Naz
Ortamdaki gerilime el atmam gerektiğine karar vererek
Yağız'ın koluna girdim. Onu buradan uzaklaştırmam gerekiyordu. "İkinci bir skandalla uğraşmayalım. Sakin olmalısınız." Leya da beni başıyla onayladı. "Ortak şirketlerin vârisleri arasında büyük gerginlik diye başlık atarlarsa şaşırmayın sonra." Düşüncesi bile babamın ve annemin sinirli yüzlerinin gözümün önüne gelmesine yetmişti. Yüzümü buruşturdum. "Bu okula gelmen başlı başına bir hata, Naz." Yağız'a ters bir bakış attım."Aksine eğitimim için başından beri buraya gelmeliydim." Okulla ilgili düşüncelerim eskisi kadar sert değildi açıkçası. O sırada Efe'nin bakışlarında garip bir ifade belirdi.
"Yürü Yağız, konuşmamız lazım." Efe ve Demir'e ters bir bakış atıp peşimden geldiğinde koridordaki ögrencilere bakmamaya çalışıyordum. En sonunda Yağız bileğimden tutup beni yangın merdivenlerine çektiğinde ona karşı koymadım. "Neden geldin? " Bakışlarını kaçırdı. "Seni görmek için." Güler gibi bir ses çıkardım. Onaylamaz bir ifadeyle ona bakmamın ardından konuşmak için dudaklarımı araladım. "Yağız, üç yıldır görüşmüyoruz farkındasın değil mi? Aramalarıma cevap bile vermedin. Senin için artık bir anlam ifade etmiyor muyum yoksa?" Gözlerim dolduğunda elini belime koyarak beni kendisine çekti."Böyle düşünmene neden olduğum için yazıklar olsun bana." Saçlarımın üzerine yumuşak bir öpücük bıraktığında ağlama isteğimi zar zor bastırdım. Anneme göre ağlamak güçsüzlük belirtisiydi. Ağlamamalıydım. "O ara hattımı değiştirmiştim, zaten ilk zamanlarda hastanedeydin işler karışıktı be güzelim. Ayrıca babam bir süre konuşmamızın daha iyi olacağını söylemişti." Yüzümü buruşturdum. "Şu adamdan babam diye bahsetme lütfen." Beni kendinden ayırıp yüzüme baktı. "Sen kabul etsen de etmesen de o bizim babamız. Bizim iyiliğimiz için çabaladığını biliyorsun, Naz." Başım onaylamaz anlamda salladım. "Umursadığı tek şey o aptal şirketi." Bana ters ters baktığında omuz silktim. "Yurt dışında yıllardır o aptal şirketler için eğitim alıyorum yalnız ben." Gülümsedim. Bu samimi bir gülümseme değildi elbette. "Değişmişsin, anlaşılan babamın eğitimleri işe yaramış." Başını salladı. "Sende de durum pek farklı görünmüyor sevgili kardeşim." Derin bir nefes aldım. "Bu konuşma pek iyi yerlere gitmiyor. Konuyu kapatsak iyi olacak." Ellerini göğsünde birleştirerek yangın merdivenlerini işaret etti. Sorar gözlerle ona baktığımda sırıttı. "Sana söylemeyi unutmuşum,ben de buraya nakil aldırdım. Nazlı teyzeye bir görüneyim. Kartımı falan alırım." O sırada kapı açıldı. Leya gülümseyerek kenara çekildiğinde arkasındaki iki kızı gördüm. Ortaokuldan yakın arkadaşım Defne ve kuzenim Hilal'i görmemle yüzümde bir gülümseme oluştu istemsizce.
"Biz kızlarla kahve içelim diyoruz." Kızların peşinden giderken Yağız'a baktım."Kantinde buluşalım." Başını sallayarak bizden uzaklaştığında biz de zemin kattaki kantine yönelmiştik.
Masaya oturduğumuzda kızlara baktım. "Ben filtre kahve alacağım siz ne istiyorsunuz kızlar?"
"Karamelli Frappuccino"
"Vanilyalı latte."
Çilekli Frappuccino."
Gözlerimi büyüterek onlara baktım. İstedikleri şekerli kahvelerin kaç kalori olduğundan haberleri var mıydı acaba? Bu şekilde nasıl formda kalabiliyorlardı?
"Naz bize öyle bakacağına kendine de lezzetli bir kahve al." Gülümsedim. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Şekerli şeyler uykumu getiriyor, beni anca filtre kahve kendime getirir." Hilal omuz silktiğinde masadan kalkıp kahvelerimizi almaya gittim. Elimdeki tepsiyle masaya dönerken kızların masalarındaki erkek grubunu görmemle kaşlarımı çattım. Metrelerce öteden görebildiğim şey Leya'nın gergin bir şekilde bana bakmasıydı. Kahveleri masaya sertçe koydum. Leya'nın dibine oturup kolunu omzuna atan Burak'ı kolunu tutup sertçe masaya çarptım. Kızaran eliyle kısık sesle bir küfür mırıldandı. O sırada birinin belimden tutup beni kendine çekmesiyle kaşlarımı çatarak arkamı dönmedim elbette. İstemediğim biriyle burun buruna gelmek isteyeceğim son şeydi. Kantinin girişindeki Efeyle göz göze geldiğimde bize doğru koşmaya başladı. Gülümseyerek dizimi kendime çektim ve nereye gittiğini umursamadığım bir tekme savurdum belimi tutan ellerin sahibine. "Ah,kızım bu nasıl karşılama ya." Sesin sahibine dönüp gözlerimi devirdim. "Güvenliği nasıl geçtiniz bilmiyorum ama arkadaşlarını toplayıp defol git buradan." Geriye doğru sendelemiş suratıma sahte bir şaşkınlıkla bakan Mert sırıtarak yanağımdan makas aldı." Benim istediğimi almadan bir yerden gittiğim ne zaman görülmüş fıstık." Mert'in omzuna elini atıp onu benden uzaklaştıran elalar bana göz kırptığında sırıttım. "Burası benim mekanım, burada emirleri ben veririm. Kız senden rahatsız oluyorsa ondan uzak duracaksın. Anladın mı?" Yakasını düzeltiyormuş gibi yapıp onu ittiğinde Mert ufak bir kahkaha attı. "Benim olana yaklaşan eleman da buradaymış. Anlamadım anlatsana sen bir daha?" Siyah bir siluet beni kenara çekip Mert'e kafa atarken bir çığlık duyuldu. Hayır, o çığlık bana değil Leya'ya aitti. Ben o sırada sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırmakla meşguldüm."Sen az önce benim kardeşim için sahiplik eki mi kullandın şerefsiz?"Artık sırıtmama engel olamadığımda herkes çoktan birbirine girmişti zaten.
Hilal elindeki kremalı kahveyi Burak'ın suratına boca ettiğinde ben de elime filtre kahvemi alıp Mert'in beyaz gömleğini muhteşem bir sanat eserine dönüştürdüm. "Sen çok fena bir şey olmuşsun Naz." Efe'ye saçlarımı savurarak Mert'in arkadaşlarından birine yumruk atacağım sırada çocuğun elimi yakalanmasıyla az önceki karizmamın çizilmemiş olduğunu umuyordum. Efe kaşlarını çatıp bana yöneldiği sırada Yağız yumruğunu çoktan çocugun suratıyla bulusturmuştu."Aklından bile geçirme." Yağiz'a yandan bir bakış attım." Ben hallediyordum zaten." Kollarını göğsünde birleştirdi. "Gördük canım." Tam cevap vermek için dudaklarımı aralamıştım ki nöbetçi öğretmen ve güvenliklerin kavganın ortasına dalarak müdahale etmesiyle susmak zorunda kaldım. "Şu yabancı elemanları dışarı alalım." Efe , Mert'i güvenliklere doğru iterken güvenlik görevlisi Mert'in kollarını arkada birleştirdi."Onların içeriye nasıl girdiğinin hesabını da sonra vereceksiniz." Adam başını önüne eğip Mert'i çekiştirirken Mert bana baktı. "Bu burada bitmedi." Göz devirerek kızların üzerinde gözlerimi gezdirdim. Neyseki hiçbirinde bir sıkıntı var gibi görünmüyordu. Erkekler için aynı şeyi söyleyemeyecektim tabii. "Çocuklar hemen odama geçin." Nazlı teyzenin kızgın sesini duymamla bakışlarım Efe'ye döndü. Omuz silkerek annesinin peşinden yürümeye başladığımda Leya koluma girip bana bittik bakışı attı. Okulun ilk gününden olay çıkarmamız hiç iyi olmamıştı doğrusu. Başarımız önümüzde müdür yazan kapıdan içeriye girdiğimizde Nazlı teyze gözlerini üzerimizde gezdirdi. "Biriniz neler olduğunu anlatacak mı?" Dudaklarımı bir şeyler söylemek için araladığım sırada Efe benden önce davrandı. "Ondan önce okulun güvenliğini tekrar gözden geçirmemiz gerekiyor. Bu eşkiya kılıklı tipler kızları rahatsız etti. Biz de müdahale ettik. Hepsi bu kadar." Sonrasında kapıyı çarparak dışarıya çıktığında Nazlı teyze eliyle çıkın işareti yaptı. Biz de Efe'nin peşinden hızla odayı terk ettik. Sanırım onun sayesinde kavga çıkarmak yüzünden ceza almayacaktık.
Koridorun karşısındaki duvara yaslanıp Leya ve bana bakan Efe göz göze gelmemizle duvara yaslanmayı bıraktı. "O herifler kimdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyal
Fiksi Remaja~Hayalleri siyah hayatlar içinde kaybolan bir grup genç. ~O geçmişten korkuyordu ama geçmişin derinliklerine dalmaktan da çekinmiyordu. Geçmişte yaşanan acıların geleceğinde verdiği güvensizlik içinde kaybolmak...Kimileri geçmişte hatalar yapıp bede...