1.9

11 2 0
                                    




have fun!!

taylor swift - enchanted (taylors version)

...

dün gece her ne kadar ilaçlarımı içmiş olsam da düşünmekten uyuyamamıştım. malum olayı düşündüm, o olay olmadan önce bilinmeyen kişiyi engelleyişimi düşündüm, demir'i düşündüm, babamı düşündüm..

benim hayatta tek yaptığım şey düşünmekti sanırım.

iki elimde sargılıydı. tırnaklarımla biraz fazla deşmiş olmalıyım ki dün bal teyzem sargılarımı yenilerken en az bir hafta bunları temizlemeyi ihmal etmemem gerektiğini söylemişti.

ayrıca demir'i de sormuştu.

bu sorguya çekileceğimi tabii ki de tahmin etmiştim ama kadına verebileceğim bir cevabım da yoktu. ben de bilmiyordum kimim olduğunu.

aslında niyetim bugün okula gitmemekti ama konu kaçırmamam gerekiyordu. özellikle şu sıralar tek bir olayda bile geride kalırsam tempomu tutturup yetişmem çok zordu. kulaklıklarımı kulağıma geçirip evden çıktığımda tam şarkı seçerken bilmediğim bir numaradan mesaj geldiğini gördüm.

0532*******: merhaba açelya

0532*******: demir ben

0532*******: dünden sonra merak ettim seni. nasıl oldun? (08:07)

demir soydem kişisi numaramı bulmakla uğraşıp sabahın köründe bana mesaj mı atmıştı gerçekten?

numaramı nereden bulmuştu ki?

neden merak ediyordu mesela?

hem her şey onun yüzünden olmuştu zaten. neyin peşindeydi bu çocuk?

çok fazla düşünmeden cevap yazmaya koyuldum. daha fazla durumun üstüne kafa yorsaydım telefonu yanından geçtiğim çöp kutusunun içine atıp yola öyle devam edebilirdim.

siz: iyiyim sagol

siz: dun yaptigin her sey icin gercekten tesekkur ederim ama buna devam etmene gerek yok.

siz: sevgilinin yaptigi manyaklik yuzunden sucluluk duyuyorsan ona hic gerek yok.

0532*******: sevgilim?

siz: evet. kendisi gecen gun soru cozumunde bana yardimci oldugun icin kafayi yedi. bence onu bir terapistle gorustursen iyi olur.

0532*******: hayatımda kimse yok.

siz: sormadim.

0532*******: elif benim kız arkadaşım değil.

siz: tamam.

0532*******: sevgilim yok.

siz: anladim demir, sevgilin yok.

daha fazla bu boş muhabbete katlanamayacağımı farkettiğimde telefonu kapatıp cebime atmıştım. keşke bu olaydan elifinde haberi olsaydı, kocamın karısıyım diye geziyordu ortalıkta.

...

okula giriş yaptığımda daha sınıfıma bile geçmemişken nöbetçi öğrenci rehberlik hocasının beni çağırdığını söylemişti. çantamı bile bırakamadan tıpış tıpış o yöne ilerlerken benimle neden görüşmek istediğini az çok biliyordum zaten.

tam odanın kapısını çalacakken kapı içeriden açılmış ve gözlerinden alev çıkan bir elif karşılamıştı beni. beni gördüğünde daha da körüklenen öfkesiyle yanımdan hızla geçip gitti. ne olduğunu anlayamadığım için sadece dudaklarımı büzüp içeriye adımladım.

"günaydın açelya."

rehberlikçi seda hoca elifin aksine gülen yüzüyle karşılamıştı beni. tatlı bir kadındı, ara sıra konuşurduk onunla. "günaydın hocam."

seda hoca lafı uzatmadan direkt konuya girmişti. bana dün yaşananları baştan sormuş ve yapanın elif olduğunu bildiğini söylemişti. ona bu bilgiyi ben vermemiştim ama zaten bilmiyor da olsaydı söylerdim.

görüşmeyi dersi kaçırmamam için kısa kesmiştik. kendimi her kötü hissettiğimde yanına uğrayabileceğimi ve psikiyatristimle bu atakları daha derin konuşmam gerektiğini uzun uzun tembihlemişti. en sonunda odadan çıktığımda sınıfa geçmeden önce kantine uğrayıp atıştırmalık almalıydım ilaçlarımı içmek için.

en alt kata ulaştığımda hala tek tük öğrencilerin oturduklarını gördüm. bazıları arkadaşlarıyla oturmuş heyecanla bir şeyler konuşuyordu bazıları da sabahın uykulu halini üzerlerinden atmaya çalışıyordu.

ama hiçbiri benim gibi yalnız değildi.

hızlıca bir su ve çikolatalı kek alıp ilerlediğim sırada kantinci abinin seslenmesiyle durdum.

"dur kızım ne bu acelen? tostunu unuttun."

tostumu unutmadım çünkü tost istemedim. "anlamadım abi?"

elindeki kağıda sarılmış tostu bana uzatırken yüzünde imalı bir gülüş vardı. "şimdi gelmesen 2. teneffüs geleceksin tost için. hadi güzelce ye. hah meyve suyunu da vereyim sana." kantinci abinin bana bu kadar dikkat etmesi normal miydi? tamam, bi muhabbetimiz vardı ama hiç böyle bir sürpriz olmamıştı.

adam madem hazırlamış alayım bari diye düşünerek elimi uzatıp aldım, ardından ise kılıfımın arkasından paramı çıkartmaya yeltendim. "ödendi kızım."

"nasıl? anlamadım." yüzünde yine aynı sırıtışla bana bakıyordu. gözlerimi kısmış bir şeyleri anlamlandırmaya çalışırken abi kendi işine dönmüştü bile.

ne oluyordu şuan ya?

elimdeki tosta bakıp düşünürken etrafındaki kağıtta bir şey yazdığını farketmiştim.

engelimi kaldırmalısın.

hiçbir şey yapmak zorunda değilim.

iki gündür yaşadığım dramalardan dolayı bilinmeyeni unutmuştum. ki bu iyi bir şeydi çünkü aklımı huzursuz ediyordu fakat şimdi yine kendini hatırlatmayı bir şekilde başarmıştı.

sıkıntıyla iç çektim ve elimdeki elli lirayı tezgahın arkasına doğru bırakıp daha fazla geç kalmamak için hızlıca sınıfıma ilerledim. tostumdan ısırık alarak tabii.

...

gerizekali kişisinin engeli kaldırıldı.

siz: neden kaldirmaliymisim engeli? (10:34)

...

🫡

sen de bilme.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin