Babalar kızlarının, bütün masallarının en güçlü kahramanlarıdır. Onlar ejderhaları bile yenip prensesi korur. Peki bir masalda ejderha kahramanı yenerse prensese ne olur?
1999
Sevinç/
Kadın bu başına gelenlere inanamıyordu. Hala şoktaydı. Yerden cesetini aldığı minicik çocuk gözünün önünden gitmiyordu. Kocasını polisler alıp gitmişti. Herkes onun yaptığını söylüyordu. İnanamadı, ağladı, ağladı, ağladı. Akrabaları evine dolmuştu, çocukları eşinin amcasının oğlunun, aynı mahallede ki evindeydi. O yanlız kalmak istiyordu. Yanlız kalmak ve düşünmek kendini toparlamak her kafadan bir ses çıkıyordu. Teselliye yönelik sesler, sakinleştirmek için sesler, ne kadar boş şeylerdi bunlar o anda onun için. İnsanlar konuşurken o sadece kollarında öylece yatan saçlarından kanlar akan küçük kızın görüntüsünü aklından atmak istiyordu. Hayal kırıklıkları içini kavuruyordu. Çocuklar akrabalarında kalacaktı o gece. Bu karmaşaya onları sürüklemek istemiyordu. İnsanlar geldi gitti, geldi gitti. Yanında abileri ve eşinin ablaları vardı en son onlar çıktı. Sevinç tek başına kalınca içeride ki çekyata bıraktı kendini. Ağladı, ağladı, ağladı. Bütün gücü çekilmiş gibiydi. Çaresiz, kimsesiz hissediyordu. Evleneli on sene olmuştu. Eşi onun çocukluk aşkıydı. İlk aşkıydı. Ailesinden kimse onunla evlenmesini istemiyordu. Çok dayak yemiş, çok mücadele etmişti bu adamla evlenmek için. Sözler vermişti kocası ona. Güzel bir gelecekleri olacağına dair sözler vermişti. Hiç birini tutmadı. O evlendiğinden beri yoklukla mücadele etmişti. Herşeyi dişi ve tırnağı ile yapmıştı resmen. Kocası kahveden geri gelmezdi. Alkolden geri gelmezdi. Bunca mücadelenin içinde onu yanlız bırakmıştı o zamanlar en azından düzenli bir işi var çalışıyor diye düşünüyordu. Ailesinden destek isterse kendin ettin kendin buldun derdi annesi. Babasına yüzünü eğmek hiç istemiyordu. O dört erkek çocuğun peşine evin tek kızı olarak dünyaya gelmiş bu yüzden adını Sevinç koymuşlardı. Babası bir tanecik kızını aynı köyde yaşadıkları bu fakir oğlana vermek istemiyordu. Babası neydi ki oğlu ne olacaktı? İçkici kumarcı herifin tekiydi. Kızını çok uyardı. Nuh diyor peygamber demiyordu kız. Onca dayağa onca çileye rağmen evlenmişti bu adamla. O zamanlar sevdiği adam bu değildi ki. O çocuk liseye gidiyordu çok yakışıklıydı bir kere. Söz vermişti ona okuyacak vali olacaktı. Hem içkide içmez kahvenin yanından geçmezdi. Evlendikten bir süre sonra anladı yaptığı hatayı. Babası haklı çıkmıştı. Onlar o köyden çıkıp İstanbul'a gelmiş bir süre kirada kalıp güç bela önce tek göz odalarını ve daha yeni bu evi yapabilmişlerdi. Borcu hala tam bitmemişti. Şu durumda o kimsesiz ve çaresiz kalmıştı. Ailesine gidemez başını eğemezdi. Zaten bunca yıl kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyen o değil miydi? Kocasının yaptığı herşeyi saklamış dışarıya karşı mutlu bir yuva rolü oynamıştı. Başını hep dik tutmuş ailesini dinlemediği için yaşadığı pişmanlığı evli kalarak bir cezaya çevirmişti kendi içinde. Şimdi ne yüzle bu adamla evlenmek için onca laf saydığı ailesinin karşısına çıkardı? Onlarda tıpkı onun kendisine söylediği gibi, kendin ettin kendin buldun diyeceklerdi. Sahip çıkılmayı beklediği bu zamanda, bu onu daha çok kıracaktı. Demeyip yardım ederlerse bu sefer kendi ettikleri yüzünden gururu kırılacaktı. Çaresizdi Sevinç ne yapacaktı iki çocuk ve onca borçla? Ağladı ağladı ağladı. Yıkılan hayallerine, umutlarına karanlıklar içinde ki geleceğine ağladı.
Sabahı gözü gözüne değmeden etti. Kafasından geçen onlarca düşünceyi yoluna koymaya çalışıyordu. Vermek zorunda olduğu bambaşka bir mücadelenin hesabını yapmıştı kendince. O gece bütün yıkılmalarını hıçkırarak döktüğü göz yaşları sarsılarak ağlayan bedeniyle yaşamıştı. Yarına güçlü bir kadın olarak çocukları için ayağa kalkması gerekiyordu. Hayatı bambaşka bir yöne savruluyor bütün ipler elinden kayıp gidiyordu ve o sadece izlemekle yetinebiliyordu şu anda. Kına gecesi olan yeğenlerinin abisi polisti. Düğün sahibi büyük görümcesi yanındaydı. Sabah ne olup bittiğini öğrenmek için abisi ve eşinin ablası ile çıktı evden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHR-I AŞK (+18)
Teen FictionDİKKAT! +18 yazımlar, küfür ve argo tabirler, fiziksel ve psikolojik şiddet içerir. Ahsen çok özlemişti bu çocuğu sakalları uzamıştı yine. Kalbi deli gibi atmaya başlamıştı ne oluyordu ona ya? On beş gün görmemiş atmıştı hani aklından. Yalan söylemi...