-keyifli okumalar
Uzun süredir oturduğum karton parçasının üzerinden zorlanarak kalktıktan sonra elimi Minho hyunga uzattım. Gözlerini anlık bana dikip elimi tutup kalkmıştı. İkimizde derslere girmemiş yaklaşık 2 derstir buradaydık. Minho hyung Jisung'a karşı olan özlemi ağır gelmiş ve içinde tutamayıp ağlamaya başlayınca buraya gelmişti. Benim ağlama sebebim ise daha karmaşıktı.
"Yağmur hızlanıyor hadi inelim Jeongin."
Merdivenlerin başından bana seslenen Minho hyungla gözlerimi gökyüzünden çekip derin bir nefes alıp yanına gittim. Minho hyung kendi sınıfına doğru ilerlerken lavabodan çıkmış Hyunjin'le karşılaşmak planlarım arasında değildi.
Hem de kızarmış gözlerle..
İki elinde de geçmemiş bir kaç boya izi vardı ve gözlerini ellerindeki boyalara dikmiş yürüyordu. Beni görmediği sürece sorun olmadığını düşünüp derin bir nefes aldım ve alt kat merdivenlerine doğru ilerlemeye devam ettim.
Kolumdan tutulmasıyla daha merdivenden inmek için bir adım bile atamadan öylece kalmıştım. Neden bu kadar korktuğumu, neyden bu denli kaçmak istediğimi bile bilmiyordum. İçimdeki karmaşık ve huzursuz edici duygular beni bir türlü rahat bırakmıyordu.
Ben arkamı dönmemek için ısrar ederken dudaklarından sessizce adım duyuldu. Sessiz ve bir o kadar yumuşaktı.
"Jeongin."
Hızlıca arkamı döndüm ve sanki az önce ağlayan ben değilmişim gibi düz bir tonda "Bir şey mi söyleyecektin Hyunjin hyung?" dedim.
Gözlerini sabırsızca yüzümde gezdirmişti. Kolumu yavaşça boşluğa bırakırken boş kalan ellerini omuzlarıma koyup "İyi misin? Bu halin ne Jeongin?" demişti endişeli olduğu belli olan ses tonundan.
Hafifçe gülerken kendimi geriye atıp omuzumdaki ellerinin düşmesini sağladım. "İyiyim." dedikten sonra merdivenlere dönüp inmeye başladım.
Hala kendi katıma inememişken Hyunjin'in bu sefer koşarak önüme geçmesiyle durmak zorunda kalmıştım. Boş bir ifadeyle suratına bakarken o çoktan konuşmaya başlamıştı. Şaşkın bir tonda "Az önce bana Hyunjin hyung mu dedin?" demişti.
" Oppa mı deseydim?" derken Hyunjin'in çekilmesini beklemeyi yanından geçip indim. Bir kat inmenin bu kadar zor ve uzun sürebileceğini hiç bilmiyordum. Sınıfa giderken Felix'i kendi sınıflarına girerken görmemle Felix meselesi aklıma geldi.
Sınıftan çantamı alıp Seungmin'e eve gideceğimi söyledim, zaten bir kaç derse girmemiştim. Felix'in sınıflarına gidip kapıdan seslendim.
"Felix!" diye kapının önünde götümü yırttıktan sonra Felix dahil sınıftaki ve çevredeki yaklaşık elli kişinin dikkatini üstüme çekmeyi başarmıştım.
"Mal herif niye bir yerlerini yırtıyorsun?" diye söylenerek kapıya geldiğinde sinirli olduğu çok açık bir şekilde belli oluyordu.
"Hoşuma gidiyor, hadi çantanı al gidelim." dediğimde boş bir ifadeyle bana bakıyordu. Açıklama yapmam gerektiğini düşünüp tekrar konuştum.
"Takılalım biraz hem konuşuruz." dediğimde sınıfa dönmek için hamle yaptığında ensesinden yakaladım.
"Benimle mi? Yuna'yla ya da Hyunjin'le karıştırdın herhalde beni?" dedi alaylı bir ifadeyle.
"Yapma Felix, konuşalım işte. " dedim içeriye girmesin diye kolundan tutuyordum aynı zamanda.
"Kaç gündür benden saklama sebebin neydi? Yoksa bugün üçünüz bana ne yalan anlatacağınız hakkında mı konuşuyordunuz?" deyip sinirden gülmeye başlamıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ethereal | hyunin
Fanfic| hyunin | Alt dudağını ısırdığı anda dizimde hissettiğim şişmiş aletiyle elimi hemen boynundan çekip kendimi ondan uzaklaştırdım. "Sikeyim seni Hyunjin." diyerek kendimi hızla sınıftan attım. Ne yaşamıştım ben az önce? Ağzını yüzünü dağıtmaya gitti...