Yorumlarda buluşalım.
İyi Okumalar.
*******************
Ortalama üç dört dakikadır sadece birbirimize bakıyorduk. Esen rüzgar ile içim üşümüştü. Ellerimi kollarıma sarıp içeriyi gösterdim.
"İstersen içeride konuşalım?"
Gözlerimin içine bakmaya devam ederken elimi yüzüne doğru uzatıp parmağımı gözlerinin önünde şıklatmaya başladım.
"Gerçek? Bak inanması güç biliyorum ama bence Rüya bir şekilde kurtulmuş o yangından."
Gözlerini birkaç kez kırpıştıktan sonra "Hayal şey bunları daha sonra konuşalım." Elleri ellerimi buldu ve beni hafifçe kendine doğru çekti. "Sana göstermek istediğim bir şey var."
Bana bu kadar istekle bakarken ona hayır diyemezdim. Kapının arkasından anahtarımla hırkamı alıp çıktım. Arka bahçeye doğru ilerlerken "Nereye gidiyoruz? Güralp bir şey mi buldu yoksa?"
Gülerek bana baktı ve arkama geçti. İri elleri gözlerimi karanlıkla buluştururken ona güvenerek ilerliyordum. Elimi uzatarak bir şeylere çarpma ihtimalimi olabildiğince azaltmaya çalıştım. Kendimi fazlaca kasmışken bir kapıdan geçtiğimizi hissettim. Pervazdayken gözümü kapatan eller teke inmiş, gözlerimden ayrılan el belimi sararak adeta bir yapboz parçası gibi oturmuştu.
Kulağımda hissettiğim nefes ile karnımdaki yıldızlar ışıldamaya başlıyordu. Dudaklarım kendiliğinden kıvrılmıştı bile. Kulağımdaki nefes giderek yaklaşırken içim içime sığmıyordu.
"Hazır mısın Hayal?"
Kafamı salladığımda heyecanla dolu sesimle "Evet!" dedim.
Gözlerim yavaşça açılırken gördüğüm karanlık ile kaşlarımı çattım. Hiçbir şey gözükmüyordu ki. Sinirle arkamı döndüm, Gerçek bana alay eder gibi bakıyordu.
"E hani ne bu ben bir şey göremiyorum."
Yüzündeki gülümseme büyürken omzuna vurdum. Küskün bir tavırla "Şaka mı yaptın?"
Ağzından bir cık sesi çıkmıştı. Bir adım atarak nefesini hissedebileceğim bir yakınlığa geldi. Kendimi geri çekme isteği ile yanıp tutuşuyordum ancak vücudum benimle aynı fikirde olmayacak ki milim bile kıpırdamıyordu.
Bakışları yüzümde gezinirken heyecandan titreyen bakışları dudaklarımda uzun bir süre kaldı. Benim gözlerimde onun dudaklarına değerken, yüzümde hissettiğim derin nefes ile titrek bir nefes alıp gözlerimi gözlerine diktim. Onun gözleri dudaklarımdayken "Göremiyor musun cidden?" gözleri gözlerime değdi. Kafası hafifçe omzuna doğru eğildi. "Oysa adeta haykırır gibi ortada."
Gözleri dengemi bozarken kendime sinirlendim. Cümlesinin sonunda kaşlarımı çattım. Gözleri gözümden ayrılıp arkamdaki bir noktaya değdiğinde yüzünü daha net görebildiğimi fark ettim. Gerçek'in gözleri mi parıldıyordu? Yok artık iyice saçmalamaya başlamıştım. Yavaşça baktığı yere bakmak için döndüm.
Bahçede koca bir çınar ağacı vardı. Ancak ilk halinden farklı olarak bu ağacın dalına asılmış bir salıncak ve ağacın gövdesinden salıncağa kadar dolanmış led ışıklar da vardı. Led ışıklar sayesinde her şey çok netti. Bir adım geriye gitmeye çalıştığımda sırtım bir gövdeye çarpmıştı.
Güçlü sesiyle adeta küçük bir çocukla konuşur gibi "Beğendin mi?"
Beğenmek mi? Bayılmak tabirimiz bile şu an ki durum için oldukça yetersiz kalıyordu. Mutluluğumu anlatabileceğim kelimeler henüz keşfedilmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKİS +18
General FictionAkis, yansıma demekti. Hayatı boyunca göz bebeği olarak büyümüş yazar bir kadın Hayal Akgün ve hayatın acımasızlığıyla çok erken başa çıkmak zorunda kalmış polis bir adam Gerçek Saygın. Ve birde bir seri katil, bu iki hayatın kesişme noktası. "Katil...