Sana

14 2 0
                                    

Onu engellememden bir kaç hafta geçti. Artık mesajlarını okuyamamak üzüyordu beni. Bugün bir çok kez arayan bir numara gene aradı. Bu kadar ısrarcı olmasının sebebi ne acaba ilk başta vodofone sanmıştım ama onlar bu kadar üst üste aramızda en sonunda merakıma yenilip açtım.

"Alo"

"..."

Cevap gelmedi.

"Alo, kimsiniz"

"..."

Derin bir nefes alış sesi geldi.

"Emre sen misin"

"..."

"Üzgünüm kapatmam gerek"

Oydu, emindim.

"Sina kapatma!"

"Üzgünüm"

Lütfen artık arama, lütfen daha da kötüleşmesine sebep olma.

....

Çok da zaman geçmedi sadece bir yıl. Bir insan bir yılda ne yapabilirse onu yaptım. Üniversitem bitti ama çok da işime yaramadı onun yerine geldiğim kasabada tatlış bir kafe açtım. Açmak pek kolay olmadı ailem biraz karşı çıktı ama abim yardım etti. Onun yardımıyla bu güzel kasabaya bir pastane açtım. Herkes bana yardımcı oldu özellikle Saniye teyze ve Mine teyze o güzel börekleriyle çok yardımcı oldular. Ama daha çok tatlı ağırlıklı satış yapıyordum.

Ara sıra Aşkın, berkin, Elyas ve Taha da geldiler. Onlar kafamın dağılmasına yardımcı olmuştu.

Bir şekilde gülüyordum, bir şekilde eğleniyordum. Ama aslında şey gibisin Gülüyorsun ama ağlamak istiyorsun, konuşuyorsun ama susmak istiyorsun, mutlu gibi davranıyorsun ama mutlu değilsin.

Değişik bir karmaşıklığın içindeyim. Kendimi oyalayarak kaçmaya o karmaşıklıktan çıkmaya çalışıyorum.

Nereye gidersem gideyim ne  yaparsam yapayım unutamadım,Gitmek zaten ne zaman unutmak oldu ki? Aklımda sen varken nasıl unutabilirim.

'bazen gitmek istemesen de o yerde kalamazsın' ya öyle başladı. Sonra şöyle devam etti hayatım 'bazen gitsen de gitmiş sayılmazsın'

Aradığından beri daha kötüyüm. Senin için iyi olucaktım ama sanırım yapamadım.

Anksiyetem daha iyi ama kalbim için aynı şeyi söyleyemem.

Nereden öğrendikleri hakkında o kadar düşündüm ki. Kendi kendimi yedim bitirdim düşünmekten. Ne tepki verdi? artık benden nefret mi ediyor? Beni niye aradı? Aslında kapatma demesine rağmen kapattım. Bu yüzden o değil ben nefret ediyorum kendimden. Bu kadar korkak, bu kadar düşüncesiz olduğum için.

.....

Yine pastanede bir güne başladım farklı şeyler deniyordum sürekli, bazen bir tarif getiriyorlar ve yapmamı istiyorlar bende onlara yapıyorum. Bugünde Hatice teyzem getirdi bir tarif.

"Alman pastasımı istiyorsun Hatice teyzem"

"Evet yavrum valla instagramda videosunu gördüm çok canım çekti yapabilir misin?"

"Tabikide yaparım"

"Hiç şüphe etmemiştim zaten"

Bir yandan onunla sohbet edip bir yandan alman pastasını yapmaya çalışıyordum. Pastayı bitirene kadar konu üstüne konu açıp sıkılmama izin vermemişti hstice teyze bir yandan banada yardım ediyordu.

İşte işe eğlence katmak buna denir. Aslan hatice teyzem be. Bir saatin sonunda pastayla beraber hatice teyzeyi de evine yolladım. Sonra etrafı toparlayıp akşama kadar bir kaç tane tatlı yaptım. Zaten çok fazla alınmıyordu ama çocuklar para biriktirip hep buraya geliyorlardı. Kalbimi ısıtan şeyler o çocuklar kesinlikle.

Tatlıları yerlerine koyarken Saniye teyze girdi dükkana.

"Saniye teyze hoş geldin geç otur"

"Hoşbulduk Sina oğlum nasulsun? "

"İyiyim teyze sen nasılsın? "

"Nasul olalum işte aynu"

"Bir şey yer misin? Çay da verebilirim"

"Ben emanetü getürdim sen boşver tatluyu çayu"

Cebinden çıkardığı çiğdemleri masaya koymaya başlayınca ona güldüm.

"Süpersin teyze ya ne dedikodu var bakim"

"Aslunda dedükodu değülde biraz sohbet edelüm dertleşelüm diye geldüm be oğlum"

"Tabiki teyze bir şey mi oldu? "

"Yok yok çok sükür bir şey olmadu da bu ara gördüğüm rüyalar benü bi gerdü oğlim"

"A..aaa ne gördün ki"

"Geçen gün idü birüyle kavga ettiğinü gördim ama kim olduğunu hiç bilmeyrum"

"Allah Allah"

"Ondan sonraki güni çok hatırlamayrum ama az buçuk şeyü bileyrum aha burayu gördim korktuğunu gördim ama niçün bilmem ha"

"Beni mi gördün hep"

"He valla üst üste görünce, korkayrum ha"

"Valla bende bi tırstım"

"Dur daha bitmeyur, bir de ağladığını gördim sahüldeydün"

"Saniye teyze korkuttun beni ha bir tane pozitif yok rüyalarında"

"Ben sana bir okuyup üfleyiverem"

"Olur, ben napıyım"

"Sen işüne devam et ben aha burada okur bütün dükkana üflerim da tamam mi"

"Tamamdır"

Akşama kadar saniye teyzeyle hem konuştum hem okuduk her türlü duayı okuyup üfledik o tam toplanırken bende tatlıları dolaba yerleştiriyordum. Onu uğurlamak için geri gelirken dükkanın kapısı açıldı. Beklenmedik bir şekilde karşımda Emre'yi görünce olduğum yerde donup kaldım

Karşılıklı bir sessizlik, onun gözlerindeki bilinmezlik, benim gözlerimdeki korku.

Saniye" Sina oğlum dualarimuz pek işe yaramadu galiba çünkü ben şuan rüyamı yaşayrum ha"

"Teyze sen git ben seni sonra ararım"

Saniye" gideyüm oğlum ama içüm hiç rahat değül"

"Önemli değil git hadi"

Saniye teyze dükkandan çıkınca aynı sessizlik devam etti. Nasıl hareket etmeliyim, ne demeliyim, ne yapmalıyım hiç bilmiyordum.

Ne ben konuştum ne o. Aklımdaki sorular bile dondu kaldı.

Şakasız bir dakika boyunca öylece durduk en sonunda Emre ilk adımı attı.

Bana sarıldı. En ihtiyacım olan şeyi yaptı ve bana sarıldı. Sıkıca.

Sarıldığın anın tarifi yok. Özlem, aşk, ölüm, bitmişlik, yorgunluk, tükenmişlik en azından benim için böyle.

Sarılmak sadece sana olunca güzel Anıl Emre. Sadece sarılmak da değil her şey sen olunca güzel.

Gerçekten burdasın. Gerçekten sarılıyorsun. Gay olduğumu bildiğine göre.

Bir şeyi daha bilsen keşke.

Seni seviyorum. Gizlice, içten..

Dudakların Jilet Gibiydi [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin