Uzun siyah saçları beline geliyordu, cildi mermer gibi bembeyaz ve pürüzsüzdü. Dolgun kırmızı dudaklarını sıralı dişleri süslüyordu. Gözlerindeki ışıltı göreni hayran bırakıyordu. Öyle temiz ve sade bir auraya sahipti ki...
Tüm güzelliğiyle kampüs bahçesinde salına salına yürüyor ona imrenircesine olan bakışları fark edince gülümsüyordu.
"Minji-shi, nerede kaldın? 12 diye anlaşmıştık." Arkadaş grubunun yanına gittiğinde ufak azar kesmeleri pek de umurunda değildi. Gayet güzel bir güne uyanmıştı.
"Ah, üzgünüm... Elimden geldiğince erken gelmeye çalıştım."
Temiz havanın kol gezindiği yeşillik alan kampüslerinin en huzurlu yerlerinden biriydi belki de, orayı huzurlu yapan şey ise sadece yeşillik ve etrafta ara sıra görünen sincaplardı. Yoksa bu insanların dedikodudan başka yaptığı bir şey yoktu. Birilerinin hayatları onlar için pek önemliydi.
"Tanrım... Böyle bir şeyi nasıl yapabilir? Gerçekten aklım almıyor."
"Hırs gözünü bürüyünce her şeyi yapabilirsin Yeon-shi. Jooyeon'u ise hırs resmen kör etmiş."
Minji kaşlarını çatmış ve bir kaç metre ötedeki başka bir arkadaş grubuna bakışlarını kilitlemişti.
Bu hikayede mağduru oynuyordu galiba karşısındaki bu çocuk, gamzelerini göstererek gülümsemesi insanlara göre onu masum gösteriyordu. Oysa Minji'ye göre asla öyle değildi.
Gerçek yüzünü göstermemesine, insanların arkasından dilediği gibi atıp tutmasına rağmen nasıl hala daha bu kadar sevilen biri olduğunu anlayamıyordu. Kampüste tanıdığı tanımadığı bir çok kişi gelmiş ve onu teselli etmişti.
Ne kadar sinir bozucu...
Ya o fazla iyi bir gözlemciydi ya da insanlar iki gülümsemeye tav olan aptal sürüsünden ibaretti. Zihninden geçen gülümsemeler özetle bu şekildeydi, Minji'nin.
Oysa o da zamanında bu tarz bir konudan muzdaripti. Kimse suratına bakmamış, iğrenç bakışlarını onun üstünden ayırmamıştı. Yanında hiçbir arkadaşı yoktu. Karanlığın hükmettiği çevresinde sadece bir çift kehribar göz parlamıştı.
Hwang Hyunjin.
İsminin zihninde yankılanması bile onu gülümsetmeye yetiyordu.
Hyunjin, ona yardım etmişti. İğrenç dedikodular sadece onun bir kaç kelimesine bakarak susmuştu. O günden beri kahve küreleri sadece o çocuk üzerindeydi.
Soğuk, umursamaz ve ruhsuz gözükmesi ona işlemiyordu, biliyordu ki o da aslında iyi biriydi. Kalbinin her onu gördüğünde dehşet hızlı atması, onunla konuşmaya çalışırken kelimeleri seçememesi, adeta ona aptal bir lise aşkı yaşatıyordu belki de.
Ancak bu sadece başlarda masum bir hayranlıkken gittikçe takıntıya dönüşmüştü. O ise bunun farkına varamayacak kadar körleşmişti.
"Jeongin'i Jooyeon'dan tahmin edin kim kurtardı?"
"Kim kim?"
"Hwang Hyunjin! Şaka gibi, çocuk önce onun için Jooyeon'u dövdü. Sonra da onun peşini bırakmasını sağladı. Sevgili oldukları açığa çıkarsa şaşırma-"
"Ne dediğinin farkında mısın Jisu?" Diye hiddetlenmişti bir anda Minju. Arkadaşlarının sinir bozucu sesleri artık katlanılmaz bir hale gelmişti onlar için.
"Oh... Sadece aklımdan geçenleri söyledim. Neden sinirleniyorsun ki biranda?"
"Çünkü o aklından geçenler saçmalıktan ibaret. Sence Hyunjin, Jeongin gibi birini sevebilecek kadar aptal mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
verbatim // hyunin
FanfictionHwang Hyunjin, gece bardan ayrılıp evine dönerken yolda gördüğü sarhoş çocuğun hayatında bazı şeyleri değiştirebileceğini tahmin etmemişti. TW! Ed ● Bu kurgu fanfiction (hayran kurgu) kategorisine girmekle birlikte gerçek hayatla bir bağlantısı bulu...