Belki de geçirdiğim en güzel buluşmalardan birinden dönüyordum. Geçen o günlerin ardından hiç bu kadar huzurlu ve sakin olmamıştım. Nasıl her onunla göz göze gelebildiğimde heyecanlanabiliyordum ki? Elini ilk tuttuğum andan itibaren bırakmamıştım, bu bile kafayı yedirebilirdi bana.
"Bitmemesini dilerdim..." diye mırıldandım. Gülümsedi ve elimin üstünü okşadı bırakmadan önce. Parmakları nazikti, tüy kadar hafif dokunuşlardı. İçimde bir şeylerin eridiğini hissedebiliyordum.
"Son değildi." Kehribarlarının önüne düşen birkaç uzun siyah tel gecenin başından beri onu güzel gösteriyordu. Yüzünün her bir köşesi zihnime kazınmıştı; göz altındaki tatlı benden dolgun alt dudağına, uzun kirpiklerinden mermer gibi olan cildine kadar...
"Evet... Teşekkür ederim." Asansörden inecekken bir kez daha ona döndüm. Parmak uçlarıma çıkarak yanağına aceleci bir buse kondurdum. "İyi geceler." Ve bir şey demesine izin vermeden asansörden indim.
Şu zamana kadar bir çok sevgilim olmuştu, çok farklı insanlar tanımıştım. Yeri geldiğinde güzel anılar biriktirsem de sonu hep aynı olmuştu. Bu konuda fazla kapatmıştım kendimi, uzun zamandır da bir ilişki aradığımı düşünmüyordum.
Fakat,
Hwang Hyunjin'le karşılaştığımda onun çoktan bana kapılmış olduğunu fark ettim.
"Lan çocuk balık burcu balık!" diye çıkıştı Felix.
"Ben ondan korkuyorum ya, istemem." Gergince Felix'e katılan Jisung'tu.
Asansörden indiğim anda dört beden karşılamıştı beni, kapıcımız Joohyun amca ve benim üç salak. Joohyun amcadan kapıyı açmasını ve içerde ölüp ölmediğimi kontrol ettirmeye çalışıyorlardı. Tabii alnındaki kırışıklıklar yüz göstermeye başlamış olan Joohyun amca, biraz karşı çıkmıştı.
Neyse ki olayı çok büyütmeden kapatmayı başarmıştım ve üçünü günler sonra eve sokmuştum. Nerede olduğuma ve bunca zamandır neden onlara dönüş yapmadığım hakkında bir çok soru soruyorlardı.
"Ya nasıl korkuyorsun ondan Tanrı aşkına?"
"Bize diyene bak, zamanında 'Ona bulaşmayın, doğrar sizi.' diyen sen değildin zaten." Jisung, savunmasını yapıp Felix'le bana yüklenmeye devam ederken Seungmin araya girdi.
"Artık susacak mısınız? Buraya Hyunjin'le olan ilişkilerini konuşmaya gelmedik." İkisi de anında susmuş ve yerlerine oturmuşlardı.
Yeni duştan çıkmış olduğum için nemli olan saçlarımı karıştırıp başımı koltuğa yasladım. Ben duştayken üstün körü evi toplamışlardı, saat gece üçe yaklaşsa uyumamakta inatçı davranıyorduk.
"Sadece, uyuyordum. Zamanın o kadar çok durmasını, o kadar çok akmamasını istedim ki... Haftalardır her uyuduğumda kabus görüyorum. Korkuyorum gözlerimi kapatmaya, benden istemsiz hareket ediyorlar ve bir kez daha teslim oluyorum uykuya. Bu döngüyü asla kıramıyordum."
Sessizce dinliyorlardı beni, kafamdaki ses susmam gerektiğini haykırırken ben daha çok anlatıyordum. Fazla yorulmuştum, beni fazla yormuştu...
"Kabuslarında... ne görüyordun?" diye sordu tedirginlikle Felix.
Çillinin de son günlerde morali yerinde değildi. Beni görmek istiyordu, imkanı varsa sadece sessizce yanımda oturmayı bile kabul etmişti. Ama ben sadece bana yalvaran mesajlarına görüldü atıp uyumaya devam etmiştim.
"Değişiyor..." Gözlerimi ondan kaçırıp beyaz tavana bakmaya devam ettim. "Başlarda sadece alevlerle dolu evimi görüyordum. Bazen okyanusun ortasında gittikçe dibe çöktüğümü ve nefes bile alamadığımı da gördüm. Hepinizin tabutumun başında gülerken de... kapalı bir odaya kilitlendiğimi de..." Gittikçe içim daralıyordu. Gözlerimin önünden eksilmiyordu hiçbiri. Her birini çiviyle çakmışlardı zihnime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
verbatim // hyunin
FanficHwang Hyunjin, gece bardan ayrılıp evine dönerken yolda gördüğü sarhoş çocuğun hayatında bazı şeyleri değiştirebileceğini tahmin etmemişti. TW! Ed ● Bu kurgu fanfiction (hayran kurgu) kategorisine girmekle birlikte gerçek hayatla bir bağlantısı bulu...