Akis, yansıma demekti.
Hayatı boyunca göz bebeği olarak büyümüş yazar bir kadın Hayal Akgün ve hayatın acımasızlığıyla çok erken başa çıkmak zorunda kalmış polis bir adam Gerçek Saygın.
Ve birde bir seri katil, bu iki hayatın kesişme noktası.
"Katil...
Herkese merhaba arkadaşlar. Ülkemiz çok feci bir felaket yaşadı umarım hepiniz iyisinizdir. Bölümü atmakla atmamak arasında kaldım ancak belki kafanız dağılır diye atma kararı aldım. Yorumlarda buluşalım hepinizi merak ediyorum 😊💜
İyi Okumalar
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın lütfen.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*******************
Damağıma gelen acı kahve tadıyla gülümsedim. Karşımda heyecanla konuşan kadına baktım, yıllarca beraber çalıştığım bana abla gibi olan biriydi Hande abla. İş konuştuğumuz zaman hiçbir zaman mesafeyi bozmasak da böyle samimi toplantılarda daima arada muhabbet dozunu arttırıyorduk.
"Ay canım attığın maillerdeki konu yayınevinin ilgisini öyle bir çekti ki. Senin şu kitap üçlemesinin üçüncü kitabı basmadan önce net bir taslak görmek istiyorlar."
Elimdeki kupayı bırakırken az daha dökecektim ancak bunu umursamadan peçeteyle ağzımı sildim. "Ne!? Nasıl yani 3 aya çıkacak kitap ben daha taslağı geç konu belirli. Nasıl yetişecek?"
Boşver der gibi elini salladı. "Ay sanan da aheste yazan birisin üçleme bir kitabı bir seneden az sürede yetiştirdiğinin bilirim ben." diyerek bir kahkaha attı ve kahvesini yudumladı.
Endişelendiğimi belli etmemeye çalışıyordum ancak o kadar sürede hazırlayabilir miydim emin değildim. Henüz çözülmeyen bir dava olması da cabasıydı. İstemsizce masadaki telefona bakarken bildirim olmadığını gördüm.
Bir haftadır ne Gerçek ne de Güralp'ten ses vardı. Endişelenmeye başlamıştım ancak dedemin söylediğine göre yeni gelen dosyalar nedeniyle bu katilin dosyası kenara koyulmuştu. Not bırakmasa faili meçhule gidecek dosyalardı hepsi. Katili düşünmek içimde buz gibi bir his uyandırmıştı öldürdüğü kişilere baktığımda neredeyse hepsi azılı suçluydu ancak Güralp'in ailesi ve Gerçek'in babasının da bu listede olması soru işaretiydi.
"Peki sence bu katilin bir lakabı olması gerekmiyor mu?" Bir yudum daha alıp "Yani seri katillerin imzalarından bir isim bulurlar genelde seninkinde bu yoktu."
Kafamla onayladım.
"Yani elimizde fazla eksik bilgi var sadece dosyalardan öğrendiklerim ve bir olay yeriyle notlar."
"Yine de dikkat et baksana ne kadar korkuttuysa seni hastanelik oldun, kendini bu kadar yormanı istemiyorum."
Samimiyet ve endişe kokan cümlesiyle gülümsedim. "Merak etme Hande abla. Ben kilit iki insanın arasında olduğum için bu tarz şeyler oldu artık kendim çalışacağım için unutur."
Yalandı. Benim de bu oyunda bir rolüm vardı ancak henüz çözememiştim. Bu oyunda ne konumdaydım ya da oyunda mıydım yoksa seyirci miydim ondan bile emin değildim.
