Sevil teyze arayınca hemen onlara gitmek için babama söylemiştim. Babamda beni götürmeyi kabul edince üstüme montumu alıp çıkmıştık hemen. Telefona bakıp bakıp duruyordum. Bu aralar çok tuhaftı Kaan. Korkuyor muydu acaba yoksa deliriyor muydu? Dakikalar başlamıştı geri sayıma, birer birer azalan saniyeler bana sabit gibiydi. Ne ileri gidebiliyordum ne de geri yapabildiğim tek şey ileri gittiğimde ki yelkovandı ama bir fark vardı ben akreptim. Zaman yolculuğu demişlerdi adına bana göre kavuşmaktı sadece. Herkes istediği zamana gidebilmek için uğraşıyordu buna da zaman yolculuğu diyorlardı. Zaman akıp duruyordu insanlar büyüyordu duygular aynıydı. Aynı özlem vardı insanın içinde. O özlem zaman içinde değişiyordu. İnsanlar değiştiği gibi duygularda değişebiliyordu. Kimi için sevgi artık bir nefret, özlem ise kine dönüşüyordu ve bunun tek suçlusu zamandı...
Onlara vardığımız gibi arabanın kapısını açıp gitmiştim kapıyı kapatmaya bile vaktim yoktu. Babam arkamdan koşarak geliyordu. Dış kapıyı çaldığım da kırılcak gibi hissettim ama umrumda olmadı. Babam öderdi inşallah kırılırsa. Sevil teyze kapıyı hemen açmıştı. Koşarak odasına gittim, onu öyle gördüğüm de gözlerim dolmuştu. Hayali biriyle konuşuyordu. "ben katil değilim, git artık" diyordu babası onu tutmaya çalışıyordu o ise gitmesi için ona yalvarıyordu. Bende Allaha yalvarmaya başlamıştım. Eski Kaanımı bana geri ver diye içindeki sıkıntısını al götür ondan. Yavaş adımlarla gittiğimde Kaan ilk başta beni itmişti ama benim olduğumu bilmediği için sıkıntı etmemiştim, tekrardan yanına geldiğim de Hakan amcaya işaret ederek uzaklaşmasını istedim. Aslında odadan çıkmalarını istedim. Gözlerini gördüğümde o acıyı görmüştüm. Dokunmak istiyordum o acıyı alıp götürmek. Ellerimi yanaklarıma koydum bana bakmasını sağladım. Gözleri bana döndüğü gibi sakinleşmişti bile. O ilk gün ki gözleri yoktu onun yerine alınmış korku dolu bakışları vardı. " Kaan, bana bak" dedim gözleri arada kapıya gidiyordu. "Azra, o gitmiyor" demişti bana, yanaklarımda ki ellerimi tuttuğu gibi ellerim kanı olmuştu. Yarasına baktığımda kanıyordu. Vücudu kan içindeydi. Her kan damlası teniyle bütünleşmişti. O ahenk dolu kan alyuvarlığını konuşturmuştu bile. Vücudu artık kana kırmızı rengi veren alyuvardan başka renk değildi. Onu sakinleştirmem lazımdı. Saçları ıslaktı demek ki banyo yapmıştı. "sevgilim, o yok olucak biliyor musun?" dedim onu yere otutururken. Göğsüme yatırdım saçlarını sevmeye başladım o sırada birşeyler anlatıyordum. " o kaybolacak biz yine birlikte olucaz, sen yine bana şarkı söyleyeceksin, ben sana hep kızıcam sende bana hep asabi misin diyeceksin her zaman ki gibi. Ayağa kalkmak biraz zaman alıcak biliyorsun sende. " dedim. Kalp ritmi düzelince rahatlamıştım. "bitanem yarana pansuman yapalım mı?" dedim. Kafa sallayıp o dolu gözlerini kaldırdı. Bakma be çocuk bana öyle içim kan ağlıyor. Ayağa kalkıp banyoya doğru gittim. Yerde gördüğüm batikonu aldım. Dolabın kapağından sarkan sargı bezini de almıştım. Pamuğu bulmak için dolaba bakıyordum ki "diğer dolapta" dedi Kaan. Arkamı dönüp ona baktım zaten soğuk soğuk terliyordun ayakta ne işin vardı sonra hesap vericen sen sonra, diğer dolaba yöneldim orda elime gelen pamuğu alıp bir elimde pansuman malzemeleri diğer elimle kolunu tutup yatağa itekledim. Yürürken ayağıma gelen onca eşya birer birer canımı yakıyordu. Bir cezaevinde kalmıştı. Suçsuz yere hapisteydi. Kendi hayatında cezaevindeydi. O cezaevinde yapayalnız kalan bir candı. O kapalı alanın açık kalan kısımdan içeri giren kuş ona umut olmuştu. O kuş için saatlerce kafes yapmıştı ama kuş kafese girdiği gibi ötmeye başlıyordu. İlk başta anlam verememişti ne diye ötüyor bu kuş? Beni mi sevmiyor? Karnı mı aç? Kafasına bir bir giren bu düşünceler artık delirtiyordu onu. Anlamıştı en sonunda kuşu altın kafese de koysan vatanım dermiş, onun istediği özgürlüktü. Sende en başından onu istiyordun nasıl anlamadın kuşun istediğini. Birlikte çıkın o hapisten, senin kuşun olmaya razıyım.
![](https://img.wattpad.com/cover/331596108-288-k816109.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöl ve Yağmur
RomanceÇöl ve yağmur'u hiç duydunuz mu? Birbirine o kadar zıt olan çöl ve yağmur artık ayrı kalmamak için verdikleri savaşa şahit olan bir aşk hikayesi... Ya da sadece bir otobüste başlayan bir aşk hikayesidir. Çöl'ün yalnızlığını dinderen bir yağmur. Yağm...