15✓

232 58 38
                                    

Okuyucularımın varolduğunu biliyorum fakat hayalet gibisiniz lütfen oy ve yorum yapınız... teşekkürler

Bir şey Jungkook'u ağaçtan çekip aldı ve genç oğlan itiraz dolu bir ulumayla havada dönüp kedi gibi ayaklarının üzerine indi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir şey Jungkook'u ağaçtan çekip aldı ve genç oğlan itiraz dolu bir ulumayla havada dönüp kedi gibi ayaklarının üzerine indi. Bir an sonra dizleri yere çarparak çürüdü.

Saldırmaya hazır bir şekilde pençelerini çıkararak geri çekildi. Seokjin'in eline vurdu.

"Neden beni öyle çektin?" diye sordu Jungkook öfkeyle.

"Neden seni bıraktığım yerde kalmadın ki?" diye tersledi genç oğlanı Seokjin.

Birbirlerine aynı ölçüde öfkeyle baktılar. Sonra Jungkook'u dikkati dağıldı. Üst katta çığlıklar hâlâ devam ediyordu ve şimdi buna, sertçe açılan pencerenin gürültüsü de eklenmişti. Seokjin, yukarıdan görülmemeleri için Jungkook'u binaya doğru sürükledi.

"Buradan hemen uzaklaşalım," dedi başını kaldırıp yukarı bakarak. Bir cevap beklemeden genç oğlanın kolunu tuttu. Jungkook direndi.

"İçeri girmek zorundayım!"

"Giremezsin." Seokjin bir kurt gibi gülümsedi. "Bunda ciddiyim. O eve giremezsin, çünkü davet edilmedin."

Jungkook bir an afallayarak Seokjin'in kendisini birkaç adım sürüklemesine izin verdi. Sonra yine olduğu yerde durdu.

"Ama günlüğüme ihtiyacım var!"

"Ne?"

"Dolabımda, zemin tahtalarının altında. Ona ihtiyacım var. Günlüğüm olmadan uyuyamam." Jungkook neden bu kadar tantana kopardığını tam olarak bilmese de önemli olduğunu hissediyordu.

Seokjin'in sabrı taşmıştı ama sonra yüzü aydınlandı. "İşte," dedi sakince, gözleri parlayarak. Cebinden bir şey çıkarıp uzattı. "Al"

Jungkook, Seokjin'in elindeki deftere şüpheyle baktı.

"Bu senin günlüğün, değil mi?"

"Evet ama bu eskisi. Ben yenisini istiyorum."

"Bununla yetinmen gerekecek, çünkü başka bir sey yok. Seninkiler bütün mahalleyi ayağa kaldırmadan benimle gelsen iyi olur." Seokjin'in sesi yine soğuk ve emrediciydi.

Jungkook onun elindeki deftere düşünceli gözlerle baktı. Mavi kadife kapaklı, bakır kilitli, küçük bir defterdi. Belki yeni defteri değildi ama yine de tanıdıktı. Kabul edilebilirdi. Şimdilik.

Seokjin'in onu geceye sürüklemesine izin verdi.

Nereye gittiklerini sormadı. Pek umursamıyordu. Ama Manolya Caddesi'ndeki evi hatırladı. Kim Namjoon'un eviydi.

Namjoon ön kapıyı açıp Jungkook'la Seokjin'i içeri aldı. Tarih öğretmeni biraz tuhaf görünüyordu, sanki onları gerçekten göremiyor gibiydi. Gözleri camlaşmıştı ve robot gibi hareket ediyordu.

The Vampire Diaries | 𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin