Kalp kırığı cam kırıklarından daha keskindir. Damarlardan kanatarak keser bütün içini, kan kaybından değil his kaybından öldürür... Bütün umutlarının mezarına girer, hayal kırıklarının parçasını toprak olarak üzerine örtersin.
2006-
Ahsen Ozan'ı ne kadar arasa da ulaşamadı ona. Ne karargaha ne cep telefonuna. Anlam veremiyordu bu bitişe. Müzeyyen ne demişti de vazgeçirmişti onu? On gün sonra yıl başıydı. Nasıl birlikte geçiririz diye planlar yapmışlardı. Ozan, mutlaka arayacaktı bitmiş olduğuna kalbi inanmıyor, aklı Ozan'ın gittiğini korktuğunu söylese de kalbi şiddetle karşı çıkıyordu. Kızın bütün dünyası başına yıkılmış gibiydi. Her güne bir mesaj beklentisi ile uyanıyor gelmeyen mesaj içini paramparça ediyordu. Ölmemiş olmasına lanetler ediyordu her sabah. Bu kadar kalp kırıklığı ile insan nasıl yaşardı en azından verem olur ölürdü. Bir anda göz yaşlarına boğuluyordu hala yaşadığı için ağlıyordu. Kendisini odaya kapattı yemeden içmeden günlerce ağladı. Serter yanına gelip sarılırdı bazı günler. Çocuğun göğsüne kafasına koyar öyle ağlardı. "Geçecek abla" derdi çocuk sadece. Annesi babası ise onun ağlayıp durması ile dalga geçer aptallığını yüzüne vurup dururlardı. Kızın aklı Ozan'ın korkaklığını, onu yarı yolda bırakmış olmasını hatta Tamer'in dediği gibi yara bandı olarak kullandığını kalbine fısıldıyor Ahsen bu düşünceler altında ezilirken kalbi reddediyordu bunu. Kalbi hala çocuğun onu sevdiğini söylüyordu. Ozan için ailesi biz haklı çıktık oynadı işte seninle seviyor olsa vazgeçer bırakır mıydı? Ailesini ikna eder mutlaka alırdı seni, diyorlardı. Aklı kafası karmakarışık olurken kalbi bunlara inanmıyor bu lafları kendisine ettirdiği için Ozan'a kızıyor daha çok kırılıyordu. Sen kimin arkasından ağlıyorsun seni istemeyen çocuk için mi? Seni istemeyen aile için mi? Onu kışkırtmaya kalbinin bütün bağlarını koparmaya çalışıyorlardı kendilerince. Şimdi acımasızca o bağı ellerinden almaya çalışıyordu ailesi. Kızın yaşama sebebinin umut bağıydı o. Yoksa artık yaşadığını bile hissetmiyor düşünmüyordu.
Yıl başı günü Ahsen Ozan'ın onu aramasını bekledi. Arayacağından o kadar emindi ki. Çocuğun onu sevdiğine bu yaptığı şeyin bir sebebi olduğuna inanıyordu. Saat on ikiyi geçtiğinde bile bekledi. Sabaha karşı göz yaşları içinde uykuya daldı. Aramamıştı. Gerçekten bitirmişti demek ki. İstemiyordu onu sevmemiş yalan söylemişti. Korkup kaçmıştı. Alçak... Ahsen'in bütün umutları gireceği mezar olmuştu ona.
Ozan askeriye de verilen yılbaşı eğlencesinde gerektiği kadar durdu. Eline telefonunu defalarca aldı açamadı. Kızı ararsa herşey başa sarabilirdi. Kız onu çok aramış bir sürü kayıt bırakmıştı. Bir kaç seferinde orada olduğu halde yok dedirtmişti. O telefona koşup kızın sesini duymamak için ranzasına yatıp kendine sıkı sıkı sarılmak zorunda kalmıştı. Kız ondan vazgeçer unutursa diye korkuyordu. Bir buçuk ayda ondan vazgeçerse hiç sevmemiş demektir. Ahsen onu seviyordu Ozan bu sevgiden emindi. Onun için onca cefaya katlanan kız onu unutacak bir kız değildi. O kız sevgisinden vazgeçecek olsa ilk yediği dayakta ayrılırdı ondan. Bunlarla cevap veriyordu aklının ona işkence eden seslerine. Kızın fotoğrafını eline aldı. Onunla konuştu. Bekle beni Ahsen. Vazgeçmedim senden seni korumak için mecburdum. Sabret güzelim geleceğim. Unutma beni Ahsen sakın başkaları ile kendini avutma. Seni sevdiğimden şüphe duyma...
Ahsen kalbinde cevap veriyordu ona onu çok sevdiğini bekleyeceğini söylüyordu aklı ise başka bir Ahsen'le cevap veriyordu. Yalancı, korkak, alçak. Sen benim gururumu iyi bilirsin. Affetmem... Bitti. Ozan aklının işkencesine karşı kalbinde ki umuda sarılıyordu. Göz yaşları kalbine dolarken girdi yeniyıla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHR-I AŞK (+18)
Ficção AdolescenteDİKKAT! +18 yazımlar, küfür ve argo tabirler, fiziksel ve psikolojik şiddet içerir. Ahsen çok özlemişti bu çocuğu sakalları uzamıştı yine. Kalbi deli gibi atmaya başlamıştı ne oluyordu ona ya? On beş gün görmemiş atmıştı hani aklından. Yalan söylemi...