2.8

57.8K 3.2K 179
                                    

İki gün geçmişti Berna ile olan konuşmanın üstünden. Pars ile hiç konuşmamıştım ve yalan söyleyemem üstüme bir korku çökmüştü. Ya bir şey olduysa?

Ya onlar...

Hayır. Düşünmek yok.

Berna fazla ortalarda görünmüyordu. Sadece birkaç kez görmüştüm. Ve onda da birileri ile konuşuyor, bir yerlere koşturuyor ya da telefonda bir şeyler yapıyordu. Ne karıştırıyordu?

"Bade hocam?" Gelen hemşireye çevirdim bakışlarımı.

"Efendim?" Yeniydi. Staj yapıyordu şuan.

"Hocam acilde kimse yok. Bazı hemşireler de izinli. Acil pansuman yapılması lazım ama yardımcı olur musunuz?"

"Tek sen mi varsın?"

"Yok ama stajyerler var. Yara derin"

"Tamam geliyorum. Berna hemşire  yok mu?"

"Bulamadım." Acile yürüdüm hızlı adımlarla. Sedyede yatan adama yaklaştım. Dizinde kesik vardı. Derindi. Dikiş atsak iyi olacaktı. Hemşire gerekli malzemeleri hazırladı ve yarayla ilgilenmeye başladım.

"Bandajı hazırla. Sarma işi sende." Eldivenleri elimden çıkardım. "İyi izledin değil mi? Bir süre sonra böyle yaraları da yapabilirsiniz." Başını salladı,

"Evet hocam."

"Bade doktor?" Arkadan gelen sesle kaslarımı çattım. Berna bana mesafeli mi konuşmuştu?

"Efendim?"

"Konuşabilir miyiz?" Keyfi yerindeydi.
Önce reddetmek istedim. Ama bir yandan da çok merak ediyordum.

"Olur."

"Arkaya geçelim." Beraber bahçeye çıktık ve ağaçların altına geçtik.

"Ne konuşacaktın?" Yüzünde garip bir mutluluk vardı. Beni korkutmuyor değildi. Araya mesafe koydum ne olur ne olmaz.

"Teşekkür etmek istedim." Teşekkür?

"Ne teşekkürü?"

"Gözümü açtın. Sayende doğru olanı yaptım." Saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Seninle konuştuktan sonra Pars ile konuştuk. Ona dürüstçe konuştum. Beni anladı!" Biraz yüzü düştü. "Şuan göreve gitti ama. Gelince tekrar konuşacağız. Acelesi vardı. Ama sanırım sizi yanlış anlamışım. Aranızda düşündüğüm gibi bir şey yokmuş meğer." Ağzı kulaklarındaydı.  Ne demişti Pars ona?

"Nasıl bir şey yokmuş? Ne söyledi?"

"Aranızda bir şey olmadığını söyledi. Ve hatamı anlamama sevindiğini. Ama aceleyle göreve gitti. 'Lütfen başını derde sokma' dedi bana! Beni geride bıraktığı için, endişeliydi sanırım." Nasıl yani? Pars, onu seviyor muydu? Ama bana söyledikleri?

"Seni seviyor muymuş?"

"Sanırım evet. Bilseydim konuşunca böyle olacak, daha önce konuşurdum! Herkes eşi ve nişanlısını tembihliyordu. Karakola gittim çıkmak üzerelerdi. O da beni tembihledi... Keşke hemen dönse..." Canımın yandığını hissettim. Fazlasıyla. Eğer onu seviyorsa neden bana öyle dedi? Ya da beni seviyorsa neden böyle yaptı? Çok garipti.

Yalan söylüyor olabilirdi Berna ama çok mutluydu işte. Keyfî yerindeydi. Bu kez gözünde o eski hırs yoktu. Kazanmış ve mutlu olmuş gibiydi.

"Teşekkür ederim Bade. Ayrıca kusura bakma seni rahatsız ettim baya bu süreçte. Ama bana çok büyük bir iyilik yaptın." Omzumu sıvazladı. Ateş deymiş gibi geri çekildim. "Gitmem gerek şimdi. Arkadaşım gelecek çıkışta." Döndü ve gitti. Ama benim kalbime koca bir taş bıraktı. Kendimi ötedeki banka bıraktım.

"Kapıyı buldun. Bulmana yardım ettim. Neden kapıyı çalmak yerine geri döndün Pars?" Sessizce kendimle konuşuyordum. Canım yanınca böyle yapardım.

"Neden başka kapıya gittin?"

"Açılmamasından mı korktun?"

"Neden denemedin ki?"

"Buna değmez miydi?"

Bu kadar mı umutlanmıştım? Bu kadar mı ihtiyacım vardı birinin sevgisine?

Evet, vardı.

Ve olmamıştı...

Cebimdeki telefonu çıkardım. Pars ile olan mesajlara girdim. Önce bir nokta yazıp yolladım. Tek tik oldu. Kapalıydı telefonu. Görevdeydi. Kapalı olmasının cesareti ile mesaj yazdım.

Siz: Berna ile konuştuk.

Siz: Yani o konuştu, ben dinledim.

Siz: Teşekkür etti bana.

Siz: Ona seninle konuşması gerektiğini, bu davranışlara son vermesini söylemiştim...

Siz: Konuşmuş seninle.

Siz: Çok mutluydu. Ona beklemesini söylemişsin...

Siz: Neden bunları yazıyorum bilmiyorum ama,

Siz: Ben görevde olduğunu bilmezken onun güzel şeyler olacak diye seni beklemesi...

Siz: Sanırım kalbimi acıttı.

Siz: Neyse

Siz: En azından iyi bir şeye sebep oldum senin için. Yani sanırım.

Siz: Belki de o kapıyı bulman daha kolay olmuştur ve bu senin için daha iyidir.

Siz: Umarım sağlam dönersin.

Siz: Seni büyük umutlarla bekliyor. Ve kapısı açık...

***

Dırırırım dırırım!

Birazcık kaos, kan, vahşet. Severim de:)

Bir dahaki bölümü yazmak için elim ayağım titriyor çok güzel olacak ay heyecanlandım!

Neyse bir şey konuşacaktım. Bir açıklama. Birkaç bölümde birkaç yorum gördüm bölümlerin uzunluğu ile ilgili. Bölümleri çoğunlukla bilerek kısa yapıyorum. Text kurgularda kısa bölümler olunca daha akıcı olduğunu düşünüyorum. Bazen normalden daha kısa oluyor onun sebebi ise tamamen yazarken tıkanmam. Eğer azıcık da olsa tıkanırsam devam etmiyorum. Öyle yayınlamamın sebebi ise bölüme daha sonra devam edince kopukluk oluşmasın diye. Yazar yazmaz yayınlamayı çok seviyorum. Ama eğer kısa olması çok kötü bir etkense olabildiğince uzun tutmaya çalışırım. Eleştiriye her zaman açığım yorumlarınız için teşekkür ederim. Eğer başka fark ettiğiniz bir durum varsa da lütfen yazın🤗

Bu arada artış çok güzel hepinize çok teşekkür ederim.

Bölüm beklerken sıkılıyorsanız, bir text kurgum daha var ve güzel bir aile ortamı, komik bir başrole sahip. Oraya da beklerim❤

Badem ||Texting||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin