Çok ağır bir bölüm ile karşınızdayım.
İyi okumalar.
...
ASALAK
Hayat garipti.
O kadar garipti ki, ne olduğunu bile anlamadan atlamıştı. Belki de, bir saniye bile düşünmemişti.
Yanılıyordum belki de, intiharı uzun süredir düşünüyordu ve şimdi ise sebepsizce vakit bulmuşken atlamıştı.
Garson çocuk. Ay ışığından belli oluyordu, saçlarının koyu rengi. Bana göre sağ, ona göre sol dudağının alt kısmında büyük bir leke vardı. Leke ya da iz. Unutmamıştım suratını kazınmıştı hafızama.
Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Yerime adeta çakılmış bir durumdaydım. Çağatay ve Esat yanıma gelip omzuma dokunduklarında korkuyla sıçramıştım. Daha sonra onlara konuşma hakkı bile vermeden, kayıp insanları ve eşyaları bulan birimi toplamalarını istemiştim.
Lafımı ikiletmeden toplamışlardı. Birimdeki çalışanlara, çocuğu ve telefonu bulmalarını söylemiştim. Bu verdiğim görevden sonra sessizce söylenmeye başlamışlardı. Saçma geliyordu onlara çünkü uçurum çok yüksekti. Cesedin ve telefonun tanınmaz halde olduğunu düşünüyorlardı.
"Delirmiş bu, nasıl bulacağız bu yüksekten düşen telefonu." Bunu söyleyen kadının yüzüne bakarken, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
Sakin olmalıydım.
"Ayrıca cesette tanınmaz hale gelmiştir, kesinlikle delirmiş olmalı." Yanındaki bir başka kadının konuşması ile kendimi kontrol altına almaya çabaladım.
Sakin olamazdım.
Deli miydim?
Değildim.
Öyleydim.
Olamazdım.
Bu anı unutmak için her şeyimi verebilirdim. Koparılmış kitaplarımı, yırtık kıyafetlerimi, canımı hatta kurabiye kafamı bile verebilirdim.
Kurabiye kafa kim miydi?
Dışarıdan gören biri, onun küçük bir oyuncak fare olduğunu düşünebilirdi ama öyle değildi. Kurabiye kafa, ağladığımda göz yaşlarımı siliyordu. Gece korktuğumda bana sarılıyordu. Babam yemek ve su vermediği zaman, benimle aç ve susuz bekliyordu. Aç olduğumda, benimle beraber her yemeğin olduğu bir sofrayı hayal kuruyordu. Susuz kaldığımda ise, benimle beraber kocaman bir okyanusu içmeyi düşlüyordu.Her anda yanımda olan kurabiye kafamı, hiç bir anda yanımda olmayan anneme tercih edemiyordum.
Bencildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAZİT
ActionO an anlamıştım; biz iki ölü bedendik, iki iskelettik. Bizim organlarımız yoktu, bizim çürümüş kalbimiz ve ruhumuz vardı. Çürümüş kalplerimiz, ayrı olunca siyah görünüyordu. Yan yana olunca, kırmızı rengini alıyordu. Onun eli kalbimdeydi. Hayır, ruh...