Hararet ve kan ter içinde uyandım sanki nefesim kesiliyordu. Gülsüm'den su istedim. Lakin gördüğüm rüyanın etkisinden henüz çıkabilmiştim ki tam o esnada kapı çaldı içeri giren cariye Hünkarın has oda başı Diyar'ın geldiğini söyledi.
Gülbahar:
"Alın içeri,"
İçeri yanında bir kalfa ile geldi diyar ben dediğini anlayayım diye gelmişti kalfa. Diyar'ın yüzündeki ifade beni korkutmak için yetmişti hala gördüğüm rüyanın etkisindeyken Mehmet'in has oda başı korkunç bir halde neden sabahın erken saatinde geldi?Gülbahar Sultan:
"Hayırdır..?"
Cevabını az çok tahmin ettiğim soruyu sorarken sesim titredi ve gözlerim bir anda bulanıklaştı net göremediğim kalfa Diyar'ın el hareketleriyle anlattıklarını çevirmeye başladı.
Kalfa:
"Dün gece hünkarımız Mehmet Han uyurkarken bir saldırıya uğradı. Şans eseri ordan geçmekte olan bir cariye olanlara engel olmasaydı hünkarımızın kalbine o hançeri saplayacaktı o hain."
Titreyen ayaklarıma aldırmadan hızlı bir şekilde ayağa kalktım sendeleyerek kapıya koştum. Ardımdan Diyarda geliyordu.
Gülbahar sultan:
"Kim cürret edebilir buna!!?"
Sonunda ağzımdan bi kaç kelime çıktı. Diyar şaşkınca bana bakıyordu. Beniöde gözüm kimseyi görmüyordu ve bir an evvel Fatih'e ulaşmak istiyordum. Ağlamaktan bitap düşmüş gözlerimi ovaladım. Daha hızlı yürüyordum. Haremden geçerken herkes şaşkınca bana bakıyor ve dün geceki saldırıdan bahsediyorlardı. Has odanın kapısına gelince kapı ağası;
- hünkarımız has bahçedeler sultanım
Belli ki bunalmış. Diyar has odayla ilgilendiğinden beri hiçbir havadis gelişmemişti. Dün geceki bu saldırı da neydi?
Has bahçeye ulaştım. Fatih arkasına dönüktü. Koşarak yanına gittim. Tam yanına yaklaşıp onu sağ salim görünce gözyaşlarıma boğuldum.
Mehmet Han;
- Gülbahar sakinleş!
Gülbahar Sultan;
- Size .. Kim yapar bunu kim cesaret eder buna?
Mehmet Han;
- Macar bozuntuları.. Sen sıkma canını iyiyim çok şükür lakin ben bu hadsizliğin ve küstahlığın hesabını sormasını da bilirim..
Gözyaşlarım istemsizce akıyordu dün gece ki rüya..
Gülbahar Sultan;
- dün gece rüyamda öldürülerek hakkın rahmetine kavuştuğunuzu..
Diyebildim yalnızca bana sımsıkı sarılan kolları..Başımı omzuna koydum. Kokusunu duyuyordum çok şükür,
gördüğüm rüya ve bu yaşananlar sinirlerimi yıpratmıştı.Mehmet Han:
- Siz yarın Amasya'ya dönün. Hazırlıklara başlasınlar.
Gülbahar Sultan:
- Hayır ben gitmeyeceğim.
Mehmet han gözlerini gözlerime dikti;
- Asi olma gülbaharım gitmeniz münasiptir.
Gülbahar Sultan:
- Bayezid ve lalası dönse ben bir süre yanınızda kalsam.
Mehmet Han:
- Oğlum sana emanet sende gideceksin.
Başını sallayarak onayladım. Sarıldı tekrar.. Bir süre birlikte vakit geçirdik has bahçede.
Ağa;
- Hünkarım Çiçek Hatun dairenizdeler mühim bir mesele varmış.
Mehmet Han:
- Gidelim Gülbahar sende işlerini hallet yarın yolcusun..
Gülbahar Sultan;
- Peki Hünkarım
Yılan kadın. Mühim meselesi ne olabilir ki. Bizim burda olduğumuzu anladığı için mesele yarattı belli ki.
Daireme döndüm ve hazırlıklara başladım.Aklım bir yandan Çiçek Hatunun mühim meselesindeydi. Sinirimi stresimi atmak için hamamı hazırlattım.
Gülbahar Sultan:
- Gülsüm güzel bir hamam sefası çekelim Harem kızlarına haber verin hepsi gelsin. Hünkarımız için lokmalar dökülsün.
Hamama vardık kısa bir meyve sefası çekip kalfalarla sohbet ederken içeri o yılan girdi.. Çiçek Hatun..
İçim sıkıldı onu görünce istemsizce suratım asıldı.
"Gülsüm evlatlarım ile görüşeceğim, acele etsek iyi olur. Buranın da havası boğdu iyice"
Çiçek Hatun:
" yarın dönüyorsunuz ha Gülbahar hatun? Vedalaştınmı Hünkarınla?"
Kahretsinn.. Halvet olmuş belli ki.. Beni çağırmasını beklerdim. Yada yine hayal kuruyordum. Veda etmek için beni çağırıp güzel bir gece geçirecek değildi. Hünkar bu kimle nezaman isterse birlikte olur. En çokta bu yüzden içten içe kızıyordum ona hatta öyle kızıyordum ki anlık sinirlerime hakim olamamamın tek sebebi buydu. O yılanın karşımda keyif çatmasını daha fazla seyredemezdim. Hamamdan ayrıldım. Fatih'in beni görmek istemesini bekleyerek ve hayal ederek uyuyakaldım. Sabah Gevherhanın cıvıltısı uyanmama sebep oldu.
Gevherhan Sultan:
- Dönüyoruuuuzz sonunda sarayıma kavuşacağım!
Ne çok seviniyordu biricik sultanım. Buranın daha büyük olması onu mutlu etmemiş küçük saraydaki huzuru çoktan arar olmuş.
Gülbahar Sultan:
- Önce Hatice sultanı görelim ay yüzlüm.
Ben giyinip. Gevherhanın elinden tutup veda etmek için Hatice Sultan'ın odasının yolunu tuttum. Yolda Mehmet Han ile karşılaştık. Sabah Hatice sultanı görmeye gitmişti oda. Aralarındaki muhabbet kardeşten ziyade çok iyi dostları andırıyordu.
Mehmet Han:
"Ay yüzlü sultanlarım nereye gidiyorlar?"
Gevherhanı kucağına alıp sımsıkı sarıldı. Çok özlüyordu evlatlarını ayrı kaldığımız günlerde. Elini çeneme uzattı.
Gülbahar Sultan:
- Hatice Sultan ile vedalaşmaya gidiyoruz Hünkarım.
Mehmet Han:
- Sizi burada görmem iyi oldu Gül yüzlüm benim divanda önemli işlerim çıktı elçilerle görüşeceğim. Sizinle vedalaşayım, Bayezid'imide görüp giderim.
Gülbahar Sultan:
- Kendinize dikkat edin Hünkarım. Hemde çok dikkat edin düşmanlarımız sarayın en içine hatta odanıza bile girdiler. Siz kalmama engel oldunuz keşke izin verseniz?
Alnımı öptü.
Mehmet Han;
- Gitmen daha uygundur Gül yüzlüm kısa zamanda tekrar görüşeceğiz.
Gevherhana tekrar sarılıp öptü. Arkasından izledim ben her gidişimde onu bir daha görmeyecekmişim gibi bakardım. Yüne bakıp hüzünlendim.
Hatice Sultan ile vedalaştıktan sonra yaylılara binip istanbula veda ettik.. Uzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Yaz ayının sıcaklığı yüzüme vurdukça anılarımızı hayal ettim. Onunla geçirdiğim her anı en güzel şekilde hayalimde canlandırdım.. Ben hüznün sultanı Gülbahar bu şehre hep böyle mi veda edecektim? Kalbim her daim gülerek döneceğimi söylüyor beynime birgün elbet gülerek döneceğim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fatih'in Gül Yüzlüsü
Historical FictionFatih Sultan Mehmet'in zevcesi 2. Bayezid Han'ın ve Gevher Sultan'ın validesi Gülbahar Hatun ( hikayemiz tarihi kurgudur karakterler dışında hayal/kurgu dan oluşmaktadır)