15) "Evet, oldukça rahatsız ediyor." pt.2

139 28 49
                                    

Tam kapatılmamış store perdenin arasından içeri sızan sokak lambalarının ışığı odaya hüzmeler şeklinde düşerek odayı aydınlatırken sokağın önünde duran arabayı kontrol ettikten sonra pencereden uzaklaşıp kendimi yakınımdaki tekli koltuğa attım.

"Nasıl tanıştığımızı hatırlıyor musun?"

Derin bir nefes alıp ağrıyan şakaklarımı ovuştururken ikili koltuğa uzanmış elindeki beyzbol topunu havaya atıp geri tutan Jisung'a baktığımda, havaya attığı topla tuttuğu ritmi bozmadan tavandan gözlerini ayırmadı. "Yirmilerimin ortasındaydım ve bütün hayatımı profosyenel beyzbol oyuncusu olmak için harcamış, sonucunda başarısız olmuştum." Gözleri anlattıklarıyla kısılırken dudağı hafifçe kıvrılmıştı. "Yeteneğim yoktu fakat ilgim vardı, o zamanlar eğer yeterince çok çalışırsam doğuştan yeteneklileri yenebileceğime inanmıştım. Fena yanılmış, bu da boşa giden on seneye sebep olmuştu."

"Bunu bana neden anlatıyorsun?" Daha önce bu kadar ayrıntılı dinlemediğim hikâye ilgimi çekse de nereye gelmeye çalıştığını anlayamıyordum, o ise sanki hiç konuşmamışım gibi devam etti. "Ailem tarafından reddedilmiş, sefil gibi yaşarken fark ettim ki," Havaya attığı topu tuttuktan sonra biraz doğrulup dirseğiyle koltuktan güç aldı, dağınıkça dökülen saçlarının önüne geçtiği gözleri yerde serili olan ince halıdaydı. "Aslında ne yaparsan yap, ne kadar kurallara uyarsan uy başkasının akvaryumunda bir süs balığı olacaksın. Onların koyduğu kurallara uyacak, onların izin verdiği şeyleri yapabileceksin."

Gözleri yavaşça beni bulduğunda güldü. "Kuralların taraflı olduğunu bilecek kadar yaşamıştım hayatımı, yalnız öleceğimi anladığımda arkadaşımın bana bahsettiği tefeciye gittim- en azından o zamanlar öyle sanıyordum." Hikâye biraz daha tanıdıklaşmaya başlamıştı, sesimi çıkarmadan devam etmesini bekliyordum. "Senin de çok iyi bildiğin o yere; şehrin para babası, mafyası ya da tefecisi olan Başkan Min Yoongi'nin herkes tarafından bilinen ahşap döşemeli dairesine." Söyleyecekleriyle dudakları düz bir çizgiye dönüşmüş, bakışlarını benden ayırıp başka tarafa yöneltmişti. "Ona hayatım için yalvardım, bana yardım ederse ne isterse yapacağımı söyledim... Belki biraz abartılı ama dibi görmüş biri için yalvarmak, artık o kadar da aşalayıcı br hareket gibi gelmiyordu; gururdan bahsetmiyorum bile."

"Hepimiz zamanında farklı şeyler için yalvardık." dedim istemsizce. Mırıldanışımla başını sallayarak konuşmaya devam etti. "Borçlarımı ödedi, kalacak bir yer verdi, yedirdi, içirdi ve beni o asil polis üniformasının içine soktu. Karşılığında kalan ömrümü istediğinde seve seve vermeye hazırdım." Elindeki beyzbol topuna manidar bir şekilde baktıktan sonra iç çekti. "Çaylak polis oldum, onun polis teşkilatındaki yeni eli oldum. Üniformanın ağırlığına yeni alıştığım günlerde beni yanına çağırdı. İçeride başka biri daha vardı. Oldukça genç biri, kızıl saçları ve zayıf sayılabilecek vücuduyla bir çocuk vardı."

Hatırladıklarım yüzümde tebessüme yol açarken kendimi üçüncü kişi ağzından dinlemeye devam ettim. "Belki de o kadar küçük değildin- hayır kesinlikle değildin ama yüzünde seni genç belki de çocuk yapan bir şeyler vardı. Belki de büyümeyen çalışan bir çocuğun yansmalarıydı." Kıstığı gözleriyle hatırlamaya çalışıyordu. "Bundan sonra birlikte iş yürüteceğimizi söylediğinde ne hissettiğimi bilmiyordum. Korku? Endişe? Belki biraz heyecan? Başlarla çok yabancıydın bana, oldukça zorlandığımı hatırlıyorum. Hararetli çatışmalarımız, dengesiz davranışlarımızla bir ipte ileri geri giderken oldukça zorlanıyordum."

Gözleri yeniden beni bulduğunda gözleri farklı duyguları barındırıyordu. "Sonra bir şekilde alıştım sana, daha sonra fark ettim ki belki de bağlanmaktı korktuğum önceden. En yakınım bile yanımda durmuyorken yanımda durmanı bekleyemezdim." Elini saçından geçirirken genişçe gülümsedi. "Çok konuşuyorum değil mi, geceleri özellikle çenemi kapatamıyorum. Ayıkken bu daha zor, kafama bir sürü düşünce doluyor."

Chi Ku : ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin