5) Sarı Zarftaki İhanetin Tablosu

367 51 59
                                    

Anahtarı son kez çevirdim ve paslı kilit açıldığında ikindi güneşinin aydınlattığı dağınık apartman dairesine adım attık. Üzerimdeki eşyaları pormantoya bırakıp mutfağa ilerledim.

"Güvenilir olduğundan eminsin değil mi?"

Eskimiş buzdolabından çıkardığım sade sodaları yandaki paslı açacakla açıp birisini kapıya yaslanmış beni izleyen Chan'a uzatırken güldüm. "Kimsenin buraya bilmediğine eminim." Mutfakta bulunan küçük pencereden uzun zamandır bakmadığım beton yığınlarıyla dolu manzaraya baktım uzunca bir süre. "Eğer evime izinsiz girme cesaretini gösteren biri olursa," Gözlerim onu bulduğunda baş parmağımla boğazım boyunca yatay bir çizgi çekerek gülümsedim. "en büyük hatasını yapar."

Tezgaha yaslanarak diğer sodadan bir yudum aldığımda ağzıma gelen tatla yüzümü buruşturdum. Hiçbir zaman bu tadı sevmiyordum. En ağır içkiyi bile içebilirdim ama sade sodayı asla. "Sade sodayı sevmiyorsun." dedi elimdeki sodayı işaret ederek.

"Şekerli sodalar artık bana hitap etmiyor."

Elimdeki sodayla yanından geçip yatak odasına girdim. Sodayı yandaki kağıtlarla dolu masaya bırakıp kendimi yatağa attım. "Çok yoruldum." Özlemle yattığım yatakta kollarımı açarak gerindim. "Daha çok yorulmak ister misin?" Chan çalışma masasının önündeki eskimiş sandalyeye otururken imayla gülümsedi. Ona rahatça bakabilmek için kafamı avcuma yaslayıp yan döndüm. "Hayır, kalsın."

"Teklifimi reddedecek biri gibi durmuyorsun." Söylediği şeye güldüm sadece, beni inceleyen bakışlarına gözlerimi kısarak karşılık verdim. "Sen de biriyle sevişme teklifi edecek biri gibi durmuyordun."

Yüzü bunu beklemediğini belli ederken sesli bir kahkaha attı. "Kim Seungmin ve onun sivri dili." dedi hâlâ söylediğime inanamayarak. Onun bu sözü sırıtmama neden olmuştu. "Özenle sivriltildi."

Gözlerim uzun zamandır uğramadığım odamda gezinirken istemsizce iç çektim. "Evi nasıl buldun?" Gözleri benim gibi etrafta gezinirken gözlerini kısarak düşündü. "Oldukça eski, dağınık ve bakıma ihtiyacı var. Ayrıca odanda senden beklemediğim kadar çok kağıt var."

Onun sözleriyle etrafa baktığımda kafamı salladım. Yatağın üstü dışında her yerde kağıtlar üst üste yığılmıştı. Uzun zamandır onlara hiç dokunmamıştım bile. "Kağıtlarda ne yazıyor?"

"İşle ilgili." dedim kısaca bu konu hakkında fazla konuşmak istemiyordum. Gamzesini belli edecek şekilde gülümseyerek bana baktı. "Yoksa öldürdüğün adamlarla ilgili bir roman mı yazıyorsun? Kitabın adı da 'Bir Katilin Son Arzusu' mu?"

"Haha çok komikmiş Chan, bir sonraki ay çok satanlarda beni görürsen kitabımı alırsın artık." dedim doğrulurken. Yeteri kadar uzanmıştım, şimdi işe koyulma vaktiydi. "Bu odada kaç kişinin dosyası var?" Merakla sorduğu soruya gülümseyerek cevap verdim. "Binlerce."

Yüzünün aldığı şekil beni gülümsetirken ayağa kalkıp kağıtları karıştırmaya başladım. Kağıtların üzerine zımbaladığım kağıtlardan isimlere bakıp aradığım ismi göremeyince kenara ayırıyordum. Unutulup tarihe karışan  kişilerin bile dosyası elime gelirken aradığım dosyayı bulamamak sinir bozuyordu.

"Bunlar sarılmış tütün falan mı?"

Arkamı dönüp Chan'a baktığımda elinde koca bir paket ince sigara gördüm. Uzun zamandır görmediğim sigaraları görmemle geçmişe gitmiştim sanki. Uzun zamandır oturduğum için uyuşan bacaklarımı yavaş yavaş oynatarak yanına ilerledim. Bana uzattığı paketi aldığımda gülümsemeden edemedim.

"Böyle sigara satıldığını hiç görmemiştim." Elimde duran sigaraları incelerken mırıldanmıştı. "Satılmıyor zaten." dedim gözlerim dolarken paketi ona verip gözyaşlarımı hızlıca sildim. "Kim Seungmin'i bir sigaranın ağlatabileceği aklıma bile gelmezdi."

Chi Ku : ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin