Yirmi altı : Boncuk gözlü kız

178 16 3
                                    

Yeşil gözlü kızın artık hayattan bir beklentisi kalmamıştı. Yeni okulunda uğradığı zorbalıklardan sonra kendinden nefret etmeye başlamıştı.
Kafasının içinde bir ses yankılanıyordu. "Buna artık son vermenin zamanı geldi."
Olanlardan sonra soluğu okulun çatı katındaki terasta almıştı.

...

Akşamın karanlığında parlayan ışıkları seyretti biraz. Yavaş adımlarla terasın ucuna yürüdü. Saçları etrafta uçuşurken içini bir titreme aldı. Derin bir nefes alarak aşağıya baktı.
Yüksekti.
Çok yüksekti.
Onun bakamayacağı kadar yüksek.
Sona yaklaştığını düşünürken yanaklarından süzülen yaşları elinin tersiyle sildi. Son kez derin bir nefes alıp gözlerini kapatarak yavaş adımlar atmaya başladı.
Yüksekten korkmasına rağmen boşluğu seçmişti.
Kim bilir belki de ilk ve son kez korkak olmak istememişti.
Ne zaman düşeceğini bilmeden yavaş adımlarla boşluğa yaklaşırken elinin tutulup geriye doğru çekilmesiyle afalladı. Gözlerini kırpıştırarak üzerine düştüğü hayatını kurtaran çocuğa baktı.

Kıvırcık saçları uçuşan çocuk.
Yağız.

Leya'dan gözünü ayıramıyordu. Sanki bir an başka bir yere baksa ellerinin arasından kayıp gidecekti. Leya istese de ona bakmayı kesemezdi ki. Gözleri dolarken üzerinden kalkmak için hareketlendi. Kıvırcık saçlı çocuk onu kendine çekti. Başını göğsüne bastırdı ve tek kelime etmeden kalbinin nasıl delicesine çarptığını boncuk gözlü kıza göstermiş oldu. "Bu imkansız."
Sözler yalan söyler miydi? Söylerdi.
Gözler yalan söyler miydi. Gözleri karıştırmayalım onlara hiç beli olmaz. Fazla tehlikelidirler.
İçinde kaybolabilirsiniz.
Boğulabilirsiniz.
Gömülebilirsiniz.
Her şey olabilir fazla tehlikelidirler.
Peki kalp o yalan söyler mi?
İşte o gün emin değildim. O gün yaşamaktan bıkmış ölmekten korkan bir kızdım ve hiç bir şeye inanacak gücüm kalmamıştı. O günü dört yıl boyunca unutmadım. Nereden bilebilirdim ki o gün onu son görüşüm olduğunu. Bilseydim yine çeker gider miydim?

Zar zor üzerinden kalkarken bir şey söylemedi sadece gözlerime baktı. Sanki kızmak istiyordu. Ağzını açıyor ardından diyeceklerini yutup dudaklarını birbirine bastırdı.
Kapıya elim ulaşırken elimi tuttu. "Hiç mi düşünmedin?" dediğinde yüzüne boş boş baktım. "Arkanda bırakacağın insanları hiç mi düşünmedin?" yavaş yavaş kısık çıkan sesi, gürleşiyordu. "Yüzüme boş boş bakma Leya, ilk başlarda ben de sana karşı çok aptallık yaptım ama sorun sende değildi bendeydi. Ne olmuş geri zekalılar seninle dalga geçtiyse yüzündekiler geçici, kilo verebilirsin, derslerin eskisi gibi değilse çalışırsın. Bunlar sebep değil anladın mı?"
"Anlamayan sensin, neler yaşadığımı bilmiyorsun?"
"Anlat da bileyim."
"Yağız..."
Birlikte duvara yaslanıp yavaşça yere çöktük.

"Seni gördüğüm ilk gün beni tanımadın."
"Leya ben..."
Boncuk gözlü kız ellerini dudaklarına götürerek kıvırcık saçlı çocuğa susmasını işaret etti.
"Bana bir mikropmuşum gibi davrandın."
"Tamam, Naz'a çok iyi geldiğim söylenemez ama onu ne kadar çok sevdiğimi bilemezsin."
"O ne yaptıysa ben kötü hissetmeyeyim diye yaptı."
"Alerjisini umursamayıp yüzünü berbat hale getirdi, hayatını hiçe saydı."
"Ona bir şey o-olsaydı...kendimi affedemezdim."
"Senin sevgilin bana yapmadığını bırakmadı. Bütün okulun önünde beni rezil etti. Bana neler yaptı bilmiyorsun. Dayanamadım."
"Naz onunla kavga ettiği için neredeyse okuldan atılıyordu."
"Etrafımdakilere zarardan başka bir şey getirmiyorum, kendimi uğursuzluk getiren bir şeymiş gibi hissediyorum."
"Çirkinim. İğrencim. Kötüyüm. Notlarım berbat. Babam için de iyi olurdu. Abim gibi mükemmel bir çocuğum yanında ben bozuk bir meyveden farksızım. Ölseydim üzülmezdi."

SiyalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin