"Odasında bekleyebilirsiniz, kendisi on dakika içinde burada olacaktır." Teşekkür edip sekreterin açtığı o aşina olduğum odaya girdikten sonra odanın kapısını arkamdan kapatıldı sekreter tarafından. Adımlarım doktorun masasının karşısındaki iki kişilik mavi koltuğa yöneldi.
Oldukça düzenli bırakılmış beyaz masanın sağ tarafında kapı kalırken sol tarafında geniş ve güzel bir manzaraya sahip olan ince kenarlı kare bir pencere vardı. Masanın tam karşısında etrafı bitkilerle çevrili mavi koltuk ve önündeki cam masanın üstünde birkaç psikoloji kitabı ve kutu peçete vardı. Ne kadar klasik.
Arkama iyice yaslanıp pencereden şehrin geniş görüntüsünü izlerken odanın kapısı bir anda açıldı ve içeri elindeki çanta ve kucağına sığmayan birkaç adet dosyayla Doktor Park Jimin aceleyle girdi, kapıyı arkasından kapatıp masasına yönelirken öne kayan gözlüğünü hafifçe ittirip gergince gülümsedi. "Hoş Geldiniz Bay Kim- umarım sizi çok bekletmemişimdir."
Üzerindeki gri paltosunu çıkarıp koltuğun arkasına asarken bir yandan da konuşuyordu. "Bu sıralar seminerlerden dolayı programım çok dolu, önceden geleceğinizi söyleseydiniz erken gelmeye çalışırdım." Çantasını ve elindeki kağıtları masanın bir bölmesine yerleştirdikten sonra masanın diğer tarafına ilerleyerek pencereyi yarım açtı.
"Randevu almayı sevmiyorum, biliyorsun."
"Ah, anlıyorum. En azından bana mesaj atmalısınız." Aynı diyalogları tekrarlarken oturduğu koltukta rahatsızca kıpırdandı. Park, elindeki deftere bir şeyler karaladıktan sonra başını kaldırıp hafifçe gülümsedi, onu bu tavırlarına karşı kaşlarım havalanırken tehditkar bir gülümsemeyle konuştum. "Umarım sohbetimizi kaydetmeye çalışmıyorsundur."
"Hadi ama," Mızmızlanarak defterden kopardığı kağıdı küçük parçalar hâlinde yırtıp çöpe attı. Göz altı morluklarını kapatan siyah dikdörtgen gözlüğünü düzelti. Aynı şeyleri yaşamaktan bıktığım için ona bakarak iç çektim. "Kayıtlar konusunda ne kadar hassas olduğumu biliyorsun ama buna rağmen her seferinde deniyorsun."
"Sadece belki bir gün izin verirsin diye?" Cevap vermeyip sustuğumda bakışlarım onu ürkütmüş olacak ki ellerini kaldırdı. "Sadece bir alışkanlık, not almayınca rahat edemiyorum."
"Neyse ki seni rahat hissettirmek için gelmedim." Sözlerim gözlerinde gözle görülür bir hayal kırıklığına yol açarken solan neşeli ifadesinin yerine zorlama bir gülücük kondurdu dudaklarına. "Size nasıl yardımcı olabilirim Bay Kim?"
"Son zamanlarda çok fazla şey yaşadım." Kolumu koltuğa yasladıktan sonra karşımda sabırla beni dinleyen adama baktım. "Bu da elimdekilerin bitmesine sebep oldu. Yenilerini yazmanı istiyorum."
"Kafama göre ilaç yazamayacağımı biliyorsunuz, bundan önce bana son günlerdeki hâlinizi anlatı-"
"İstemek kelimesi biraz yalın kaldı sanırım." dedim ciddiyetle gözlerimi ona dikip. "Burada neyi yapıp ne yapamayacağınızı ben belirliyorum ve şimdi sizden kaleminizi yazmak için kullanıp o aptal kaşenizi basmanızı emrediyorum."
Masanın üzerindeki titreyen ellerini çekip odaya ilk girdiğinde giydiği beyaz önlüğü rahatsızca çekiştirirken yutkundu. Gerginlikten terleyen vücudunu süzdükten sonra sanki biri komik bir şaka yapmış gibi kahkaha attım.
"Çok gerildiniz değil mi?" Gözlerimi ondan çekip fayansa diktiğimde işaret parmağımı alt dudağıma sürterken dudaklarımda küçük bir tebessüm yerini aldı. "Bazen gerçekten çok korkutucu olabiliyorum." Gözlerim masayı tırmanıp onu bulduğunda gülümsemem yavaş yavaş kayboldu. "Ama temin ederim ki Doktor Park, eğer biraz daha yerinizde oturup hiçbir şey yapmazsanız karşılaşacağınız Seungmin'in yanında şu ana kadar gördükleriniz bir hiç kalacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chi Ku : Chanmin
FanfictionNamını duymayan kimsenin kalmadığı ünlü seri katil Kim Seungmin, babasının ölümünden sonra onun yerine geçen genç mafya lideri Bang Christopher Chan ile bir anlaşma yapar. 150822