7

2.9K 275 24
                                    

 
  Yerde oturmuş şimdi ne halt yiyeceğimi düşünürken Evan büyükbabamın kollarından kurtulup yüzünde şaşkın bir ifadeyle bana doğru yürüyen adamın yolunu kesti.

O sarsak haliyle onu ittirdi.
Tabi bunu yaparken o geri sekmiş gibiydi daha çok. Ama olsun. Amaç iyiydi sonuçta.

Adamın, daha doğrusu adı Keith, Keith'in kıpırdamamasını umursamadan öfkeli bir tonda lafa girdi.

"KIZ KARDEŞİMDEN UZAK DUR!"
Yüksek desibelde çıkan sesi daha görmeden bile kırmızı gözlerinin çentikleştiğine ve parıldadığına emin olmamı sağlıyordu. 

Tabii ki Keith'le senkronize bir şekilde söylediklerimizden ve tepkilerimizden ne olduğunu anlamıştı. Sırf o değil etraftakiler de anlamıştı. Arkamı dönüp büyükannem ve büyükbabamın tepkilerine bakacak kadar bile halim yoktu. Dizlerimin bağı çözülmüş gibiydi. Düz bir şekilde ileriye bakıyordum. Evan'ın bağırışlarını umursamadan bir kaç adım attı ve önüme geldi. Kafamı geriye doğru attım. Ve onunla göz göze geldim. Yüz ifadesi hala olana inananamadığını belli eder gibiydi. Gözleri dikkatlice baştan aşağı beni süzüyordu ve her geçen saniye kaşları çatılıyordu.

Bir an sonra süzmesi bitmiş olacak ki gözlerime dikkatlice baktı ve eğildi.

Elini uzattı.

Sanırım ona tutunup toparlanmamı bekliyordu. Neden bu halde olduğumu merak etmiş olmalıydı. Umursamadım ve bana yaptığı gibi ben de onu süzdüm. Önümde eğilmiş yapılı vücudunu, dağınık orta uzunluktaki kar beyazı saçlarını, ve sanırım gördüğüm andan beri ilgimi çeken altın rengi gözlerini.
Oldukça yakışıklı duruyordu.

Yakınımda olduğundan ondan yükselen kokuyu alabiliyordum. Ferah okyanus kokusu. Bir an ikimizi karşılaştırdım.

Benim is kokan bedenime, savaştan çıkmış gibi görünen karmakarışık saçlarıma ve muhtemelen is izleriyle dolu yüzüme göre o karşımda oldukça muntazam duruyordu. Hala onu süzerken elini tutmayacağımı anlamış olacak ki derin bir nefes aldı ve ellerini bana doğru uzattı. Sanırım amacı kollarımdan tutup yerden kaldırmaktı.

Ama elleri bana değmeden Evan tekrar araya girdi ve onun ellerini itti. Eğilip belimi tutarak beni yerden kaldırdı. Tüm bunlar olurken gözlerim bir an bile onun yüzünden ayrılmamıştı. Evan'ın yaptığı hareket yüzünden sinirlenmiş olacak ki çenesi kasıldı.

Boğazından bir hırıltı yükseldi.

Buna karşılık hissettiği ani öfkeyle oldukça toparlanmış olan kardeşim, beni arkasına doğru itip ona doğru adımladı.

Birbirlerine doğru yürürlerken Evan'ın kolunu tuttum. Güç gösterisinin anlamı yoktu. Çok yorgunduk ve olası bir kavgada zarar görürdü. Ki en başında kavganın anlamı yoktu çünkü bu düzeltilebilecek bir durum değildi. Eğer bir çözümü olsaydı muhtemelen yıllar önce büyükbabam bunu annem ve babam üzerinde uygulardı.

Tüm bunlar olurken köşeden izlemekten sıkılmış olacak ki büyükbabam da birkaç adımla yanımıza gelerek aralarına girdi, elini yapabileceği herhangi bir harekete karşı Evan'ın omzuna koydu ve konuştu.

" Yeter bu kadar. Bunun sırası değil. İyi değilsiniz önce tedavi görmeniz lazım. Daha sonra bu durumu konuşuruz."

Uyaran gözlerle Keith'e ve Evan Keith'e doğru yürüdüğünde bize doğru yaklaşan kurtlara baktı.

Bir anlık duraksamadan sonra Keith ona hak vermiş olacak ki Evan'ın üzerinde olan bakışların çekti yana doğru yürüyerek yoldan çekildi. Onunla beraber sürüsüde aynı şeyi yaptı ve geri çekildiler.

ELÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin