Tezer Özlü / Yaşamın Ucuna Yolculuk

29 3 4
                                    

Tür: Edebiyat, anlatıSayfa sayısı: 128

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tür: Edebiyat, anlatı
Sayfa sayısı: 128

İncelememe bu kitaba ithafen yazdığım, şu satırlarla başlamak istiyorum.

Gitmek, uzaklaşmak, yolculuklara karışmak! Ancak ne kadar uzağa gidersen git, bilinmeyen yolları ne kadar aşabilirsen aş, uçsuz bucaksız tepelerde ne kadar gezersen gez. İnsan kendinden kaçabilir mi? Aklındakileri unutabilir mi? Aklını her hangi bir yolculuğun kaldırımında bırakabilir mi? Ne olursa olsun aklını da, kendisini de, düşüncelerini de bavulunun içinde taşımıyor mu? İnsan kendinden kaçamaz vesselam..

Tezer Özlü kaçabildi mi? Bence hayır..

Tezer Özlü, bu kitapta sürekli bir yolculuk halinde Berlin-Hamburg-Berlin, Batı-Berlin- Doğu-Prag-Viyana-Zagrep-Belgrad kentlerini, Demokratik Alman Cumhuriyeti, Çekoslovakya, Avusturya ve Yugoslavya, Bulgaristan ülkelerini gezerek toplamında 1041 kilometrelik uzun bir yol kat ediyor. Seyahati boyunca gördüğü görselleri, betimlemeleri ile fazlasıyla donatmış. Hatta o kadar çok betimleme vardı ki, bu beni birazcık yordu diyebilirim.

Özlü'nün yaşamına baktığımızda, 1962-1963 yıllarında otostopla Avrupa'yı gezdiğini biliyoruz. Bu kitap bu yolculuklardan, yolculukta yaşadıklarından ve düşüncelerinden oluşuyor. Özlü, bu yolculukları kendinden kaçmak ve bağımsızlığını bulmak için yaptığını söylüyor. Yolculuğunda Özlü'ye eşlik edense, dayanılmaz diş ağrıları, boğaz, baş ağrıları, uykusuzluk ve yorgunluk. Belki de diyor; "bu ağrılar diğer duyguları unutturmak için bana sürekli eşlik ediyor."

Ayrıca Tezer Özlü, kitabında çok sevdiği ve kendine örnek aldığı bazı yazarlardan da bahsetmiş. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da, Franz Kafka'nın mezarını ziyaret ediyor. Yazar İtelo Svevo'nun kızıyla, babasına dair kısa bir konuşma yapıyor. Penceresi (felice) yani mutluluk alanına açılan bir otel odasında, intihar ederek hayatını sonlandıran yazar Cesare Pavese'den de bolca söz ediyor.

Eğer ben, Pavese'nin iç sesi olsam şöyle derdim. "Bu odanın pencereleri mutluluk alanına açılsa da, ben mutluluk pencerelerini hiçbir gün açamadım, mutsuzdum ve bu lanet odada yaşamımı sonlandırıyorum"

Özlü, yazarın bulunduğu sokakları, yaşadığı yerleri geziyor. Kitapta Pavese'nin yazmış olduğu kısa sözlerde bulunuyor. Özlü, Pavese'den oldukça etkilenmiş. Anlattıklarına göre ben de Pavese'den fazlasıyla etkilendim ve onun da kitaplarını okudum.

Tezer Özlü kitapta şöyle diyor.

"Bu yolculuğum süresince, yazarlarımın çevrelerinde, sokaklarında, kahvelerinde, bulvarlarında, mezarlarında, evlerinde, dünyaya baktıkları yörelerde çıktığım bu yolculukta, içimde sürekli çakışan ikili kişiliğin, tek bir "ben"de birleştiğini sezinliyorum."

O, yolculuğunda tek bir kişi oluyor. Diğer insanları geride bırakmak istiyor. Bu şekilde kafa tutuyor insanlara, yaşadıklarına ben, benim diyor. Ben, tek bir kişiyim. Sizlerden uzakta tek ve hürüm! İşte Özlü, bu başına buyrukluğu seviyor.

Sınırsızlığın yolculuğu...
Sanırım ben de Tezer Özlü'nün, sınırsız girdabına girdim. Üst üste iki kitabını okudum. Okumalara doyulmayacak bir kadın, iyi ki onu tanıdım. Diğer kitaplarında buluşmak üzere diyerek birkaç alıntı ile noktalıyorum.

*"Yeryüzünün gözyaşları sonsuzdur. Biri ağlamaya başladığında, bir başka yerde, bir başkasının gözyaşları diner."

Beckett'in bu cümlesini Nuto'nun çardağı altında değiştirerek yazıyorum.

"Yeryüzünün öyküleri sonsuzdur. Biri anlatmayı bitirdiğinde, bir başka yerde, bir başkası anlatmaya başlar."

"Yeryüzünün intiharları sonsuzdur. Biri, bir yerde intihar ettiğinde, bir başkası intihar etmeye hazırlanıyordur. Biri ölmeye başladığında, bir başka yerde yaşama başlıyordur diğeri."

*Bütün yaşama cesaretimi ölülerden alıyorum. Anlatılarında yaşadığım ölülerden. Bu kahrolası dünyayı, yaşanır bir dünyaya dönüştürmeyi başarmış ölülerden. Dünyanın ihtiyacı olan, her olguyu vermiş, söylemiş, yazmış ölülerden.

*"Yaşanacak bir yaşam vardır.
Binilecek bisikletler vardır.
Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır."

*Bomboş var olacağım. Kendi doluluğumun boşluğunda. Ve bir başıma. Ve bağımsız. Ovadaki yalnız ağaç gibi. Yaşlı ve büyük. Ve yalnız. O vadide. Bir yamaçta. Başıma buyrukluğuma hayranım.

Kitapla kalın.

KİTAP İNCELEMELERİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin