AŞKIN ŞANSI VAR MI?

27 5 0
                                    

Sabah olduğunda uykumun aklımı sildiği dakikaların ilk 5 dakikasını bitirmiştim ki aklıma Kaan gelmişti. Bir insan gitarını nasıl unutur? Telefonu unutmak gibidir bence. Bugünki listeye baktığım da Eslemi görmüştüm ondan kolaylıkla isteyip alırdım. Bi de hangi yürekle numaramı vermiştim? İnstagramda geziniyordum. Birden aklıma geleni uygulamak için  WhatsApp'a girdim. Arama kısmına girip Kaan yazdım. Rehberimdeki tek Kaan olmasıyla profil fotoğrafını incelemek en doğal hakkımdı. Kafasını yukarıya doğru çevirip gökyüzüne bakan bir fotoğraf vardı. Üstüne giymiş olduğu kot çeket ve gökyüzünün uyumu inanılmaz derece de mükemmeldi ya da bana öyle geliyordu. Açıklama kısmında "aklımı geri ver, sende kalmasın..." yazıyordu. Müzikle ilgileniyordu sanırım. Spotify girip "aklımı geri ver - Seksendört" açtım. Telefonumu makyaj masamın üstüne koyup üstüme ne giysem diye dolabımı kurcalamaya başlamıştım. Hem şarkıyı söylüyordum hemde kafamdaki kombini yapmaya çalışıyordum. Hava güzel göründüğü için altıma siyah pantolon giyip üstüme kırmızı crop tarzı fermuarı olun kıyafetimi giydim. Üstüme birşey almayı düşünmüyordum. Makyaj masamda bulunan makyaj malzemeleriyle sade, doğal bir makyaj yapmıştım. Abartılı şeyleri sevmezdim. Sınıfta makyaj yapanları izlemekten de zevk alırım ama yapmayı sevmem. Telefonumu ve kulaküstü kulaklığımı aldığım da kombinim hazırdı. Çıkmadan önce aynanın karşısında saçımı son kez düzeltip çıktım. Bugün otobüse binmek hiç istemiyordum. O yüzden abimi ikna etmeye çalışmak üzere odasını bastım."abiiiiş" dememle kalmadan yastığını üzerime fırlatmıştı. Bunu yapacağını bildiğim için kapıyı kapatmıştım. Tekrar açtım "a-" demeden "git başımdan!" Öküz arabasına bak sen. "Ama abi sende beni üzersen herkes üzer..." kendimi acındırmakta üstüme yoktur. "Hadi abicim hadi" yatağın başına gelmiştim. Yüzümü görünce arkasına dönmüştü. Yanına oturdum "abicim lütfen beni okuluma bırakır mısın? Çok şey istemiyorum senden" çok mu ya bir 20 km yol gidecek alt tarafı. Sanki ülke değiştir dedim. En sonunda beni araba ile götürmeyi kabul etmişti. "Bana 10 dakika ver!" Yatakta yatarken ona sarılmaya çalıştım " ya birtanesin sen abimi!" Hemen kalkıp, normal hayatıma geri dönmüştüm. Telefona gelen mesajlara göz atmaya başlamıştım.

Dış kapıdan çıktığım da abimi arabanın içinde gördüm. Arabanın ön kapısını açıp kendimi atmıştım. Kemerimi taktığım da abimin beni incelediğine emindim. "hadi abicim hadi" dedim. Ağzında iki şey geveleyip arabayı çalıştırdı. Otobüste de aynı yolu gidiyordum ama arabayla gidince daha kısaymış gibi geliyordu. Okulumun kapısının ağzına geldiğimde abimi öpüp teşekkür etmiştim. Arka koltuklara koyduğum çantamı aldığım gibi kapıyı kapatmıştım. Telefonuma bakarak dış kapıdan içeri giriyordum. Eslemi arayıp Kaan Bey'in gitarını söylemem lazımdı. "alo kuzum nasılsın" dedim. "iş güç işte sen nasılsın?" demişti hemen. "ben de iyiyim de dün demiştim ya Kaan'ın gitarı" sözümü bitirmeden kesmişti. "ben onu hallettim ya, seni bekliyor" demişti. İşte bu kıza bayılıyordum. Biraz daha dedikodu yaptıktan sonra kapatmıştım. Kaan'a mesaj atmak için girmiştim.
Azra: sağlığa gelirsin çıkışta
Yazıp atmıştım. Neden seviyorum diyorsun da böyle davrandığımı soruyorsunuzdur. Gözlerim gözlerinde, kulaklarım seslerinde, gizliden gizliye onda. Onu kaybetmenin korkuları işte kısaca... Biliyorum beni seviyor ama kız evi işte naz evi. Korkularımı bir yensem koşarak ona gidecem. Telefonum titreyince Kaandan mesaj vardı.
Kaan: kaçta çıkıyorsun?
Azra: 15.30
Kaan: 15.50 de çıkıyorum ben bekler misin?
Azra: sorun olmaz beklerim
Mesajımı beğendi. Emine hoca'nın beni görmesiyle ile sınavın nasıl geçtiğini sormuştu. Fizik sınavı nasıl geçebilir demek istedimde puan kasmak için "hocam bilirsiniz fiziği siz ne o beni sever ne ben onu zıttız" dedim gülerek. "bilirim ben bilirim neyse sözlülerle artık" demişti. "hocam siz en sevdiğim hocasınız" dedim. "yalakalık sevmem ders çalışanı severim derse git artık" dedi. Kafa sallayıp sınıfa girdim. İlk dersimiz Aslı hocayaydı. Öğretmen zili çaldığı gibi sınıfa gelmişti. "günaydın çocuklar" dedi. Hepimiz günaydın deyip oturduk. Coğrafya dersini çok severim tüm dikkatımı ona vererek dinlerdim Aslı hocayı. "çocuklar benim diğer okulda yardıma ihtiyacım var 2 kişi alıcam. Biri sen ol Azra diğeri de Turgay sen ol" demişti. Onaylamak zorunda kalmıştım. Yani 2 okulda çalışıyordu. Çalıştığı okul ise proje okulu diye geçiyormuş. Hoca yanımıza geldi. "hadi gidelim." diyerek arabalarının kapısını açmıştı. "Bu arada benim derslerim olduğunu biliyorsunuz, yani benimle birlikte derslere gireceksiniz." demişti. Bir bu eksikti hayatımda. "peki hocam, diğerleri rahatsız olmaz mı?" diyen Turgayı onayladım. "emin olun 11/c asla rahatsız olmaz." demişti Aslı hoca çok merak uyandırmıştı bana. Hoca durduğu an geldiğimizi anladık. Arabadan indik teker teker. Okula giriş yaptık. İlk dersi 10/b sınıfınınmış. Sınıfa girmeden önce çok ses çıkaran sınıfına doğru baktık. Ve o an kahkaha atmaya başladım. Kaanın suratında pasta vardı. Beni görmedi. Ama aralarındaki konuşmaya kulak misafiri olmuştum. " ooo insan kardan adam olur bizimki pasta adam oldu" diyen çocuk gülmüştü. "gülersen ölürsün valla bak, okuldaki karizmam gitti ya." demişti, karizmanı seveyim senin, iç sesim bu sefer haklıydı. Yüzüm düşmüştü.
Yanındaki çocuk yandığındaki pastadan alarak "yemişim senin karizmanı" diyerek koşmaya başladı Kaan da kovalamaya. Tekrardan gülümseme yüzüme yerleşmişti. 10/b sınıfına girerken göz ucuyla hangi sınıfta olduğuna bakmıştım. 11/C yazısını görünce kalbim hızlandı. İlk bakıştığımız günden beri karşıma çıkıp duruyordu. Hayatımın aşkı olduğuna inanmaya başlıyordum. Neyse aradan 2 ders saati geçti şuan ki ders Kaanların sınıfınaydı. Girdiğimiz gibi sınıfa gözüm tek sahibine gitmişti. Sıraya kafasını koymuş bir şekilde onu görmem bir olmuştu. Bu çocuk nasıl zeki diye insan düşünmeden edemiyor. Doğru, zeki olduğu da bir meçhul. Yatıyor hem de coğrafya dersinde. Sınıfts olan diğer insanlar ise bize meraklı gözlerle bakıp duruyordu. "çocuklar bu arkadaşlarınız sağlık meslekten geliyorlar bugünlük bana yardım için geldiler sizi rahatsız etmeden arka sıralardan birine oturcaklar" demişti gözleriyle kimleri kaldırsam derken gülerek buldum dermişçesine bakmıştı. "bence aranızda ki en gönüllü insan Kaan ve Emre değil mi?" Birden kafasını kaldırdı. Korktum, hocayı gördü sonra tekrar uyumaya başlamıştı ki tekrardan kafasını kaldırdı "yok artık" demişti. "Kaancım duyamadım ne dedin? Uyumaya mı geldin?" demişti. " birazcık öyle olmuş hocam ama sizin o parlak yüzünüz gözümü fazla parlattı o yüzden yoksa ne uyuması hocam" demişti ciddi mi diye bakmıştım. "hocam beni geçin de sınıfa gelen arkadaşlarımız ne için gelmişlerdi" dedi bu seferdi uyumasaydın da dinleseydin. "biz o konuşmayı az önce yaptık evladım, bende diyordum 2 haftadır birşey eksik sonunda buldum Kaan'ın yalakalığı." Tüm herkes gülmeye başlamıştı oda dahil. "hocam bu kadar seviyorsanız 40 dakika boyunca size yalakalık ederim, bir sözlüye anlaşırız" diyen Kaan'a abartma diye bakmıştım. "sözlü demek, sana gönülden 100 veriyorum Kaancım da hadi kalkın ordan da misafirlerimiz otursun?" dedi Aslı hoca. Bizi işaret ederek "birlikte mi?" dedi. Gülmemek için zor durmuştum. "evet" dediği gibi Aslı hoca, Emreyi yanından itip " Azra benimle otursun hem biz tanışıyoruz" demişti. Bana dönerek "öyle mi Azracım" demişti Aslı hoca. Kafa salladığım da Kaan'ın yanını işaret etmişti. Oraya doğru yürüyordum. "güzelce söyleseydin kalkardım hayvan" demişti adının Emre olduğunu tahmin ettiğim kişi. "sus, çok konuşma git Ali'nin yanına" demişti Kaan. Yanına oturduğum da bacağını çok sallıyordu. "sallama şunu" dedim, oda kesmişti. "birşey sorabilir miyim?" dedi Kaan. "sor" dedim. " seninle kahve içebilir miyim?" demişti. "ne alaka?" dedim yüzüne bakarak. "artık anlamıyor musun?" demişti kulağıma yaklaşarak. "n-neyi anlamıyor muyum?" dedim sesim titreye titreye. "kaderimsin sen benim" kulağıma fısıldamıştı. "Kaancım hem konularda bitti, misafirlerimiz de var. Artık bize bir şarkı söylersin" demişti Aslı hoca derin bir nefes almıştım. "bir yere gidip gelmem lazım hocam 5 dakika bile sürmez" demişti ayağa kalkarak. "hemen git gel" dedi Aslı hoca. Sınıftan hızlıca çıkmıştı. Telefonuma bakıyordum ki kapıyı çalıp içeri girmişti. Elindeki gitarı görünce şaşırmıştım. Hani gitarını unutmuştu bu çocuk. "müzik sınıfına mı gittin" demişti geçen günki kız. "ne sandın gitarsız mı şarkı söyleyeyim Aslı hocama" dedi gülerek, gülümsemiştim. "yalakalık yapma yalakalık" diyen Aslı hocaydı. Öndeki sıralardan birinin masanına oturdu. Gitarın akorları yaparken çok ciddiydi. Birden çalmaya başlamıştı. Yabancı bir şarkıydı ama bu onu tanımadığımız anlamına gelmiyordu, seafret - atlantis söylemeye başlamıştı. Her şarkıyla sesi mükemmeldi. Saatlerce o sesi dinleyebilirdim. Hani bir şarkı keşfedersiniz onu bıkana kadar dinlersiniz ya, ben onu bıkmadan dinlerim. Şarkıyı bitirdiği an herkes alkışlamıştı. "ah tamam tamam sevmeyin beni bu kadar" demişti. Bu sınıf nasıl bir sınıftı ya böyle. Zil çalmıştı. Sınıftan dışarı çıkıyordum o ise biriyle konuşuyordu beni görünce konuştuğu kişinin omzuna vurarak yanıma doğru yürümeye başlamıştı. "soruma cevap alamadım?" demişti neyi ima ettiğini bildiğim halde cevap vermedim. Kantin olduğunu düşündüğüm kapıdan giricektim ki önüme geçerek duvara yaslandı. "kahve?" dedi sırıtarak. "peşimi bırakacak mısın o zaman?" dedim, içimden bırakma peşimi derken. "hmm bir düşüneyim... Hayır!" demişti. Gülmeden edememiştim. Yanından sıyrılıp kantinciye "bir sütlü çikolata alabilir miyim?" dedim. "Murat abi sen onu iki yap" diyerek cüzdanın içinden çıkarttığı parayı ona verdi. "ben kendime alırdım" dedim kızarak." ama bu benden" dedi sütlü çikolataları alırken, gitmem için gözüyle işaret etmişti. Yürümeye başlamıştım. "çatıya çıkalım mı?" sorusu üzerine kafamı salladım. "buradan" dediği yöne doğru gidiyordum. Önüme koskocaman bir kapı çıkmıştı. "sen tut, bu kapı zor açılıyor ben açarım" demişti. Elinden alayım derken birbirine değen parmaklarımız... omzunu kapıya yaslayıp, hem itekledi hemde kulpu aşağıya indirmişti. Kapıyı zorlayarak açmıştı. Kapı kapanmasın diye önünde durarak "buyrun" demişti. En ucuna giderek oturduk. "hep mi geliyorsun buraya?" demiştim. "insanları izlemeyi severim" demişti. Demek oluyor ki hep geliyordu. "neden?" diye sormuştum bu sefer de. "sahte gülümsemeler, sahte üzüntüler kısaca sahte insanlar" demişti. "sen değil misin sahte?" dedim merakla. Güldü ilk başta " sence aşk bir sahtelik mi?" dedi o bakışlarını bu sefer bana çevirdi, yüzünde bir netlik kaplamıştı. "değil ama insanlar sahte sana göre duygularda sahte o zaman" demiştim onu şah etmek için. "aşkta, kalbin sahtesi değil mi?" demişti sütlü çikolatasından yudumlarken. "kalbin sahte mi?" dedim bu seferde. " eğer kalpteki aşk gerçek olsaydı her insan gibi aşka aşık olunurdu. Ama ben aşka değil bana o duyguyu yaşatana aşığım" demişti. Ağzından çıkan her söz kalbime işlenmişti. " anlıyorum..." dedim. "neyi?" diye sormuştu. "kaderim olduğuna" dedim ona bakarak. Bir anda öksürmeye başlamıştı. Sırtına vurarak "helal helal" dedim gülerek. Kendine geldiğin de bana döndü "bana bir şans verir misin?" demişti. "sence de aşkın bir şansı yok mu?" gözlerimin içine bakmıştı. Bu sefer susmayacaktım. "aşkın bir şansı varsa oda seninle olanı" demiştim. Yüzüme yaklaşınca gözlerimi kapattım. Dudaklarımdaki sıcak baskı tüm o okulun sesini bir anda yok etmişti. Geri çekilince gözlerimi açmıştım. Bu yaptığına ne tür tepki vereceğimi bilmediği için sadece bakıyordu. Zil çalınca herşeyin son bulduğu an olmuştu. Ayağa kalkıp elini uzatmıştı, tutup kalkmıştım. "Aslı hoca'nın dersi yok, gidiyor musunuz?" demişti. "dersi yoksa burda napalım?" dedim alaycı sesimle. Gülmüştü  "neden gülüyorsun?" dedim merakla. "hep böylesin sen, asabi ve güzel" dedi. Bu sefer ben güldüm. " hatırlatırım daha sevgilim değilsin" demiştim. Onu orada bırakmıştımki arkamdan bağırdı. "Azra, bekle birşey getiricem" demişti. Hızlıca yanımdan ayrıldığında 3.katın oraya gelmiştim. Arkam dönük izliyordum ki işaret parmağıyla omzuma dokundu. Elinde gördüğüm hırka ile anlam verememiştim ilk başta. Birden elini uzatıp "giy" deyince ona baktım. Gözlerimdeki anlamsızlığı görünce "kızım herkes sana bakıyor, bakmasınlar hem yanında ki çocuk yiyecek gibi bakıyor o hiç olmaz hadi giy hadi" demişti. Turgay benden hoşlandığını biliyordum ama ona zaten söylemiştim bizden olmaz diye. Gözlerimin içine bakınca "of birşey olmaz giymeyecem" dedim. "ya kızım sen anlamıyor musun beni?" demişti. "bak şimdi sen bunu giy hem çok yakışır kırmızı üstüne siyah, hem de benim" demişti. Bir baktığım da üstümde olan hırkasını ne zaman giydim diye düşündüm. Önümdeki fermuarı da çekince "oh oldu şimdi" demişti. Merdivenlerden gelen adım sesleri "Azra hadi Aslı hoca bizi bekliyor" diyen Turgay "biz" kelimesini bastırınca Kaanın damarları belirgin hale gelmişti bile. "hadi görüşürüz sonra" demiştim. Gözleri gözlerimle buluşunca sakinleşmiş olacaktı ki eli yavaş yavaş açılmıştı.

Aradan 1 ay geçti gitarımı ondan aldığım gün üzerinden. Her gün aralıksız konuşuyorduk. Ve beklemediğim bir mesaj gelmişti. Aslında bekliyordum ama bu mesajın sahibi başkasıydı.
Sude: Kaan
Kaan: efm
Sude: sew olak mı?
ne diyecektim ki ben şimdi diye düşünüyordum. Bu düşüncem Sude için değildi. Bana atılan bu mesaj belki her gün Azraya atılıyordu. Belki bazıları benden önce davranmıştır. Belki aşkımı itiraf ettiğim halde benden başkasına gülüyor, yazıyor ya da seviyordu. Kalbim kendi acısını yine kendisi çıkartmıştı. Benim aşık olduğum kız vardı başkasını istemiyordum ama onun aşık olduğu olup beni istemezse diye düşünmeden edemiyordum.
Kaan: sana bir cevap vermem gerekirse. Benim bu kalbim başkasına ait. Onunki bana ait olmasa da
Sudeye yazdıktan hemen sonra Azra'ya yazmıştım hemen.

"acil sahile gel" bildirimi okurken kalp atışlarım hızlanmıştı. Hemen üstümü değiştirip sahile gittim. Banklardan birinde oturmuş telefona bakıyordu.
"Selam..." Bana baktı, göz rengi değişti resmen ya da bana öyle geliyordu. "Selam" ikimizde kendimizi sessizliğin eline bırakmıştık. "Azra, bir kız bana çıkma teklifi etti ne demem lazım acil yardım" Kalbimin çıt sesini duydum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. "lavaboya gidicem" deyip kalktım, kafa sallamakla yetindi. Hemen arkamızda kafe vardı içeri girip lavaboya gittim, kapıyı kapıtıp hemen aynadan kendime baktım. Gözlerim mi dolmuştu benim? Yukarıya baktım. Sakin olmalıydım, derin derin nefes aldım. Tam da nefes alacak yerdeydim. Suyu açıp elimi yüzümü yıkadım. Musluğu kapatıp elimle yüzüme rüzgar yaptım. Ve hiç düşünmeden çıkmıştım o lavabodan. Ani bir kararla yanına doğru gidiyordum. Yanına oturdum 1 dakika sonra karşıya bakarak "Kaan benimle çıksana" kafasını bana doğru çevirdi. "ne?" ona döndüm "ne, ne? Çık benle" gözlerimi gözlerine kilitlemiştim. Ve bana sarıldı. O an bittim gibi geldi. Çünkü artık ritmini hissediyordum. O kadar basit birşey ki elinizi koysanız bile hissedersiniz. Ama bu farklı. İnsanlar sarılınca kalpleri birlikte atarmış. Kalbimiz 2 bedende bir oldu. Mutluluk peki? Onu anlatmaya gerek yoktur. Kolay birşey gibi duruyordur orda ama değil. "şimdi sen benim sevgilim misin?" kafa salladım. "Allaaaaaaah" denize doğru gidip duvara zıpladı "bu kız benim sevgilim" diye bağırdı. Güldüm "Kaan mal mısın?" Gülerek yanıma geldi. "sence?" soruyu bana yönlendirdi. "bence öylesin de" gözlerimin içine bakıp "de ee?"  dayanamayıp sordum. "o kız kimdi?"
Gülerek cevap verdi " instadan bir kız işte ne yapacaksın?" göz devirdim. "eve gitmem lazım Kaan" yüzü düştü. "Tamam" dedi. Yanağından öpücük kondurduktan sonra gittim. Arkamdan bağırıyordu "kimse senin kadar önemli değil". O an anladım biliyor musunuz? Doğru kişi o olduğunu. Gözlerindeki aşkı görebiliyordum. Belki de görmek istiyordum. Ama görmesem bile beni sevdiğini anlıyordum. Herkes biliyordu o benim zaafım. Zaafların en güzeli. Zaaflar insanları etkisiz hale getirmez mi? Beni etki altına almıştı. Ama hangisi beni etkisi altına alıyordu? Aşk mı Kaan mı? Aşk desem Kaansız aşk olmazdı. Kaan desem aşksız olmazdı. Peki şöyle düşünsem. Kaansız dünya mı? Aşksız dünya mı? Sonra farkettim bu düşünceleri şuan kafamdan atıp hayatımın gerçeklerine odaklanmam lazımdı. Onların okuluna gittiğimde bana dediği cümle aklıma geldi "ben bana o duyguyu yaşatan insana aşıktım" o zaman fark etmemiştim. Şuan anlıyorum...

Çöl ve Yağmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin