24✓

33 10 0
                                    

"Bayanlar ve baylar, size 92 mezunlarını takdim ediyorum!"

Jimin diğer herkesle birlikte kepini havaya fırlattı. 'Başardık.' diye düşündü. 'Matt, Hoseok ve ben her şeye rağmen mezun olduk.' Geçen öğretim yılında bunu başarabileceklerinden ciddi şekilde şüphe ettiği zamanlar olmuştu.

Sue'nun ölümü yüzünden, Jimin mezuniyet töreninin ruhsuz ve sıkıcı geçeceğini düşünmüştü. Oysa şimdi etrafında çılgınca bir heyecan vardı. Sanki herkes hayatta olmayı kutluyordu; çok geç olmadan.

Annelerle babalar öne çıkarken Robert E. Lee son sınıf öğrencileri her yöne dağıldı, ortalık daha da karıştı. Jimin kepini aldı ve annesinin objektifine baktı.

'Normal davran, önemli olan bu.' dedi kendi kendine. Jungkook'un halası Jishoon ve geçenlerde evlendiği Robert Maxwell'ı kenarda dururken gördü. Robert, Jungkook'un erkek kardeşi Junghyun'un elini tutmuştu. Onu gördüklerinde cesaret verircesine gülümsediler ama ona doğru yaklaştıklarında Jimin huzursuz oldu.

"Ah, Bayan Jeon, yani Bayan Maxwell, bunu yapmamalıydınız," dedi Jishoon ona pembe güllerden oluşan küçük bir buket uzattığında.

Jishoon gözlerinde yaşlarla gülümsedi. "Bugün Jungkook için çok özel bir gün olacaktı," dedi. "Sen ve Hoseok için de özel olmasını istiyorum."

"Ah, Jishoon Hala." Jimin kendini tutamayarak kadının boynuna sarıldı. "Çok üzgünüm," diye fısıldadı. "Ne kadar üzgün olduğumu biliyorsun."

"Onu hepimiz özlüyoruz," dedi Jishoon. Sonra geri çekilip gülümsedi ve üçü birlikte Jimin'in yanından ayrıldı.

Jimin tekrar çılgınca kutlama yapan kalabalığın yanına döndüğünde, boğazında bir şeyler düğümlenmişti.

Ray Hernandez, Jimin'in bu yılın başında birlikte dansa gittiği çocuk, herkesi o gece evde vereceği partiye davet ediyordu. Tyler'ın arkadaşı Dick her zamanki gibi kendini aptal yerine koyuyordu. Babası resim üstüne resim çekerken Tyler şapşal şapşal sırıtıyordu.

Matt hiç de etkilenmiş görünmeden, James Mason Üniversitesi'nden bir futbol yetenek avcısıyla konuşuyordu. Hoseok dalgın dalgın etrafı süzüyordu.

Vickie orada değildi. Annesiyle babası onun evden çıkmasına izin vermemiş, okula gidecek durumda olmadığını söylemişlerdi. Yugyeom da orada değildi. Heron'da tuttukları daireden çıkmak istememişti. Annesi, Jimin'in annesine oğlunun grip olduğunu söylemişti ama Jimin gerçeği biliyordu. Yugyeom korkuyordu.

'Ve belki de doğrudur.' diye düşündü Jimin, Hoseok'a yaklaşırken. Yugyeom gelecek haftayı görebilecek tek kişi olabilir.

'Normal görün, normal davran.' Hoseok'un grubuna yaklaştı. Hoseok kepinden aldığı kırmızı-siyah kurdeleyi bir buketin etrafına sardı ve zarif parmaklarıyla güzel bir fiyonk yaptı. Jimin çabucak etrafına bakındı. 'Güzel. Burası yeriydi. Ve tam zamanıydı.'

"Ona dikkat et, mahvedeceksin," dedi yüksek sesle.

Hoseok'un düşünceli görünüşü değişmedi. Kurdeleye bakmaya ve düzeltmeye devam etti. "Bu hiç adil değil," dedi. "Biz bunları alabiliyoruz ama Jungkook alamıyor. Bu yanlış. Haksızlık."

"Biliyorum, çok korkunç," dedi Jimin. Ama ses tonunu hafif tuttu. "Keşke bu konuda yapabileceğimiz bir şey olsaydı. Ama yok."

"Her şey yanlış, tüm bunlar haksızlık," diye devam etti Hoseok onu duymamış gibi. "Burada güneşin altında mezun oluyoruz ve o... Bir taşın altında."

"Biliyorum, biliyorum," dedi Jimin yatıştırıcı bir ses tonuyla. "Kendini hırpalıyorsun. Neden başka bir şey düşünmeyi denemiyorsun? Bak, annenlerle akşam yemeğine gittikten sonra, Yoongi'nin partisine gitmek ister misin? Davet edilmiş olmasak da gidebiliriz."

The Vampire Diaries | 𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin