Hwang Hyunjin
(Geçmiş)
...Sıcak kumun üzerinde çıplak ayağıma değen soğuk dalgaları izliyordum öylece, boş gözlerim ufku bulduğunda elimdeki şişeyi dudaklarıma götürüp birkaç yudum aldım.
Koyu mavi denize tezatlık oluşturacak şekilde açık mavi gökyüzü, onların arasında ışıl ışıl parlayan güneş. Rüzgârın hoş serinliği yakamın açıkta bıraktığı kısımdan içeri girerek vücudumu gıdıklıyordu. Saçlarım bir o yana bir bu yana savrulurken şişeyi kafama diktim.
Kimisi sorgulamaktan korkar, doğru yoldan çıkacağını sanır. Kimisi de sorgulasa da doğru yolu bulamaz, yol kenarlarında öylece savrulur.
Doğru yolun varlığından şüphe ettiğim bu günlerde sorgulamak pek de hoşuma gitmeyen bir şeydi.
İnsan kendisiyle baş başa kaldığında kendini tanır, görür ve en önemlisi düşünürdü. Bana göreyse dünya sorgulanamayacak kadar boştu; düşündüremeyecek kadar hırs, açgözlülük ve kederle doluydu.
Belki de bu yüzden istemezlerdi düşünmemizi. Kendi yolumuzda ilerlerken onların merdiven basamaklarını inşa etmekten vazgeçeriz diyedir.
Onlara göre dünya karşımdaki deniz kadar net bir maviydi, aslında dünya denizin içinde bilinmeyenlerin barındığı bir bilinmezlikten ibaretti.
Ben kendi yolumu çizmek için çok gençtim belki ama bana dayatılan yoldan gitmeyecek kadar da büyümüştüm.
Hwang Hyunjin.
Öğretmenlerimin benimle dalga geçmek için taktığı diğer ismimle 'Oteller Prensi' Hwang Hyunjin.
Hwang ailesinin tek varisi, oteller zincirini ailesinden devralacak şanslı çocuk Hwang Hyunjin.
Mükemmel bir hayat süren, notları mükemmel olan şımarık çocuk Hwang Hyunjin.
Her hatasında sırtında bir kırbaç izi var olan Hwang Hyunjin.
En yüksek notu alamadığında sabaha kadar dayak yiyen, babasının 'mükemmel çocuğu' oluşturmak için nüfuzunu ve parasını kullandığı Hwang Hyunjin.
Her akşam buz gibi masada içini ısıtamayan sıcak yemekleri yiyen Hwang Hyunjin.
Her günün son günü olduğunu, bir gün evde kanlar için gebereceğini düşünen Hwang Hyunjin.
Mutlu olması gereken ama asla olamayan Hwang Hyunjin.
Artık omuzlarım ağrımaya, vücudum kaldırmamaya başlamıştı. Geceleri tavana bakmaktan uyuyamaz olmuştum, su niyetine içki içtiğim şu sıralar bedenime giren sadece zehirli bir dumandı.
Uyuyamadığım gecelerde düşündüğüm tek şey babamın ölü bedeninin hayaliydi.
Şişeyi kumun için gömüp arkaya doğru yatarak kumun üzerinde öylece uzandım. Elim ağzı yarım açık olan kahverengi yıpranmış postacı çantasının içine uzanarak içindeki paketi çıkardı. Kapağını açıp içindeki son sigarayı çekip aldım. Cebimden çıkardığım çakmakla birkaç kez denedikten sonra yakarak elimdeki sigaranın ucunu alevlendirdim.
Sigarayı usulca dudaklarıma götürüp dumanını içime çektim, gözlerim uçsuz bucaksız gökyüzündeyken yavaşça hareket eden beyaz bulutları izliyordum. Birkaç kez daha sigara dudaklarımı bulduktan sonra sağ bacağımın titremesiyle geniş pantolonumun yan cebindeki eski camı çatlamış telefonu çıkardım.
"Efendim."
"Hemen buraya gelmelisin acil bir durum var. Hemen gel!"
"Ölüyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chi Ku : Chanmin
FanfictionNamını duymayan kimsenin kalmadığı ünlü seri katil Kim Seungmin, babasının ölümünden sonra onun yerine geçen genç mafya lideri Bang Christopher Chan ile bir anlaşma yapar. 150822