Kim Seungmin (Geçmiş)
..."Lanet yaz güneşi." Söylenerek eve doğru giderken gömleğimin yakasını sallayarak serinlemeye çalışıyordum fakat sıcaklık adam pişirmek için idealken ve bir gram rüzgâr esmiyorken serinlemek imkânsızdı.
Sonunda eve vardığımda yıpranmış ahşap bahçe kapısını iterek küçük bahçeye girdim. Yandaki küçük demir masaya çantamı fırlattığım gibi üzerimdeki gömleği çıkardım, terden ıslanan beyaz tişörtüm üzerimdeyken kenardaki bahçe hortumunu alıp duvardaki musluğu açtım.
Yüzüme tuttuğum soğuk suyla rahatlarken suyu fazla harcamadan geri kapattım. Islanan saçlarımı hafifçe düzeltikten sonra ayakkabılarımı çıkartıp eve girdim.
"Anne!"
Bıkkınlıkla seslenirken her köşesinden nefret ettiğim evde annemi bulmaya çalışıyordum. "Anne, ben geldim!" Salon ve mutfağın boş olmasıyla hafifçe kaşlarım çatıldı, son aklıma gelen yere bakmak için koridorun sonuna doğru ilerlerken yatak odasının kapısının aniden kapanmasıyla adımlarım hızlandı.
"Anne? Anne içeride misin?" Kapıya vurduğumda hiçbir ses çıkmamıştı, buzlu camdan onu görmeye çalışsam da nafileydi. "Anne neden cevap vermiyorsun?"
"Seunmin." Duyduğum ağlamaklı sesle gözlerim doldu, sesim titrese de güçlü durmaya çalıştım. "Anne, anne yalvarırım aç kapıyı. Ne oldu, söyle bana." Kapıya birkaç kere daha vursam da tek duyduğum kapının arkasındaki annemin hıçkırıklarıydı. "Seungmin, marketten alınacak birkaç şey vardı. Onları al sen, gelme bir süre eve."
"Anne o ne demek öyle, açar mısın kapıyı? Korkutuyorsun beni." Ellerim titrerken tek bir dileğim vardı. Lütfen aklımdan geçen şey olmasın, lütfen. "Anne içeri giriyorum." Birkaç kere kapıya vurduktan sonra annemin kapıyı ittirmesine rağmen kapıyı zorlayarak araladım, gözlerim onun yüzünü bulduğunda suratını saklamaya çalışsa da çoktan görmüştüm göreceğimi. Ne diyeceğimi bilemezken öylece kalakaldım.
Yüzündeki yaralara dokunmak için elimi ona uzattığımda geri çekildi. "Seungmin bana söz vermemiş miydin, ne dersem yapacaktın? N'olur şimdi git, biraz hatrım varsa lütfen." Sesi çatladığında ağlamamak için kendini sıktığını fark etmiştim. Yüzünü saklamaya çalışan güzel ellerini tuttum yumuşakça, yüzünden ayırdığımda titreyen göz bebeklerini gördüm zalim dünyanın içinde boğulan denizde.
"Bunu sana o mu yaptı?" Bir elini bırakıp yüzüne çıkardım, kızarıkların, morlukların, açık yaraların kapattığı güzel yüzüne baktım bir süre. Ellerimin şifalı olmasını istedim, her dokunuşumda iyileşmesini diledim.
"Seungmin-" Evin dış kapısının sertçe çarpıldığını duyduğumda ellerim iki yana düştü, gözlerimden akan yaşı hızlıca silip gülümsedim. "Sana yaptıklarının bedelini ödeteceğim." Hızlıca kapıya yöneldiğimde bileğimden tutarak beni durdurmaya çalıştı. "Seungmin, hayır yapma." Bileğimdeki elini nazikçe çektim, gözlerim dolu dolu, boğazım düğüm olsa da gülümsemeye çalıştım. "Bir şey olmayacak merak etme, sadece konuşacağız."
Kapının arkasındaki anahtarı hızlıca elime aldığım gibi dışarı çıkıp kapıyı kapattım, annemin kapıya vuruşlarını ve bağırışlarını yok saymaya çalışırken anahtarı deliğe sokmaya çalışıyordum fakat titreyen ellerim bir türlü izin vermiyordu. Bir süre uğraştıktan sonra anahtarı takıp kilitlediğimde sessizce fısıldadım. "Özür dilerim anne."
"Seungmin yalvarırım gitme." Bağırarak kapıya vurduğunda gözyaşlarımı sildim, usulca anahtarı pantolunumun arka cebine koyduktan sonra karşımdaki adama doğru yürüdüm. "Şerefsiz piç, gücün ona yetti değil mi aşağılık herif!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chi Ku : Chanmin
Fiksi PenggemarNamını duymayan kimsenin kalmadığı ünlü seri katil Kim Seungmin, babasının ölümünden sonra onun yerine geçen genç mafya lideri Bang Christopher Chan ile bir anlaşma yapar. 150822