1. Bölüm

12.1K 339 26
                                    


Sadece karıştırılmıştım canım bunda ne var? Her insanın başına gelebilecek bir şeydi sonuç olarak. Ne diye şaşıracaktım ki?

Kaçta bir ihtimal olan şey benim başıma gelmiş olabilirdi tabii ki. Hatta bunun için neden kavga çıkarayım koca hastanede?

Evet, bu dediklerimin son cümlesi dışındakiler şakaydı. Lan böyle şey mi olur? Kafayı mı yediniz siz? Bebekleri karıştırmak nedir Allah aşkına. Fakat hastanede kavga çıkarmamıştım. Sadece gülmeye başlamıştım. Annem ve babam, bana ters ters bakarken ben sadece kahkaha atıyordum.

Kavgayı çıkaran abimdi. Zaten test olayından beri gergindi, etrafta saatli bomba gibi dolaşıyordu. Şimdi patlamıştı, doktora bağırıyordu. İçinde kalmasın zaten sonra bana patlıyor, olan güzelim bana oluyor.

''Siz on altı yıl sonra bunu söyleyecek cesareti, yüzü nasıl buluyorsunuz? Bana bunu açıklayın, aradan kaç yıl geçmiş, ben bu kıza kardeşim demişim siz gelip 'O sizin kardeşiniz değil, hata olmuş. Kusura bakmayın.'' Diyorsunuz. Kusura bakarım kardeşim! Onca yıl aklınıza gelmedi de şimdi mi geldi?'' Dedi sinirle. Eee dediklerini tekrarlıyordu bu.

''Bartın sakin olsana!'' Dedi annem. Abim, sinirle yanıma oturunca, annemin bakışları bana döndü. Dudaklarımı birbirine bastırmış ona bakıyordum. Bir süre birbirimize bakınca yine gülmeye başladım. Söylenerek önüne dönünce babam olaya atladı. ''Ahu sende gülmesene!''

Önümdeki çocuk bana su uzatınca başımla teşekkür ederek sudan bir yudum aldım. Abim ise beni dikkatle inceliyordu. Beni incelediğini fark edince şirince sırıttım, bu halime gülüp kolunu omzuma attı. Oldukça güzel olan bir kadın öksürerek söze girdi. Annemden daha yaşlıydı fakat, kendine dikkat etmiş olmalı ki yaşını göstermiyordu.

''İnanın bizde sizin kadar şaşkınız. Ne desek az kalır fakat...'' Dedi ve göz ucuyla onların yanında olayı izlemekle yetinen kıza baktı. ''Biz, kendi biyolojik kızımızı istiyoruz. Kaç sene sonra ona kavuşmak istiyoruz. Bunu kabul edeceğinizi umuyoruz.'' Dedi soru sorarcasına. O konuştukça abimin gerildiğini fark ediyordum.

''Biz istemiyoruz! Benim kardeşim belli, yok bundan başkası. Başım kaldırmaz hem.'' Dedi sertçe. Başı mı kaldırmazmış? Ne dedi o?

''Ne yaptım sana da başın kaldırmaz ya? Yazıklar olsun sana verdiğim emeklere!'' Diyip yalandan tükürdüm. Sabır çekip önüne döndü. Hayatta en sevdiğim şey abimi sinirlendirmekti. Haklıydı ama, haklı olmamalıydı.

''Siz, oğlumuza bakmayın. Bizde kendi kızımızı tanımak, bilmek isteriz. Bartın sadece olayın şokunda. İki ailenin de en doğal hakkı, kendi kızına kavuşmak. Kabul ederiz elbette!'' Dedi yanlarındaki kıza bakarak. Kız, anneme bakarak gülümsüyordu. Annem hiç bana bakmıyordu.

Yutkunarak önüme döndüm. Tamam, aramız mükemmel değildi. Hatta genellikle kavga ederdik, benim onlara yaşattıklarımı sevmezdi. Fakat... Bilmiyorum, canım yanmış gibi olmuştu. Kimsenin fark etmemesi için yüzüme her zamanki gülümsemelerimden birini yerleştirdim.

''Anne ne diyorsun sen? Ne demek kabul ederiz. Tamam, kendi kızınızı tanıyın.'' Dedi Abim, ardından öbür aileye bakarak sözüne devam etti. ''Hatta, sizde tanıyın kendi kızınızı. Ama sizin bahsettiğiniz evleri değiştirmek. Ben kardeşimi evimde istiyorum.''

Kadının eşi bu sefer lafa girdi. ''Kendi evimizde yaşaması, bize alışmasını istiyoruz Ahu'nun. Eslem'de aynı şeyi istiyor. Ahu'yu sizden uzaklaştırmayacağız sadece evleriniz farklı olacak.'' Bunlarda başka bir şey var. İnsan onca yıllık kızını bir anda biyolojik ailesine vermez!

Annem, az önce o teklife direkt atlamıştı ama!

Diyen iç sesimi görmezden gelip babama döndüm. ''Bizde aynı şeyi istiyoruz. İki çocuğun lafına bakmayacağız elbette. En doğrusu neyse onu umarak onu yapacağız.'' Diyen babamla, abim ayağa fırlayıp odadan çıktı. Babam, bu sözlerini onu kırmak için söylemişti. Son zamanlarda araları kötüydü ama, bu dedikleri ağırdı.

Onlara biraz bakıp abimin arkasından koştum. Bahçeye gidiyordu. Arkasından koşturup koluna girdim, bana bakıp yoluna devam etti. Bahçeye çıkınca cebinden sigarasını yakıp içmeye başladı.

''Babamın dediklerine takıldın değil mi?'' Dedim karşısında yere otururken. Yere oturmaktan hiçbir zaman gocunmamıştım. Bulduğum yere çökerdim, ayaklarımı neden yorayım ki?

''Bugün onu takamayacağım hiç. Sorun annem, ya sen kaç yıllık kızını hiç bilmediğin bir eve nasıl gönderirsin?'' Dedi sinirle. Derin bir nefes verip saçlarımı geri attım. O ise devam etti. ''Başta biyolojik annene çok sinirlendim. Büyüttüğün kızın o senin demek istedim. Sonra annem atladı, lan o kadın daha hoş bir dille söylemişti! Sen, gelip kıza direkt git deseydin daha az canı yanardı dedim içimden.'' Dudaklarımı birbirine bastırıp odağımı abimden uzaklaştırdım.

''Canım yanmadı.''

''Bende buna inandım?'' Dedi benim gibi yere çömelirken. Oturmamıştı. İşaret parmağıyla kalbime baskı uygulayıp devam etti. ''Ciğerini biliyorum kızım ben senin. Kaç parçaya ayrıldın sen orada da hiçbir şey diyemedin.'' Gülümsedi, gülümsedim.

''Demeli miydim?'' Dedim dolan gözlerimle. ''Başta çıkarman gereken kavgayı çıkarman gerekiyordu!'' Dediğinde gözlerime inat gülümsedim.


Kitabı beğendiniz mi? Düşünceleriniz nedir?


Ahu Yılmaz (Seveceğin)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ahu Yılmaz (Seveceğin)

AhududuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin