Cemal Süreya / Üstü Kalsın / Sevda Sözleri

12 4 5
                                    

Tür: Edebiyat, şiirSayfa sayısı: 120

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tür: Edebiyat, şiir
Sayfa sayısı: 120

Asıl adı Cemalettin Seber olan, Erzincan'lı şairimizin önce biraz hayatından söz etmek istiyorum.

Dersim İsyanı sebebiyle Erzincan'dan Bilecik'e göç etmek zorunda kalan Alevi, Kürt-Zaza bir ailede dünyaya gelen Süreya'nın annesi, 23 yaşında ölmüş. Babası, ondan sonra 2 evlilik yapmış. İlk karısı kötü çıkmış, sürekli Süreya ve kardeşlerine şiddet göstermiş. İkinci karısı ise iyiymiş ve onu anne bilmişler.

Süreya'nın, Dostoyevski'ye olan hayranlığını ise bilmeyen yoktur. Bir konuşmasında "Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşlerini okuduktan sonra hayatım değişti bütün huzurum kaçtı" demiştir.

Şairin aşk hayatına baktığımızda; dört kez evlilik yapmış "Üvercinka" ve Tomris Uyar dâhil birçok kişiyle ilişkisi olmuştur. Hatta ilk eşi Seniha hanıma, şiddet uyguladığı söyleniyor. Fazla çalkantılı ve karışık bir aşk hayatı yaşamış.

İkinci yeni şiirinin öncü şairlerinden olan Süreya, şiirlerinde aşk, kadın, yalnızlık, tabiat, çiçekler, kuşlar gibi temaları işlemiştir. Ayrıca şiirlerinde Ahmet Arif, Edip Cansever, Karacaoğlan, Fazıl Hüsnü gibi şairlerden de bahsetmiştir.

Şiirlerine baktığımızda ise "Sizin hiç babanız öldü mü" şiirinde baba kaybının insan üzerindeki etkisini anlatıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şiirlerine baktığımızda ise "Sizin hiç babanız öldü mü" şiirinde baba kaybının insan üzerindeki etkisini anlatıyor. Ama ilginç olan şu ki; bu şiiri babası ölmeden 4 yıl önce yazmış ve düşünülenin aksine o dönem babasına çok kızgınmış. Bu şiirini buraya bırakıyorum.

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum

Lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum

Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum.

Üvercinka şiirinde ise; Cemal Süreya, eşi Seniha hanım, hamile iken kendisine “Üvercinka” adını taktığı, genç bir kızla tanışır ve aralarında tutkulu bir aşk başlar. Fakat Süreya’nın 58 yıllık hayatında bu genç kızın ne adını bilen ne de yüzünü gören kimse olmamıştır. Süreya’nın hayatında bir giz olarak kalan bu sır, onu bir karar vermeye götürür. Çünkü eşi Seniha o çok istedikleri çocuklarını doğurmak üzeredir ve Süreya kararını vererek, Üvercinka ile ayrılık kararı alırken bir Ağustos günü şu satırlar dökülür dizelere:

“acıların adını, ağustos koymalılar…”

Süreyya'nın, soyadındaki bir harfi de Üvercinka'nın anısına çıkarttığı rivayet edilir.

Cemal Süreya’nın şiirlerini okuyunca, iyi bir şiir, iyi bir şair okuduk diyeceksiniz. Ne kadar karışık bir aşk hayatı yaşamışsa da aşkı, sevdayı onun dizelerinde bulacak, şiir gibi şiir okuyacaksınız.

Bu kitabın hemen ardından, Cemal Süreya'nın bir başka kitabı olan Sevda Sözlerinin incelemesini de buraya eklemek istiyorum.

Bu kitabın hemen ardından, Cemal Süreya'nın bir başka kitabı olan Sevda Sözlerinin incelemesini de buraya eklemek istiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tür: Edebiyat, şiir
Sayfa sayısı: 332

Ah! Bitti doyamadan bitti. Sevda sözleri aşırı güzeldi. Cemal Süreya, beni asla pişman etmiyor, her yazdığı okunur onun, aşıksanız, seviyorsanız, ayrılık acısı çekiyorsanız, uzaksanız, yakınsanız, sevdalıysanız hiç durmayın hemen onu okumaya başlayın. Yüreğinize merhem, aşkınıza bahar olsun. Sevdiğinize ve kendinize bir Cemal Süreya dizesi hediye edin.

Cemal Süreya'yı yukarıdaki Üstü kalsın eserinde daha detaylı yazmıştım. Zaten üstü kalsın kitabındaki şiirlerin tamamı burada da vardı.

Birkaç alıntı bırakarak noktalayayım.

ROMAN OKUDUM SENİ DÜŞÜNDÜM
Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Yürürüz başkentin sokaklarında

Bir nehir şu tutuk konuşan cumartesi
Üstünde iki yonga: Çarşamba, bir de cuma

Ayrılık lâfları etme sevgilim
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa

*"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz"

*Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

*Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

*Sesinde ne var biliyor musun Söyleyemediğin sözcükler var.

*Biz kırıldık daha da kırılırız
Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü
Hırsız da bilmiyor çaldığını

*Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktır tutturmuş gidiyor

*Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde

*Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.

EYLÜL'DÜ
Eylül'dü.
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.

Eylül’dü.
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.

Eylül’dü.
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..

Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin.

Şiirle kalın.

KİTAP İNCELEMELERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin