizin söyleyemediğiniz duyguları yansıtır. Mesela ben indila-love story dinlerim her kulaklığımı taktığım da. Kadının sesi kulaklarım da duyduğumda içime tuhaf bir hüzün kaplar. Aklıma ne kadar eski desem bile sanki her defasında aynı şeyleri yaşadığımı hissettiğim anılarla dolar. Sende onlardan biriydin, adına da eski dostlar koymuştum. Sende onlardan biriydin Cenk...

O kadar şerefsizdi ki bana yaptığını asla unutamam bazen unuttum diyorum yine aklıma girmeye başarıyor. Sayende mahvolmuş bir insandım o dönemler. Sen kendi cezalarını bana çektirdin ben ise zaten kendi cezamın içinde hapsolmuştum. Neyse bunu da bir gün elbette yazarım. Durağın orda beni bekleyen Emre'nin yanına geldim, kardeşi de durakta ama günaydın günaydın bu kadar Emreyle okul sohbetine dalmıştık ki yanımıza Ali geldi. Ali de dediğim arkadaşlarımdan biri, Enes'te okuldadır şu an. Biz otobüse bindik gidiyoruz okula tabi ben onları satıp yine kulaklığımla müzik dinlerim ve boş bulduğum koltuğa yerleşirdim.

Yolu izleyip düşünürüm, neyi diye sorarsanız, hayatı düşünürüm, hayatımı ya da hayal ederim bir bilinmezliği. Adı üstünde bilinmezlik, bende bilmiyorum yani, ruhumu dinlerdirirdim işte nasılsa 8 saat boyunca okul çekmek benim için zordu. Bugün full sözel derslerdi, bu biraz üzüyor içimi.

Övünmek gibi olmasın da sayısal zekaya sahip bir çocuğum. Bununla övünmüyorum tabi ki ya da sözel zekaya ve sanata yönelik olan insanlardan kendimi daha yüksekte görmüyorum bu yanlış bir şey bana göre. Bu gibi ayırımcılıklar olmasaydı biz, her birimiz aynı şekilde, aynı düşüncelere sahip, aynı duygulara sahip olmak gerekmez miydi?

Neyse yine düşüncelere dalmışken Emre koluma vurdu "geldik başkan" kafa sallayıp etrafımı izledim.Yine ne zaman bu kadar yolu gittik anlayamıyordum. Okula girmemiz için ilk yaya geçidi sonra da koskocaman bir bayır. Bayır dediğime bakmayın valla çok dik sonra nefes nefes kalıyorum yani. Nefessizlikten ölürsem okulu yapanda suçtur. Okulun muazzam bir manzarası vardı ama o mamzara bile onu sevmeme yetmiyordu. Aslında okulu sevmiyor değilim sadece bu okulu sevmiyorum, belki de sevmek için bir çabam yoktur. Bizim okulun önü sahil arkası orman, ah batsız kaderim benim, burada bile kendini gösteriyordu.

Çok uzun zaman mı ne geçmişti ama bana sadece 2 saat gibi gelmişti. Neyse yine anlamadığım ama anladığım derecede okul bitti. Nasıl bu kadar çabuk bitti mi diye sorarsınız, bilmem ama ben ikisinede cevap vereyim.

O kadar merak uyandırdım ama sadece uyudum tüm gün tabiki Elif hocamın dersinde uyanıktım, kendisi edebiyat hocasıdır. Edebiyata bir ilgim vardır. Edebiyata olan ilgimi keşfetmemi sağlayandı kendileri. Bu sebeple benim için zor bir dönemde beni ufuklara yönelten, hayatı anlamamı kolaylaştıran tek insan oydu.

Çöl ve Yağmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin