Okulda geçirdiğim geri kalan süre boyunca Tighnari'yi aradım, ama yoktu. Okul çıkışına doğru hafif hafif yağmur yağmaya başlamıştı, emindim bu sefer yine eve dönemeyecektim, büyük ihtimalle yani. Okul çıkışı yağmur dahada hızlanmıştı. Kar yağmasını beklerdim, doğal olarak eve gitmem zordu. Muhtemelen yakın bir yere sığınacaktım, okul saat akşam 6'dan sonra kapanıyor. Bu sefer birinde kalsam mı diye düşünmeye başladım, oturduğum yer uzak olduğu için okula yakın yerde oturan birinde kalsam sorun olmazdı herhalde? Yakınlarda oturan pek kişi tanımıyorum gerçi. Oh, acaba Tighnari'yi bulup onda kalmayı mı teklif etsem. Hım... bu sefer onu iyice mi arasam, yoksa... kameralara mı baksam. Bu iki seçenek arasından tabiki en zor olanı seçmek zorundaydım, kameralara bakarsam başıma bela alabilirdim. Aradım, belki yarım saatimi okulda gezerek harcadım, tabi gerizekalı olduğum için başından beri aslından kütüphanede olabileceği aklıma bile gelmedi. Koşarak kütüphaneye girdim, içerisi sessizdi, kimse yoktu. Bi' süre gelişi güzel orada dolaştım. Dışarıdan gelen yıldırım sesleri, cama hızla çarpan su damlacıklarının sesi, insanın nedensiz içini ürpertiyordu. En son kütüphanenin en köşe kısmına vardım, burasının ışığı çalışmadığı için genelde kasvetli olurdu. İlerlerken kitaplıkların arkasından gelen sessiz ağlama sesi dikkatimi çekti. Kitaplığın etrafından geçip kim olduğuna baktım... "Oh, hayır..." Yerde duran, elleri ile kafasını kavramış Tighnari'nin yanına hızlıca gelip yanına çömeldim, zavallı. "T.. Tighnari!- İyi misin..?" derken kafasını kavramış ellerini tutup başından çektim. "Lü.. lütfen dokunma..-" derken ellerini çekmeye çalıştı. "Sorun ne? Neden ağlıyorsun?" o sırada gürültülü bir şekilde şimşek çakma sesi yükseldi, o an ne oldu anlayamadan Tighnari bana hızlıca sarılmıştı. Gök gürültüsünden korkuyordu, şimşektende... yavaşça onu kendime yakın tutacak şekilde sarıldım. Ne kadar süre geçmişti bilmiyorum, ama emindimki yakın bi' süre içerisinde bütün kapıları kitleyeceklerdi.
"Tighnari, sana evine kadar eşlik etmemi ister misin?" hafif kızarmış yüzüyle bana bakıp kafasını onaylar şekilde salladı. Sonrada doğrulup Tighnari'yide kaldırdıktan sonra yerde duran çantasını alıp çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Koluma sıkıca sarılmış vaziyette duruyordu. Okulun kapısından çıkıp hızlı adımlarla yürümeye başladık, Tighnari'nin evi ne yakın ne uzak sayılırdı. Dairesinin kapısından içeriye girene kadar ona eşlik ettim, oturuduğu yer fena değildi, yani bir kişinin yaşamasına uygun bir yerdi galiba. Tighnari içeri girdiğinde bana döndü, "Buraya kadar geldiğin için minnettarım... teşekkürler-"
"Lafımı olur, sorun değil."
"Uhm, saat çok geç oldu hem yağmur da yağıyor, istersen bugün burada kalabilirsin."
"Oh, uhmm-" bi' süre düşündüm, bi' bakıma haklıydı, bu saatte dışarıda olmak tehlikeliydi de bir bakıma. Bu yüzden teklifini kabul ettim. Yine olduğum durumu Lisa'ya iletmek için onu aradım, olduğum durumu bilmesi gerekti. Bir kaç dakika süren konuşmadan sonra telefonu cebime atım. Üstümdeki kıyafetler ıslanmıştı, işte şemsiye almamanın sonu, hasta olursam şaşırmam. Bi' an aklıma bir şey esti ve Tighnari'ye döndüm. "Biraz garip bir soru olacak ama, bana uygun kıyafetin varsa alabilir miyim?-" şimdiden yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Tighnari bi' süre bana baktıktan sonra cevap vermeden odasının bi' köşesindeki çekmeceli dolaba yönelip bir kaç kıyafet aldı ve bana dönüp elindeki kıyafetleri uzattı. Elinden aldığım kıyafetlerle tuvalete geçip giyindim, salaş kıyafetler üstüme biraz bol gelsede tam olmuştu. Tuvaletten çıkıp Tighnari'nin yanına geçtim, üstüne yine kapşonlu svetşört giymişti. Ne sakladığı nedensiz bilmek istemeden duramıyordum.
..............
Saatler geçmişti, Tighnari kucağımda durup bir şeyler çizerken yorgun düşmüş ve uyuya kalmıştı, bende yorgundum ama onun rahatını bozmak istemiyordum. O kadar huzur içinde uyuyordu ki hareket bile etmiyordum. Hala yağmur yağıyordu, şiddetli bir şekilde cama çarpan yağmur damlalarının sesini duyabiliyordum, ara sıra çakan şimşek... o sesler olmasaydı herhalde olduğumuz oda sessiz olurdu. Bir anlık dalgınlığıma gelip uyuya kalmıştım herhalde, uyandığımda Tighnari yoktu. Saate baktım, gece yarısı falandı. Doğrulup etrafa baktım, olduğum oda boştu, onun tuvalette olabileceğini düşünüp olduğum yerden kalkıp tuvaletin kapısının önüne ilerleyip kapıyı çaldım. İçeriden sanki bir şeyin düşüş sesi geldi ve Tighnari kapıyı aniden açtı, kafasındaki kapşonluyu hızla düzeltip bana baktı, "He.. hey Cyno, bu saatte neden uyanıksın?"
"Seni merak ettim sadece, önemli bir şey değil. Bu arada içeride bir şeyin düşme sesini duydum iyi misin?"
"Ha.. hayır, bir şey yok merak etme..- Sen yatağa geri geç ben hemen geleceğim-" dedi ve tekrar tuvalete girip kapıyı kapattı. Garip. Yer yatağıma geri dönüp oturdum ve Tighnari'yi beklemeye başladım, uzun sürmeden Tighnari tuvaletten çıkıp yanıma geri geldi. Nerdeyse iki üç dakika boyunca yere baktıktan sonra bana yaslandı. O an ne yapabilirim diye düşünürken elimi kafasına atmak geldi içimden, elimi kapşonlusunun üstüne koyup hafif başını sıvazladım. Mırlama sesi duyduğuma yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Dur ne? Tighnari'yi göz ucuyla süzdüm, eliyle sanki arkasındaki bir şeyi tutmaya çalışıyormuş gibi bir şeyi sıkıca kavramıştı. Bi' süre sonra Tighnari bileğimden tutup elimi başından çekti ve bana baktı, yanakları kızarmış sinirli bir yüz takınmıştı, "Ke.. kes şunu-" derken bileğimi kuvvetlice sıktı. "Tamam tamam, üzgünüm." dedim ve şakasına acınası bi' yüz ifadesi takındım. Tighnari herhalde ciddiye aldı, bileğimi bırakıp boşluğa baktıktan sonra ciddi bir ifadeyle bana baktı ve başını hafif eğdi, "Pekala, eğer bu seni mutlu ediyorsa, başımı okşayabilirsin. Ama kapşonlumu çıkarma lütfen" dedi. Elimi başına atıp yavaşça okşamaya başladım, Tighnari'nin bir elini sürekli arkasında tutması ilgimi çekmemiş değildi. Başını okşadığım süre boyunca bir şeyi sıkıca kavrayıp durdu. "Tighnari bir şey sormak istiyorum, biraz fazla kişisel kaçıcak bunun için üzgünüm, kapşonluyu sürekli ne için takılı tutuyorsun."
"Uhm..-" kafasını kaldırıp bana baktı ve iç çekti. "Bunu açıklamak biraz zor, insanların beni ucube olarak görmesinden korkuyorum..-" sustu. Aklım karışmamış değildi, neyden bahsettiğini anlayamıyordum. "Sadece bir iki hafta önce tanıştığımızın farkındayım ama ben insanları yargılayan biri değilim. Bana güveniyor musun?" dedim ve iki elini nazikçe kavrayıp yüzüne doğru bakmaya başladım, Tighnari iç çekti "Bana o diğer kişiler gibi davranmayacağına söz verir misin?" dedi ve bana baktı. "Söz veriyorum, ne olursa olsun seni olduğun gibi kabul edicem." dedim, Tighnari ellerini ellerimden çekip kapşonlusuna atıp kapşonlusunu kaldırdı, "Ben insan değilim..." derken başının üstünde duran kulaklarını yere doğru eğdi. "Yüce arkonlar... sen... hayvan kanı taşıyanlardansın-" dedim ve Tighnari'ye iyice yaklaştım, "Bunu niye daha önceden söylemedin?! Sen çok tatlısın!!- Yani..- DEĞİLSİN!-- ah yüce arkonlar..." Tighnari olduğu yerde kıkırdadı, "Sağol..." derken yanakları kızardı. Şimdi utançtan ölücem galiba- "Uhhh..- Kuyruğunda var mı??-" Tighnari eliyle tuttuğu kuyruğunu bırakıp arkasında sallamaya başladı. Neden bilmiyorum, üstüne atlayıp konuşmaya başladım "Sen varolan en inanılmaz şeysin! Hala hayatta olan bi' hayvan kanlı gördüğüme inanamıyorum." derken hala şaşkın bir şekilde Tighnari'ye bakıyordum. "Pfff-" Tighnari kafasını yana çevirdi, sonradan farkına varıp üstünden kalktım ve özür diledim..........
Tighnari'nin başından beri garip davrandığının farkındaydım, ama hiç rezene tilkisi çıkacağını hayal etmemiştim. Bütün gece nedense bunu düşündüm, Tighnari ise aynı bir kedi gibi(kedi evet) bana sırmaşıp uyuyu vermişti. Herhalde söyledikleri sayesinde üstünden bi' yük kalkmıştı. Ama tabiki endişendiğim konularda yok değildi. Hayvan kanı taşıyanların çoğunun zaten yakalanıp deneylere kurban gittiklerini herkes bilir, bu yüzden zaten soyları tükendi. Dur... ya Tighnari'ye de aynı şeyi yaparlarsa? Hayır hayır hayır... böyle düşünmesem daha iyi olur galiba.
Tighnari'ye bakıp elimi başına attım ve yavaşça onu uyandırmayacak şekilde başını okşamaya başladım. Onu yavaşça kucağıma alıp doğruldum ve yatağına dönüp onu yatağının üzerine yerleştirdim. Tighnari'yi baştan aşağı süzdükten sonra üstünü örttüm, ve yatağının yanına çömelip oturdum ve sırtımı yatağa verip yaslandım. Tavana bakıp soluklandım, diğerleri gibi onunda kurban gitmesine izin vermezdim galiba. Bir anda Tighnari'nin hayatımdaki yeri çok önemli bir konuma yükselmişti. Çok düşünüyorum, çoktan uyumam gerekmez miydi?
-1151 kelime yey
;; ☆. •° .• 🌾
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belong To Me.. (Cynonari FanFic TR)
Hayran KurguBazen bir şey, ya da biri sadece size ait olmasını istersiniz. Kimse ona dokunmasın, konuşmasın, yanına bile yaklaşmasın ister, ona göre davranırsın. Belki bana bakar ve "Çok tatlı..." der. İşte ben ona bu kadar çok bağlandım...(school/modern au) se...