Bölüm 11: Savaş Kapı da

375 34 20
                                    

Yazar bakış açısı

"Efendim, gökyüzünde bir hareketlilik var." Albay haritanın başından çekildi ve devirin yanına geldi.

"Sorun ne?" Devir, parmağı ile işaret ettiği noktayı gösterdi. Hafif kırmızı ve hareket eden bir nokta.

"Bu da ne?" Albay ekrana biraz daha yaklaştı. Devir parmağını çekerek noktaya biraz daha yaklaşım yaptı.

"Gökyüzünde bir uçuş gerçekleşiyor. Yalnız bir Na'vi gece uçuşunda." Devir Albay'a döndüğünde Albay'ın yüzünde oluşan pis bir sırıtış ile karşılaştı.

"İkran'a binen birkaç Na'vi tanıyorum." Dedi Albay ve devirin yanında ayrılarak silahını omuzuna taktı.

"Hadi çocuklar! Gece avımız var." Ekip hazırlanmaya başladığında Albay yanında ufak kalmış insan bedene baktı. Yüzüne doğru eğildi ve elini çocuğun omuzuna koydu.

"Yaramazlık istemiyorum tarzan çocuk." Çocuk, hızla omuzunu çekti ve ona delice baktı. Albay dikleşti ve kapıya doğru ilerledi.

"Siz orman arasından gezeceksiniz, ben ikran ile peşine düşeceğim ve onu haklayıp aşağıya düşmesini sağlayacağım. Hazır da olun." Merdivenlerden inerken Albay planı anlattı bir bir. Ekip onaylamış bir şekilde laboratuvar dan çıktı. Pandora'nın doğasına karıştılar.

"Dikkatli olun, nasıl bir yaratık olduğunu bilmiyoruz. Belki saldırgan ya da Sully'in oğulları. Belki de Sully'dir." Albay dahil hepsi kısa bir kahkaha attı. Albay ortaya geçti ve ikranını aşağıya indirdi.

Bağını kurar kurmaz ekibe döndü, "Sessiz ve tetik de olun." Ve emir verip hemen havalandı. İkranı sessiz ve sakin bir şekilde avlayacağı ikrana uçuyordu.

Plorena'nın bakış açısı

"Üzgünüm Larin. Hazırlıksız olduğun için." Havanın güzel esintisi yüzüme çarpıyordu, ayın parlaklığı yolumu ve beni aydınlatıyordu. Rüzgarın etkisi ile çarpan denizin sesini duyuyordum. Birkaç gün olmuştu ve şimdi kendime bir yer arıyordum. Ağaç aralarında uyumaktan bıkmıştım. Orman tehlikeliydi.

İkranımın bana 'Sorun değil.' dediğini hissettiğimde gülümsedim ve boynunu okşayarak sevdim.

Bana Artemis anlatmıştı. Larin ile tanıştığımda daha küçükmüşüm ve Larin de küçükmüş. Birbirimizi seçtiğimizde öldürmek için atak yapmamış. Onu sevmişim ve bağımı kurmuşum. Artemis şaşkın olduğunu söylerdi ve bende neden bu anı hatırlamıyorum derdim.

Bana dediği şey, "Daha küçüktün. Anın güzelliğinde kapalı kaldın." İnanmıştım. Aptalmışım.

"Seninle tanışma anımı sadece Artemis den biliyorum Larin, sen biliyor musun?" Larin'in bana 'hatırlıyorum' dediğinde içimde doğan sevince güldüm.

"Bir yer de mola verirsek anlatırsın. Dinlemek isterim." İkimizde sustuğumuzda daha nereye gideceğimi bilmediğim aklıma geldi. Bir an tökezledim.

"Nereye gidebiliriz ki?" Düşündüm. En fazla bir ormanda baraka yapar kalırım.

"Larin, ormana yaklaştığımızda iniş yapacağız." Omuzlarımdan düşecek olan örtüyü tekrar sarmaladım. Bir müddet süre sonra Larin'in aniden bir manevra yapıp aşağıya doğru uçmasına yakalandım.

"Hey Hey! Larin düşeceğim." Larin yavaşladığında ses çıkardı ve üstüme düşen gölge ile tepeye baktım. Bize doğru uçan bir ikran görünce Larin'e bağırdım.

"Larin ilerdeki ormana! Hızlı!" Larin normalinden daha da hızlanınca daha da sıkı tutundum ve arkama dönüp baktım. Uçan ikranin üstünde kıyafetli bir adam gördüm. Atmosferi korku kaplarken hızla önüme döndüm ve aniden önüme gelen yaparkları ittirdim. Ormana girmiştik.

Avatar: Kâinat Sa'venaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin