Bölüm 10

539 73 26
                                    

Yüksek sese ev sahipliği yapan, alkolün mayhoş kokusunu içinde barındıran mekana girdiğimde karşılaştığım insanlarla selamlaştım. Herkesin yüzü gülüyor, eğlenmenin tadını çıkarıyordu. Final ve vize haftalarını geride bırakmıştık ve böyle bir kafa dağıtmanın iyi geleceğinden emindim. 

Gözlerim benimkileri aradığında bir masada toplanmış olduklarını fark ettim. Yanlarında Minho Hyung ve Changbin de vardı. 

"Selam." Yanlarına ulaştığımda dikkatlerini çekmiştim. Bana karşılık vermişler ve aralarındaki sohbete katmaktan çekinmemişlerdi. 

Tabi ki sohbet umurumda değildi. Kendi hallerinde takılan Changbin ve Felix ikilisi daha çok ilgimi çekmişti. Onlara bakarken bile gülmemek için büyük çaba sarf ediyordum. 

Küçüklüklerinde bile birbirlerine karşı hassas olan bu çiftin böyle bir adım atabilecekleri ölsem de aklıma gelmezdi. Hep bu ikisini yakıştıran ithamlarda bulunur, tabiri caziyesi taşak geçerdik. Şimdi birbirlerine bakarken bile gözlerinin içi gülüyordu, kim bilebilirdi böyle olacağını?

Jisung ve benim manifest yeteneklerim olmasa bunu rüyalarında göreceklerdi de neyse...

Ortam ise tatlıydı. Rimhwa Hyung sevgilisi için en iyisini hazırlamaya çalışmıştı, Eunhee Noona bu konuda çok şanslıydı. Özellikle aradan geçen bir kaç dakikanın ardından Rimhwa Hyung'un sahneye çıkıp yaptığı romantik konuşma şans konusundaki görüşümü bir kez daha doğrulamıştı. Şayet Noona, bu konuşmanın güzelliğini kaldıramamış mutluluk göz yaşlarını akıtmıştı. İnsanlar gerçek aşkı bulmuştu biz de burada sürünüyorduk işte...

Mum üflenme ve hediye işleri tamamlandığında ayak üstü Rimhwa Hyung'la sohbet etmiştim. Morali gayet yerinde iyi bir gece geçiriyordu. Yaşanan bazı olaylara da kafamı takmamamı kötü insanların her yerde olduğunu söylemişti. Ne diyebilirdim ki... Haklıydı ama bu "kötü insanlar"ın sürekli beni bulması ayrı bir garipti. 

Partinin ilerleyen vakitlerinde bizim ekip ben dahil bayağı çakır keyif olmuştuk. Sonradan aramıza katılan Chan Hyung ve Seungmin dışında, bu ikisi eğlenmek nedir bilmiyordu. 

Yeonjun'un bin beş yüzüncü hoşlandığı insanı dinlemekten gına gelince de biraz kafa dinlemek ve içkimi tazelemek için barmenin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başlamıştım ancak önüme geçen bedenle durmak zorunda kaldım. Kafam zaten pek yerinde değildi.

"Selam Jeongin,"

"Oh... Selam Minji Noona, nasılsın?" dedim ve samimi bir gülümseme kondurdum yüzüme. Minji Noona'yı severdim, galiba turizm okuyordu. Buraya bizzat beni davet eden de oydu. Nazik ve tatlı biriydi, kimseye kötü bir davranışını görmemiştim. Ayrıca güzelliği de herkesin dilindeydi. 

"İyiyim, eğleniyorsundur umarım. Biraz bunaltıcı olsa da..." Gözleri bir süre rahatsızlıkla etrafta gezindi. Oysa bu tarz ortamların yıldızı olmaktan çekinmeyen biriydi. Kendisi bile bir çok kez parti düzenlerdi. 

"Bence güzel düşünülmüş bir ortam. Eunhee Noona, Rimhwa Hyung gibi bir sevgiliye sahip olduğu için çok şanslı olmalı." 

"Değil mi? İmreniyor bazen insan onlara." Kıkırdadım, başımı onaylar anlamda salladığımda o bakışlarını üstümden ayırmadı. "Neyse ki aralarına girebilecek biri yok. Hm?" 

Müzikten olsa gerek dediğini pek anlayamamıştım. Kaşlarımı çatıp dediklerine kulak kabarttım. Ancak nedense gözlerinde bir kaç saniye önceki huzurlu ifade yoktu, alayla bakıyordu. Belki de biraz üstten.

"Biliyorsundur böyle işleri Jeongin."

"Efendim?" Yüksek sesle attığı kahkahası yüzümdeki gülümsemeyi silmişti. Ne ima ettiğini açıkça söylemeliydi. Alttan alta laf çarpıtmalardan hoşlanmazdım.

verbatim // hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin