SOLMUŞ ÇİCEK

0 0 0
                                    

" Azra kolum ruj tahtası oldu bitanem, bak derim renk değiştiriyor artık " kolunu açıp gösterdiğin de ben hala ruj renklerini seçiyordum." bu son söz vallahi söz." dedim onu geçiştirmek için. " 4 oldu bu son diyişinden " gözlerini sevimli hale getirmişti ama kanmam ben Kaan efendi." hmm seçtim gel şimdide maske alalım kampta yaparız " sepeti alıp peşimden geliyordu "ben ve maske?" yandan bakış attım. "eğer ben istiyorsam o maske de yapılır ruj da sürülür takma kirpikte takılır" ellerim teker teker maskeleri seçip sepetin içine attık. " uff nasıl istersen" eline aldığı maskenin arkasını okuyup ağzını hmm yapmıştı gören de sanacak çok anlıyor. "sevdin sanırım" aynadan ona baktığım da kafasını kaldırmıştı. Aynadan beni görünce gülümsedi. "mangolu hoşuma gitti" göz kırptı "bitmedi mi işimiz artık" sepeti yere bırakarak arkamdan sarılmıştı. Kafasını sırtıma yaslamıştı, etrafta ki ablaların hepsi bize bakıyordu ablalar, kızlar ohooo kim bakmıyordu ki. Utansam mı sevinsen mi bilemedim ipteki cambaz gibiydim. Farketmiş olucaktı ki geri çekildi "hiç mi görmediniz birbirine sarılan insan" etraftakilere söylediği bu sözler kesinlikle utanmama sebep olmuştu. Yanına yaklaşıp "Kaan ne yapıyorsun ya hadi sepeti alda kasaya gidelim çabuk çabuk" hızlı adımlarla kasaya doğru ilerliyordum. "iyi günler" diyen kasiyere sepeti uzattım. Teker teker hepsini geçirmişti. " 237 tl nasıl ödeme yapılacak kart mı nakit mi?" dedi ben çantamdan cüzdanımı çıkartırken "kart" dedi Kaan. "telefon rica edebilir miyim?" kasiyere ters bir bakış attım sonra aklıma geldi ki normaldi istemesi.

Ödeyip çıktığımızda durup Kaana döndüm. "niye ödedin?" diye kızdım. "bizim orda hatunumuza ödetmezler he bilesin" deyince kro birine benzemişti bu aralar popüler olan bir dizideki adamın taklidini yapıyordu. " hatun?" diye ekledim. "ya kızım uzatmasına ödedim işte" gitmeye başladı, arkasına dönüp elimden tuttu öyle gitmeye başladı. " nereye gidelim ve gözlüğümü gözüme takar mısın?" kafasını bana doğru eğip gözlüğünü aldım. Geriye doğru saçlarını itti tekrar yüzünü bana eğdi, gözlüğü takıp gözlüğün oradaki saçlarını düzelttim. " Defactoya girelim, kızlar diyordu çok güzel şeyler gelmiş diye." Kafa sallayıp yürümem için çekilmişti. Telefonu çalınca maalefes açmak durumunda kaldı. "Efendim Cenk?" Cenk demesiyle aklıma bunlar nasıl barıştı diye düşünceler gelmişti. "Yok evde değilim" yine susmuştu. "Sanane lan nerdeysem neredeyim Allah Allah!"  Yükseldiği zaman yüzüne baktım. Bir şey yok dedi yüzüyle bana. "Tamam, ben seni sonra ararım" bir şey demesini beklemeden kapatmıştı yüzüne telefonu. "Siz Cenkle nasıl barıştınız?" Direkt sormuştum. " Bora sayesinde canım" ölen arkadaşından bahsediyordu herhalde. "Bora mı?" Kafasını sallamıştı. " bizden uzaktayken bile bizi bir araya getirdi kereta!" Normalde üzülmem gereken sözcüklere gülmüştüm. Defactonun önüne gelmiştik. Sonra birden düşündüm ki kıyafeti kendimde alabilirim ama Kaanı da her gün alabilirdim tabiki de lakin onunla vakit geçirmek istiyordum. "Güzelim? Girmiyor muyuz?" Elimizi kenetledikten sonra " hayır vazgeçtim, dondurma yemeye gidelim mi?" İlk şaşkın gözlerini üstüme dikti. Daha sonra alnımdan öpmüştü. "Eğer benim için diyorsan seninle en sıkıcı aktivite bile bana eğlence olurdu ama canın kesin istiyorsa tabiki de yiyelim." Yok zaten canım, artık önümüzde çok sene var illa her hafta bu aktiviteyi seninle yapacağız Kaan. "Canım çekti..." yalan sadece seninle vakit geçirmek herşeyden üstün geliyordu. " tamam o zaman" yürümeye başlamıştık. Karşıdan karşıya geçmek için illa yaya geçidi arardı. Diğer insanlar gibi atlasa yola hiç bir sıkıntı olmayacaktı. Her defasında sağa sola da bakardı. Ben ise duydumduymaz bir insandım. Yine yola direkt atlamıştım. İki üç adım attıktan sonra korna sesi duymuştum. Sesi duymamla Kaanın beni çekmesi bir olmuştu. "Güzelim sen manyak mısın? Görmüyor musun araba geliyor. Yola atlanır mı öyle? Ya sana çarpsaydı? Tövbe, düşüncesi bile çok kötü." Kalbim çok hızlı atıyordu. Kaan bir şey diyordu ama şoktan duymamıştım. Bir şey demeden kollarımı boynuna doladım. "Korktun mu ?" Kulağıma fısıldamıştı. Boynunda kafamı sallamıştım. " yanında ben olduğum sürece sana zarar gelmesine asla izin vermem" geri çekilmişti. Gözlerimin içine bakarak " tabi bide elimi bırakmazsan daha kolay olur o iş" sol elimi sımsıkıca tutmuştu. Bu sefer konrtol edip yola adım atmıştım. Sorunsuz geçince yanımdakine bakmıştım. Bir tane anısını anlatıyordu. Dinlemediğimi görmediği için kafasını bana çevirmişti. "Noldu? Yüzüme aşık mı oldun yoksa?" Gülmeye başladığın da gülümsedim. "Sen zaten kral suyusun da!" Kral suyu ne alaka Azra? Çok mu kimya istiyorsun sen. "Sende kraliçe suyu ol o zaman." Öğk Kaan yapma sende. "Bence bu konuyu burada bırakalım ve dondurma yiyelim" dondurmacının önünde durdum. Satıcı bana bakınca acaba ne yesem diye düşünüyordum. "Hoşgeldiniz abilerim, ablalarım!" İşte en sevdiğim satıcı, bu satıcıydı. "Hoşbulduk..." işte buda benim öküzümdü. "Ne vereyim size?" Ben daha seçmemiştim oysaki. " ben bir karamelli birde sütlü istiyorum" bu tercihlerden sonra sevdiğim adama bakmıştım. Gerçekten bu mu diye bakışımdan sonra " ben limonlu ve çikolatalı istiyorum" bir zıtlık vardı burada. Aşkta zıtlıktı. "Hemen abim!" Kaanınkini yapıp ona verdi. Daha sonra benimkini de verince yine ve yine Kaan parayı çıkartıp ödedi. Böyle yaptıkça sanki kadınlar erkeklere muhtaç gibi hissediyorum ama senin bu yüzden yapmadığını biliyordum. " şimdi ne yapalım?" Diye sormuştu dondurmasını yalarken. "Biliyorsun eve gidicem hazırlanacağım daha ve seninde hazırlanman lazım o yüzden eve bırakır mısın beni?" Kafa sallamıştı. Merkezden çıkıp, sakin sessiz yollardan yürümeye başladık. Sokakta sadece oyun oynayan çocuklar vardı. "Yanına kalın kıyafetleri de al belki soğuk olur" telefondan not kısmını açmıştı. Dediğim herşeyi buraya not alıyordu. "Başka?" Kaç yaşındasın bana mı soruyorsun neler koyman lazım diye. Cidden şu an seni kocam gibi hissediyorum. " diğerlerini de sen düşün?" Dediğim de kahkaha attı. Bu çocuk niye olup olmayan şeylere gülüp duruyordu. Garip bir insana aşık olmuştum. "Şimdi niye gülüyorsun?" Dondurmasının son lokmasını ağzına attıktan sonra burnumu sıkmıştı eliyle. " çok tatlısın da ondan" dişlerini sıkırak söylemişti. Kendimi bebek gibi hissetmiştim. " ya Kaan, sokağın içinde yapılır mı?" Saçlarımı düzeltmiştim. "Kaan burada olmaz, Kaan sokakta olmaz, Kaan evde olmaz, Kaan okulda olmaz. Nerede acaba olacak bu? Ben diyorum gel seni babandan isteyeyim sen onada olmaz diyorsun. Kızları anlamak çok zor be..." içindekileri dökerken ona gülümsedim. Ama bu onun haklı olduğunu söylemezdi. " tabi ya babamda bana hergün diyor Kaan ne zaman gelecekte isteyecek kızımı diye. Abim desen uff her dakika söylüyor bilmiyorsun sen!" Bu sefer gülen taraf oydu. "Gel kaçalım buralardan..." laf sokma perilerim gelmişti. "Tabi sen kaçmaya alışkınsın!" Yüzü düşmüştü. "Sevgilim, güzelim, bitanem... " yolun ortasında ikimizide durdurmuştu. İki elimden tutup "özür dilerim, çok pişmanım ben hiç ister miydim gitmek? Beynimde timör olmasaydı yeminle gitmezdim. Aklım karışmasaydı, size sinirli olmasaydım yeminle gitmezdim. Keşke o ameliyatı sizin yanınızda olsaydım ama olmadı işte. Aptalın tekiyim ama bu aptal nereye giderse gitsin senin aptalın olarak kalacak" dedi ya kıyamam gözleri bile dolmuştu. Cidden aptaldı ama ben bu aptalı çok seviyordum. " şaka yaptığımın farkındasındır inşallah" gözlerimi büyüterek söylemiştim. "Biliyorum ama tüm dünya da bunu bilir." Elini yazı yazıyormuş gibi yaparak "her şakanın altında yatan bir gerçeklik vardır!" Eline kurban olduğum. "Ya şapşalım benim " sarıldım. Çekingen elleri hala belime dolanmamıştı. " lan sarsana elini!" Gülme sesini duyduğum da sarmıştı belime ellerini. Bu koku herşeye bedeldi işte.

Çöl ve Yağmur Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin