İyi okumalar.
...
"Beni boğan kendi elim değildi, beni boğan; Azrail'in kör edici siyahlığı, ihanetin kalbimdeki tarifsiz sızısı ve yalanın zehirli ama bir o kadarda güçlü eliydi."
...
BİRİNE İLK VE SON KEZ GİTMEK
Hayat bizden hep bir şeyi seçmemizi isterdi. Hayat bizi; hangi liseye gideceğimizi, üniversitede hangi şehri tercih edeceğimizi, özel bir yere giderken ne giyeceğimizi seçmeye iterdi.
Bazen ise; yaşamak ile ölmek arasında seçim yapmaya zorlardı.
Tercihler, seçimler ve sonuçlar. Tercihlerimiz ve seçimlerimiz sonuçlar doğurur. Bazen iyi, bazen kötü sonuçlar. Ben tercih ettiğim yolun, doğru bir yol olmadığını biliyordum. Ama bende artık doğru olmak istemiyordum, yanlış olmak istiyordum.
Gerçek en fazla ne olabilirdi ki? Bir tanışıklığımız yoktu, hayatımı nasıl bir gerçeği değiştirebilirdi? Ben böyle düşünüyorken, içimdeki ses tam tersini söylüyordu. Bizim tanışmasak bile, bir bağımız olduğunu dile getiriyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, ne yapacaktım?
Başıma keskin bir ağrı girdiğinde, kendimi çok kastığımı fark ettim. Biraz daha bu konu üzerinde düşünmeye devam edersem, kafayı sıyıracaktım. "Millet hastaneye, kafayı sıyırdığı için yatar. Ben hastaneye yatınca kafayı sıyırıyorum." Kolumdaki saate döndü bakışlarım. 23.45'i gösteriyordu, bir saat on beş dakika içinde bir karara varmam gerekiyordu.
Ne olabilir dedim içimden. Karar belliydi, kararımı vermiştim.
Ve aslında kararımı çok önceden verdiğimi fark ettim. Kararımı, o bana dışarı çıkma teklifini yaptığı an vermiştim. O anda da cevap evetti, şimdi de.
Bahçeye inmek için ayağa kalmıştım ki, gerçekler düştü bir bir aklıma. Ben aşağıya nasıl inecektim? Şifa dağıtıcısını arayıp izin alsam en fazla iki saat dışarıda kalmama izin verirdi. Sınırsız süre dışarıda kalmama izin verse bile, güvenlik bir zaman sonra olduğum tarafı kontrol eder ve olmadığımı görürse başım yanardı.
Tek bir yol vardı, gizlice kaçmak. Yol vardı da, plan yoktu.
Yatağa yavaşça oturdum ve sakince plan yapmaya başladım. "Aşağıya ineceğim, duvarın dibinde güvenliğin uzaklaşmasını bekleyeceğim. Sonrada kapıdan hızlıca çıkacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARAZİT
ActionO an anlamıştım; biz iki ölü bedendik, iki iskelettik. Bizim organlarımız yoktu, bizim çürümüş kalbimiz ve ruhumuz vardı. Çürümüş kalplerimiz, ayrı olunca siyah görünüyordu. Yan yana olunca, kırmızı rengini alıyordu. Onun eli kalbimdeydi. Hayır, ruh...