13) Sessiz Vals

188 29 66
                                    

(Geçmiş)
...

Motordan indikten sonra kaskı çıkarıp saçlarımı düzelttim, bana biraz bol olan siyah ceketin içine düz siyah tişört altında da neredeyse yere değecek uzun bir pantolon giymiştim. Beomgyu'nun evine uzaktan bakarken hafif soğuk esen rüzgârla içim ürperdi, kaskı motorun üzerine bırakırken Hwang'ın da inmesini bekliyordum.

Ev geniş ve iki katlı, kendine ait hoş çiçeklerle dekore edilmiş bir bahçesi vardı. Evin bahçe kapısını aralayıp içeri girdiğim sırada Hwang omzuma vurdu. "Ben sigara içeceğim, geliyor musun?" Kafamı olumsuz anlamda salladığımda benden uzaklaşarak evin arka taraflarına doğru yürüdü. Dirseklerine kadar katladığı mavi gömleğinin altına giydiği beyaz keten pantolonla birbirimize oldukça zıt duruyorduk.

Büyüklü küçüklü taşlarla döşenmiş bahçe yolundan ilerledikçe evden gelen müzik sesleri daha net oluyordu, kapıya geldiğimde yanda bulunan ahşap çerçeveli zile basıp bekledim. Birkaç saniye sonra Beomgyu elindeki kadeh ve kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açtı. "Hoş geldin- Hyunjin nerede?"

"Birazdan gelecek." dedim tekdüze çıkan sesimle. İçeri adım attığımda aniden Beomgyu boştaki kolunu omzuma atıp kendisiyle birlikte beni de sürüklemeye başladı. "Sorun değil, o gelene kadar ısınmak için bir şeyler içeriz." Kendimi önünde bulduğum barın üzerinden doldurulmuş birkaç bardağın arasından birini alıp bana uzattığında sırtımı bara yaslayıp ilk yudumumu aldım.

"İşte parti çocuğu da geliyor!" Beomgyu insanlara sesini duyurabilmek için bağırdığında yüksek ses kulaklarımı tırmalamıştı, kulağımı ovuştururken yüzümü buruşturdum. Ardından söylediği şeylerle etrafındakileri güldüren Beomgyu'yu dinlemeyi bırakıp kafamı merdivenlere çeviridim.

Jeongin üzerinde karmaşık yazıların basılı olduğu geniş tişörtün altına dizlerine uzanan bol kot şort giymişti. Saçları ilk gördüğümdeki gibi dağınık bir şekilde yüzüne dökülürken yüzünde ailesi tarafından yakalanmış yaramaz bir çocuğun gülümsemesi vardı.

Şimdi çoğunluğun ilgi odağı oyken merdivenlerden acele etmeden yavaş yavaş iniyordu, yanımdaki taburenin çekildiğini duyduğumda o tarafa döndüm. "Assolistimizin gelişini yakalamışım." Yandan aldığı kadehi benimkine vurup kafasına diken Hwang'a güldükten sonra ben de kadehte kalanları içtim.

"O zaman herkes burada olduğuna göre, bilirsiniz ki içkinin olduğu yerde oyun vardır, bir oyuna ne dersiniz?" Beomgyu'nun hitabetini iyi olduğundan evdeki çoğu kişinin dikkatini üzerinde tutabliyordu, birkaç kişinin oturduğu koltukların yanına giderek elindeki kadehi önündeki sehpaya bırakıp gülümsedi. "O zaman herkes hazırsa aranızdaki en cesaretlileri 'Hiç yaptın mı?'ya davet ediyorum!"

"Ah, bu kadar ergen gösterisi yeter. Ben dışarı çıkıyorum." Elimdekini bara bırakıp Hwang'a seslendiğimde kafasını sallayarak onaylamıştı. "Ben biraz daha kalacağım, gelirim sonra yanına." Tamam anlamında kafamı sallayıp yaslandığım yerden ayrıldım, insanlardan uzak duvara yakın yerlerden ilerleyerek kapıya ulaştığımda kolumun aniden çekilmesiyle durdum. Arkamı döndüğümde Beomgyu oldukça eğlenen yüz ifadesiyle kolumu kaldırıp kalabalığa bağırdı. "Burada kaçan biri var, oyuna katılan ilk kişimiz-"

"Eğer kolumu bırakmazsan kolunu ters çevirerek yerinden çıkarırım." Kulağına doğru alçak sesle konuştuğumda dehşete düşmüş ifadeyle bana döndü, mimiksiz suratımla ona bakarken tek kaşımı kaldırdığımda elini ateş tutmuş gibi çekip zoraki gülümseyerek arkasını dönmüştü. "Gönüllülük esastır tabii ki, var mı oyuna katılacak cesaretli birileri?"

Dışarı çıkıp kapıyı kapatacağım sırada önümde beliren Jeongin kapıyı tuttu. "Nereye gidiyorsun?" Artık görüş açımda olmayan Beomgyu seslendiğinde Jeongin bana bakarken onu cevapladı. "Gelirim birazdan, hava alacağım." Onu arkamda bırakıp ellerimi cebime sokup yürümeye başladığımda kapıyı kapatıp arkamdan geldiğini duymuştum. Çimlerin üzerinde hızlı adımlar atarak ilerliyorken yanıma geldiğinde adımlarını yavaşlattı. "Gelmişsin."

Chi Ku : ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin