0.6

18 4 7
                                    

yine geldim mlsf ki

ilk defa boyle bir sey denedigim icin hizli mi gidiyorum yoksa yazim dili kotu mu falan anlamiyorum.. neyse okuyosaniz?? bilin yani.

have fun!!!!

...


ertesi sabah rutinime devam ettim ve erkenden okula girdim. ortalıkta pek araba yoktu, onun arabası da yoktu.

neden buna dikkat ettim bilmiyordum ama benim gibi hayatında herhangi bir hareket olmayan biriyseniz en ufak şey bile size heyecan verirdi. demir soydem'den hoşlanmıyordum. sadece beni heyecanlandırıyordu çünkü hayatımdaki tek hareketti.

uygun adım sınıfıma doğru ilerlerken aniden sanki kafamda bir ampul yandı. demir okulda olmadığına göre bodrumda kolyemi aramak için mükemmel zaman buydu. hızlıca yönümü oraya çevirdim ve merdivenlerden başlayarak her yeri aramaya başladım.

dersin başlamasına daha olduğu için rahatça inceliyordum tüm bodrum katı. "nerdesin ya uf bi kolye nereye gitmiş olabilir ya?"

acaba çalışanlardan birisi mi aldı diyeceğim de, buranın haline bakılınca benden başka kimsenin buraya inmediğine emin oluyordum gerçekten.

"kim var orada?"

arkamdan gelen buz gibi sesi duyuduğum an dondum. "sana diyorum. ne işin var burada?"

yavaşça doğruldum ve yüzümü görmediği için şükrettim. belki yine aynı hızla koşarsam ve şansım yaver giderse tuvalete kaçabilirdim.

"aloo." bu sefer daha sert bir sesle soluduğunda titredim. karanlıkta bana bağırması hoşuma gitmemişti. şuan yapabileceğim hiçbir şey yoktu. hızlı adımlarla merdivene yöneldim.

"nereye gidiyorsun? dursana!" peşimden geliyordu ama asla durmuyordum. koşarak yangın merdiveninin hemen yanındaki bahçe kapısına yöneldim. artık günışığında saçlarımı gördüğünü hatta belki de beni tanıdığını tahmin edebiliyordum. "açelya?"

en sonunda kolumdan yakaladı ve beni kendine doğru çekti. bahçede okul binasına doğru giden öğrencilerin bakışları bize dönmüştü. rahatsız hissettim anında. kolumu ondan çektim ve arkaya doğru gittim. peşimden geldiğini varsayıyordum, gelmiyorsa da kendi bilirdi zaten. artık bu konuşmayı yapacaktık.

neden kaçtığımı da bilmiyordum ya zaten.

duraklayıp arkamı döndüğümde o da tam karşımda, yakınımda durmuştu. "ne işin vardı o bodrumda senin?"

gözlerime sanki bir bulmacaymışım gibi bakıyordu. "bir şeyim düşmüş ona bakıyordum." diye yanıtladım onu. eli aniden cebine gitti ve bir kolye çıkarttı.

kolyem.

onda mıydı? o yüzden mi bulamamıştım? sanırım bu iyi bir şeydi çünkü onu bir daha bulamadığım ihtimalini düşünmeye bile dayanamıyordum. "kolyem!" diyerek eline atıldım ama geri çekti. yüzüne anlamazca baktığımda "sendin." dedi.

"o gün bodrumdaki sendin. bizi duyan." bir an ne diyeceğimi bilemedim. ona kendisini kötü hissettirmek istemiyordum ama o konuşmaya şahit olmamın onu ne kadar rahatsız etmiş olabileceğini tahmin edebiliyordum.

sen de bilme.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin