3✓

758 98 196
                                    

Mezarlıkta serin bir rüzgar esti ve oğlanların saçlarını uçuştururken kuru yaprakları da etrafa savurdu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mezarlıkta serin bir rüzgar esti ve oğlanların saçlarını uçuştururken kuru yaprakları da etrafa savurdu.

Jimin, korkuyla yutkundu ve geri çekildi. Hepsi etraflarına bakınarak gergin bir şekilde gülüştü.

"Hava karardı." dedi jungkook şaşırarak

"Eve dönmek için kalksak iyi olur," dedi hoseok ayağa kalkarken. Jimin de ayağa kalktı.

"Hoşçakalın," dedi jungkook nazikçe mezar taşına dönerek. Mor çiçek yerde belli belirsiz görünüyordu.

Üçü birlikte, kilise harabesinin yükseldiği tepeye doğru sessizce yürümeye başladı. kilise harabesinin yanından geçerken Jimin bir an ürperdi.

Güneş batmış, sıcaklık aniden düşmüş, rüzgar birden hızlanmıştı. Her esinti çimenlerin arasında Islik gibi sesler çıkarıyordu ve yaşlı meşe ağaçlarının dalları -sallanıyordu.

"Donuyorum," dedi jungkook bir zamanlar kilisenin kapısı olan kara delikte bir an duraksayarak ve aşağıdaki manzaraya bakarak.

Ay henüz yükselmemişti, şimdi sadece eski mezarlıkla ötesindeki Wickery Köprüsü'nü seçebiliyordu. Eski mezarlik, İçsavaş günlerinden kalmaydi ve mezar taşlarının birçouğunun üzerinde askerlerin isimleri yazılıydı. Vahşi bir görünüşü vardı. Mezarlıkta çalılar ve yabani otlar büyümüş, sarmaşık dalları aşınmış granitleri sarmıştı. Jungkook bu görüntüden hiç hoşlanmamıştı.

"Farklı görünüyor, değil mi? Karanlıkta yani," dedi sesi titreyerek. Gerçekte demek istediği şeyi nasıl ifade edebileceğini bilmiyordu. Yani, buranın yaşayanlara göre bir yer olmadığını...

"Uzun yoldan gidelim," dedi hoseok. "Ama bu yirmi dakika daha yürüyeceğimiz anlamına geliyor."

"Bu taraftan gidebiliriz, sorun değil," dedi Jimin zorlukla yutkunarak. "Hep eski mezarlığa gömülmek istediğimi söylerim zaten."

"Gömülmekten sözetmeyi bırakır mısın lütfen?" diye tersledi jungkook tepeden aşağı doğru bakarken. Ama dar patikada ilerledikçe, giderek daha da huzursuz oluyordu.

Jimin ve hoseok'un yetişmesi için yavaşladı. İlk mezar taşına yaklaşırken kalp atışları hızlandı. Aldırmamaya çalıştı ama bütün vücudu ürperiyordu ve kollarındaki tüyler diken diken olmuştu.

Esintilerin arasında, her saniye korkunç bir şekilde uzuyor gibiydi. Ayaklarının. yaprak dolu patikada çıkardığı ses sağır ediciydi.

Kilise harabesi şimdi arkalarında karanlık bir siluet halinde yükseliyordu. Dar patika, likenlerle dolu mezar taşlarının arasından devam ediyordu ve birçoğu hoseoktan daha uzundu.

Mezar taşlarının bazıları, gerçek bir bebeğe benzeyen melek heykelli olan gibi -başı zaman içinde düşmüştü ve vücudunun yanına dikkatlice konmuştu- ciddi şekilde sinir bozucuydu. Başındaki iri granit gözleri boş bakıyordu. Jungkook bakışlarını ondan ayıramıyordu ve kalbi deli gibi atıyordu.

The Vampire Diaries | 𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin