Taehyung, Jeon'ların oturma odasında oturmuş, Jishoon'un söylediklerini nazikçe onaylıyordu. Kadın onun orada olmasından rahatsızdı. Bunu anlamak için insanın zihin okuma yeteneğine sahip olmasına gerek yoktu. Ama kadın elinden geleni yaptığından, taehyung da ona uymaya çalışıyordu. Jungkook'un mutlu olmasını istiyordu.
Jungkook. Ona bakmazken bile, odadaki diğer her şeyden çok onun farkındaydı. Yaşam dolu varlığı, kapalı gözkapaklarına değen güneş ışığı gibi, tenine değiyordu sanki. Gerçekten dönüp ona baktığında, bütün duyuları için tatlı bir şokla sarsıldı.
Onu çok seviyordu. Onu artık kesinlikle yeonmin gibi görmüyordu. Ölmüş oğlana ne kadar benzediğini neredeyse unutmuştu bile. Ayrıca aralarında birçok fark vardı. Jungkook'un saçları ve teni, keskin hatları yeonmin'inkiler gibiydi ama benzerlik sadece o kadardı.
Ama sahip olduğu güç, aşklarını tehlikeli kılıyordu. Önceki hafta kendisine kanını sunduğunda, taehyung direnememişti. Tamam, bunu yapmazsa ölebilirdi ama Jungkook'un kendi güvenliği için çok erkendi. Yüzüncü kez bakışları Jungkook'un yüzüne odaklandı ve değişimi gösteren işaretleri aradı. Acaba teni biraz daha mı solgundu, yoksa ona mı öyle geliyordu? Yüz ifadesi biraz daha mı mesafeliydi?
Bundan sonra çok dikkatli olmak zorundaydılar. Taehyung daha da dikkatli olmak zorundaydı. Sık beslenmeye, kendini hayvanlarla beslemeye dikkat etmeliydi. Böylece dürtülerini kontrol altında tutabilirdi. İhtiyacının güçlenmesine asla izin vermemeliydi. Şimdi üzerinde düşününce o anda aç olduğunu farketti. Kuru ağrı ve yanma duygusu, üst çenesine yayılıyor, damarları arasında fısıldıyordu. Duyuları en küçük çıtırtıyı duyacak şekilde tetikte ve kasları kovalamacaya hazır haldeydi. Hemen çıkıp ormana gitmeli, burada ateşin başında oturarak Jungkook'un boğazındaki mavi damarları izliyor olmamalıydı.
Jungkook kendisine bakarken o boyun da döndü.
"Bu gece partiye gitmek istiyor musun? Halamın arabasını alabiliriz," dedi.
"Ama önce akşam yemeğine kalmak zorundasınız," dedi jishoon.
"Yolda bir şeyler atıştırırız."
Jungkook, kendisi için bir şeyler almayı kastetmişti. Taehyung mecbur kaldığında sıradan yiyecekleri çiğneyip yutabilirdi ama kendisine hiçbir yararı yoktu ve uzun zaman önce o konuda iştahını kaybetmişti. Onun iştahı artık daha özeldi. Ve bu partiye giderlerse, beslenebilmek için daha uzun süre beklemesi gerekecekti. Yine de jungkook'a dönüp başıyla onayladı.
"Eğer istiyorsan," dedi.
Jungkook istiyordu. Buna kararlıydı. Bunu başından itibaren anlamıştı. "Üzerimi değiştireyim."
Taehyung onu merdivenin altına kadar takip etti. "Yüksek yakalı bir şey giy. Bir kazak," dedi taehyung kimsenin duymayacağı kadar alçak sesle.
Jungkook kapıya, boş oturma odasına bir bakış attı ve "Sorun değil," dedi. "Neredeyse iyileştiler bile. Gördün mü?" yakasını aşağı çekti ve başını yana yatırarak taehyung'a boynunu gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Vampire Diaries | 𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊
VampirosAlacakaranlıkta ellerini uzatan kâbus ve ruhunu kaybetmiş bir beden ~𝓣𝓪𝓮𝓴𝓸𝓸𝓴 Robert E. Lee Lisenin popüler Prensi Jeon Jungkook yeni gelen öğrenci Kim Taehyung'un bir vampir ve onun çok tehlikeli bir ağabeyinin olduğunu bilmiyordu. ⁰²/⁰⁹/²² ...