Babam beni yanına çağırdığında kısık gözlerle Ao'nung'a baktım ve geri çekildim. Bu sefer nasıl bir azar yiyeceğimi düşünüyordum. Ao'nung'un arkamdan "Bay Bay!" Demesi bile bulandırdı midemi.
Kumlardan geçerek eve gelir gelmez tam "Efendim." Diyecekken yanağıma sert bir tokat yemem bir olmuştu. Elim doğrudan yanağıma giderken yine gözlerim dolmuştu. Babama baktım.
"Kaçıncı hatan bu?" Yüzüme bağırdığında irkildim. Geriye çekildim. Gözlerim dolduğu için babama bakmamaya çalışıyordum çünkü babam ağlamamdan nefret eder.
"Kaçıncı hatan bu diyorum sana!" Daha da bağırdığında dışarıdakilerin bizi duyduğuna yüzde yüz emindim. Sessizce anneme baktım, onunda gözleri dolmuştu ama başka bir işle meşgul gibi davranıyordu. Daha da içim burkuldu.
"Seni küçüklüğünden beri eğitiyorum, neden akıl almaz bir kız oldun sen?" Bağırmasına artık dayanamadığım için gözyaşlarım yanağından süzüldü ama bu babamın daha da sinirlenmesine neden oldu.
"Bir de karşımda utanmaz ağlıyorsun, sana ne öğrettim ben!" Hıçkırmamak için kendimi zor tuttum ve babama bakarak, "Ağlamak insanı güçsüz gösterir." Dedim. Babam başını "Evet" anlamında salladı ve geriye çekildi.
"Seni daha iyi bir şartlarda büyütmek için buraya taşındığımızı biliyorsun Plorena. Sırf savaşta doğmaman için buraya geldiğimizi ve suda doğduğunu biliyorsun, bunu bilerek burdaki yaşama saygısızlık yapıyorsun."
Babam ileri geri adım atarak yürümeye başladı. Utançtan başımı yere eğdim, babam haklıydı. Benim için elinden geleni yapsa bile onu utandırıyordum.
"Özür dilerim, efendim." Babam karşımda durdu ve elini omzuma koydu. "Bir daha olmasın, Sa'vena" Başımı tekrar yere eğdim ve evden hemen çıktım. Çıkar çıkmaz gözlerini bana çevirenleri görünce kendimi tuttum ve hızla denize doğru koştum. Bana Sa'vena demesinden nefret ediyordum.
Denize girdiğimde hemen içine daldım ve ileriye doğru yüzdüm, birkaç dakika sonra sudan çıktım ve ağlamaya başladım. Doğduğumdan beri bir asker gibi eğitiliyorum ve sırf ailemi utandırmamak için mükemmel bir savaşçı gibi yetişmeye çalışıyorum ama ben hiçbir zaman mükemmel değildim ve her zaman ailemin utanç kaynağıydım.
Üzgün olduğumu hissetmiş olmalı ki İlu yanıma geldi. Eğildim ve başını öptüm. "Kimse beni anlamıyor Laren.." ağlamamı durdurmak istedim ama daha çok ağlamaya başladım.
"Ben neden farklıyım?" Bu cümlem hıçkırmama sebep oldu. Kolumu Laren'e uzattım ve tenime baktım.
"Ben onlardan farklıyım, annemden ve babamdan çok çok farklıyım." Koluma bakarken konuşmaya devam ettim.
"Mavi tenli olmamak neden bu kadar kötü? Bunu ben seçmedim, neden bu kadar kötülüğe mağruz kalıyorum ben Laren?" Ağlamaya devam ettim, içimi dökmeye ve daha da rahatlamak için devam ettim ağlamaya.
Ne kadar ağladığımı bilmiyorum ama gözlerim şimdiden acımaya başlamıştı. Yanağındaki gözyaşlarımı sildim ve bir nebze gülmeye çalıştım, çünkü ben mükemmel olmak zorundayım.
Laren bana sarılmak için mırıldandığında sarıldım ona, sıcaklığı hissettim ve bu gerçekten gülümsememe sebep oldu. Sarılmam daha bitmemişken Artemis'in bana seslendiğini ve arkamda olduğunu anladım. Laren den ayrılırken Laren'e sonkez baktım ve sonra arkama dönüp Artemis'e baktım.
"Ne var Missy?" Saçlarımı geriye atarak sudan çıktım ve Artemis'e yaklaştım.
"Sen babama bakma, o hep öyle biliyorsun. Azarlar ama sever. Bizim iyiliğimiz için." Tebessüm ettim ve kendi kendime "Ne iyilik ama..." Dedim. Missy "Efendim?" Dediğinde ellerimi kaldırarak bir şey yok anlamında salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Avatar: Kâinat Sa'vena
General FictionSlow Update! Neteyam Kurgusudur! ----> ༆Metkayina da bir bebek doğdu. Bu bebek diğer Na'vilere göre oldukça farklıydı ve bu bebeğe iki isim verildi. "Plorena! Aydınlık taraf. Sa'vena! Karanlık taraf." Diye ses çığırıldı. Bebek asla isminin anlamını...