Dişçide bölüm yazıyorum, bunu da yapmadım demem. xd
Hazırsanız, iyi okumalar.
...
KARŞINDA DEĞİL YANINDA
Düşündüm. Bir insan her şeyi unutursa mutlu olur muydu? Yoksa kendini boşlukta mı hissederdi?
Her şeyi unutmak. Dostlarını, düşmanlarını, sevdiklerini, sevmediklerini, iyi anları, kötü anları, aileni, aile gibi hissettirenleri. En önemlisi ise, sevdiğin insanı. Hepsini unutuyordun, sıfırlanıyordun. Hiç bir şey yaşanmamış gibi siliniyordu hafızandan. Garip geliyordu kulağa ama kötü gelmiyordu. Bazıları için mükemmel bir şeydi unutmak.
'Sende bazılarına dahilsin değil mi, Devin?'
Eğer her şeyi unutursam, mutlu olur muydum?
'Her şeyi unutursak mutlu oluruz, çünkü hatırladığımız her şey canımızı yakıyor.'
İç sesime hak verdim.
Geçmişimdeki kötü anlar aklıma düşünce kalbime sanki bir bıçak saplanıyordu, geçmişi unutursam ise sadece aptal gibi hissederdim.
Aptal gibi hissetmek istedim.
Şu anda telefonum yanımda olsaydı 'yapılacaklar listesi' klasörüne eklerdim bu maddeyi de. Buruk olan içim sanki daha da burkuldu.
Benim mutluluğum unutmaktan geçiyordu. İhanetleri, geçmişimi, yaşadıklarımı hepsini zihnimden silersem mutluluğa kavuşurdum belki. Kitabımın gözümün önünde onlarca parçaya bölünmesini unutursam belki de tekrar gülebilirdim bana gülmeyen bu siktiğimin hayatına. Ya da annemin yüzüne basılan o ütüyü unutursam, ayna da kendime baktığımda ölü bir ruh ve beden görmezdim, ölü ruhum ve bedenimde.
Canım çok yanıyordu, yaşadığım yer yanıyor gibi çaresizdim. Yaşadığım yer yanmış kül olmuştu ve gidecek kimsem kalmamıştı.
Kar yağıyordu, hava buz gibiydi. Ben onlardan yorgan istemişken, onlar beni soyup bu soğuğa mahkum etmişlerdi. Güneş çıkmıştı, hava yanıyordu. Ben onlardan bir yudum su isterken, onlar üzerime kaynar suyu bocalamışlardı. Derimin yüzüldüğünü, kemiklerimin gözüktüğünü biliyordum. Ama hiç bir şey yapacak gücü bulamıyordum.
Kasım ayları soğuk oluyordu ama bu gece hava sıcaktı. Bu gece farklıydı sanki, bir şeyler bitip bir şeyler başlayacak gibiydi.
Parti için kurulmuş bahçedeki kokteyl masalarından birinde öylece duruyordum. Birde yanımda Ozan vardı. Düşünsenize bir partiye gidiyorsunuz ama partideki herkes bembeyaz ve aynı tür şeyler giyinmiş dans ediyorlar. Garipti değil mi? Ama burada tam olarak bu oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAZİT
ActionO an anlamıştım; biz iki ölü bedendik, iki iskelettik. Bizim organlarımız yoktu, bizim çürümüş kalbimiz ve ruhumuz vardı. Çürümüş kalplerimiz, ayrı olunca siyah görünüyordu. Yan yana olunca, kırmızı rengini alıyordu. Onun eli kalbimdeydi. Hayır, ruh...