ethereal|10

499 69 32
                                    

🦋
-önceki bölümü okumayı unutmayın lütfen ve bolca yorum yaparsanız çok sevinirim, keyifli okumalar-
🦋



"Jeongin, beni dinler misin?" dedi arkamdan gelip bana yetişmeye çalışırken. Dinleyeceğim bir şey yoktu. Şu an Hyunjin'i dinlemek istemiyordum. Hatta yüzünü bile görmek istemiyordum. Bacağımdan dolayı koşamıyordum ama gidebildiğim en hızlı şekilde gidiyordum. Hyunjin ise bana yetişmeye çalışıyordu.

Kolumu yakaladığında "Sakın bir daha bana dokunma. " derken sertçe onu geri itmiştim. Sinirimden dolayı biraz fazla itmiş olmalıyım ki önce sendelemiş sonra ise yere düşmüştü. Umursamadım, sinirli bakışlarımı ondan çekip önüme döndüm ki Hyunjin'in telefonu çalmaya başladı.

Hyunjin telefonuna bakıp "Felix." dedi kısık ağlamaklı sesiyle. Telefonu açtıktan saniyeler sonra bana uzatıp "Seni istiyor." dedi ve hala yerdeydi.

Elinden hızla telefonunu aldım. "Felix, bir şey mi oldu? Yoldayım." dedim.

"Minho hyung uyandı ve bizi odasından çıkardı. Kimseyle konuşmuyor ve bir ağlama bir gülme sesleri geliyor, biraz korkuyoruz." dedi.

"Minho hyung iyi olacak ama önce senin bu kadar endişelenmeyi bırakman gerek. Gelince konuşmamız gereken önemli şeyler oldu. Ben gelene kadar herkesi uyandır tamam mı?" dedim Hyunjin'e bakarak.

Hala yerdeydi ve gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım. Felix'in de telefonun diğer ucundan aynı şeyi yaptığı belli oluyordu.

"Seungmin'e veriyorum şimdi." dedi ve çıkan bir kaç sesten sonra telefonun Seungmin'e geçtiği belliydi.

"Yuna'yı bizim evin sokağındaki marketten alır mısın?" dediğinde gözlerim kocaman açılmıştı.

"Yuna mı?" dedim istemsizce beklediğimden daha yüksek çıkan sesimle.

"Evet devamsızlık yüzünden dönmüş ama çok zeki olduğu için evin anahtarını unutmuş." dedi dalga geçer bir tonda.

"Harika cidden, şu an olanlar hakkında bir fikri var mı?" dedim.

"Beom ve Lix'le her dakika mesajlaştıkları için her boku biliyor, yanında ki dahil." dedi.

"Tamam görüşürüz." dedim ve telefonu kapattım.

Hyunjin'e uzattığımda gözleri yere odaklandığından dolayı görememişti. "Hyunjin!" dedim. Telefonu uzattığım elimi salladım görmesi için. Yerden kalkmaya çalışırken canın yanındığını belli eden bir surat ifadesinden sonra duymakta zorlanacağım şekilde inlemişti.

Karanlıktan dolayı yeri tam göremiyordum ama yere dikkatli baktığımda yerden destek aldığı elinin etrafında bir kaç cam kırığı vardı. Elinin kesildiği belliydi.

Gözlerimi gökyüzüne dikip bugün başıma daha neler gelebilir diye düşündüm. Okuldaki kavganın üzerinden 24 saat bile geçmemişti. Ellerimi daldırdığım saçımdan çektim ve derin bir nefes alıp verdim.

Hyunjin'in ağzını yüzünü dağıtmak istesem de onu Minho hyunga götürmeliydim. Bana anlattıkları daha doğrusu anlatmaya çalıştıklarını ona anlatmalıydı. Ama şu an yerdeki eli kanıyordu ve Hyunjin'in aşırı utanmasına neden olan bir fobisi vardı.

Yere eğildim ve yerdeki elini avcumun içine aldım.

"Sakın eline bakma." dedim sertçe.

Avcumun içindeki elinde iki tane küçük sayılamayacak cam parçası vardı. "İstersen sarılabilirsin ama sakın bakma." dediğimde küçük çocuk moduna geçmişti bile Hyunjin. Kafasını hızlıca sallarken diğer kolunu çoktan bana sarmıştı.

ethereal | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin