Bölüm 12: Güçlü Kalp

345 35 49
                                    

Bir boşlukta gibiydim, etrafı dolduran şeyleri göremiyordum. Seslerini, gülüşlerini, görünüşlerini ve daha fazlası ama ben bunları kendimde hissedemiyordum. Gerçekleri algılayamıyordum. Karşımdaki adam beni tanıyor ama ben onu sadece biliyorum. Karşımdaki adam benim her şeyimi biliyor ama ben onun ne sevdiğini bile bilmiyorum. Sadece unutulanlardan ibaret.

Kimim ben? Neyim ben? Nasılım ben? Benim neyim var? Bana neler oldu? Ne hissediyorum?

Aklımda binbir soru, her birine binbir farksız cevap. Peki ya gerçekten yaşıyor muyum? Gerçekten hislerim var mı?

"Plorena." Uzaktan adımı duyuyordum ama hissedemiyordum. Gözlerim kapalı bir hiçlikteydim. Karanlık ileydim, ne yoksa uyuyor muydum?

"Plorena, uyan." Bir el, iki el omuzumu yakaladı ve sarstı. Gerçekliğime hâlâ dönemezken gözlerimdeki karanlık panik yaratmaya başladı.

"Plorena!" Ses büyüdü, kulaklarımı geçerek yaktı ama ben tek bir harekette bile bulunamadım.

Felç olmuş gibiydim.

"Uyanmıyor, uyanmıyor!" Sesteki panik tüm zihnimi sardı. Yankılanıyor, yankılanıyor ama durmuyor.

Bir kol sırtımdan, bir kol bacaklarımdan geçti ve yerden temasım kesildi. Kiminleydim?

Kollar güçlü. Güçlü tutuyordu beni.

"Yardım edin! Uyanmıyor." Ses yavaşça sönerken sonkez hissettim paniği. Sesin kimden çıktığını anlayamıyordum. Kulağım çınlamaya başladı.

"Nefes alıyor mu?" Bir parmak burnumun ucuna geldi ve sonra, "Evet alıyor." Diye bir ses işittim. Her bir seste çınlama artıyordu.

Yere yatırıldım, birkaç taş, yaprak alnıma kondu. Bir süre beklediler. Bu süre boyunca gözlerimi açmayı, hareket etmeyi, konuşmayı denedim ama sanki... sanki kaskatı kesilmiş gibiydim.

Ruhum çekilmiş ama hâlâ burada gibi.

Taş alnımdan alındı, yaprak kaldı.

"Ateşi var, taş sıcak." Soğuk bir kumaş dokundu tenime, vücudumun titremesi gerekirken bunu hissedemedim. Gerçekliğim gitti sanki.

"Hareket bile etmiyor, uyandır onu."

"Elimden geleni yapıyorum, asıl sen sakinleş ki panik yaratma!" Karşılıklı diyalog kime ait bilemiyorum. İçim içimi yiyordu ama bilemiyorum.

Gözlerimin önünden ışıklar geçti. Her biri farklı renk, farklı parlaklıkta. Karanlık boşluğu aydınlatıyorlardı.

Bir farklı gerçeklik gibiydi, şimdi kendimi hissedebiliyordum.

Bir ışık geçti önümden. Elimi uzattım, yakalamak istedim.

Işıklar yerinden kalkıp etrafımda firar etmeye başladığında yüzüme gelen gülümsemeyi hissettim.

Işıklar bedenimi sararken, damarlarımın harekette olduğunu ve hatta kalbimin atmasını hissediyordum. Uzaklardan bir ses gibiydi.

Işıklar bedenimden çekildi ve bir tohum indi. Tohum bana yaklaştığında Eywa'nın Tohumu olduğunu anladım.

"Eywa?" Sesim benden habersiz çıkmıştı ve tohum tam kalbimin üstüne kondu.

"Güçlü kalp, Sa'vena." Arkamdan ses duyuldu. Hızla döndüm ama kimse yoktu.

"Kimsin?" Görüşüme ışıklar girdiğinde bembeyaz bir ruh gördüm. Çok güzel bir ruhtu.

"Kim olduğumu biliyorsun Sa'vena." Ruh bana yaklaştı, arkasından bir anda binlerce tohum çıktı. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, vücudum yel yel titredi.

Avatar: Kâinat Sa'venaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin